Katolik dünyasının ruhani lideri ve Arjantin doğumlu Papa Francis’in ölümü sadece Katolikler’i değil insan hakları savunucularını ve ekolojistleri de üzdü.

Bunun nedeni ise Papa Francis’in faşizme karşı hem eylemli bir insan hakları savunucusu hem de önemli bir ekolojist olmasıdır.

Papa Francis, Arjantin'de yaşadığı dönemde, özellikle 1976-1983 yılları arasındaki faşist askeri diktatörlük sırasında, dünyaca insan hakları savunuculuğu ile tanınmıştır. Cizvit Tarikatı'nın lideri olarak, baskı altındaki bireyleri ve aileleri korumak için çeşitli çabalar göstermiştir. Bu dönemde faşist rejimden kaçan veya tehdit altında olan kişilere yardım etmiş ve onları faşizmin pençesinden kurtarmıştır.

Papa Francis’ "Laudato Si" encikliğiyle de çevre krizi gibi küresel sorunlara dikkat çekerek, hem dini hem seküler çevrelerde tartışmalara yol açmıştır.

Enciklikler, Katolik Kilisesi'nde Papa tarafından kaleme alınan bir tür resmi mektup veya dokümandırlar. Özellikle de ahlak ve maneviyat üzerine derinlemesine düşünceler sunarak, inananlara rehberlik etmeyi ve toplumda daha geniş bir etki yaratmayı amaçlarlar. Önemli dini, ahlaki, sosyal veya doktrinsel konular hakkında rehberlik sağlamak amacıyla yazılırlar. Bu belgeler, sadece Kilise üyelerine değil, bazen tüm dünyaya hitap eden mesajlar içerir.

"Laudato Si", Aziz Francis'in 2015 yılında yayımladığı ekolojik merkezli Enciklik için başlık olarak seçtiği, Yaratılış İlahisi’nden alınmış, Türkçe'de "Sana övgüler olsun" anlamına gelen bir ifadedir.

Papa, “Laudato Si” encikliğiyle yeryüzünün "ortak evimiz" olduğunu vurgular, ekolojiye ve çevreye duyulan manevi ve ahlaksal sorumluluğu ele alır.

Bu önemli belgedeki beş temel nokta şöyledir:

Ortak Evimiz: Papa, Dünya'yı "ortak evimiz" olarak tanımlar ve bu evin ciddi bir şekilde zarar gördüğünü vurgular. Çevre kirliliği, iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin azalması gibi sorunlara dikkat çeker.

Bütüncül Ekoloji: İnsanların doğayla, birbirleriyle ve Tanrı ile olan ilişkilerinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunur. Çevre krizinin, sosyal adaletsizlikle bağlantılı olduğunu belirtir.

İklim Değişikliği: Papa, iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğunu ve özellikle yoksul toplulukları etkilediğini ifade eder. Bu sorunun çözümü için yaşam tarzı, üretim ve tüketim alışkanlıklarında köklü değişiklikler yapılması gerektiğini söyler.

Teknokratik Paradigma Eleştirisi: Papa, teknolojik çözümlerin tek başına yeterli olmadığını ve piyasa odaklı yaklaşımların çevre sorunlarını çözmede yetersiz kaldığını açıklar.

Küresel İş birliği: Çevre krizinin çözümü için uluslararası iş birliğinin ve dayanışmanın önemini vurgular. Özellikle Paris İklim Anlaşması gibi girişimlere destek verir.

Bu Enciklik, çevreye dair etik bir çerçeve sunarak, bireyleri ve toplumları daha sürdürülebilir bir yaşam tarzına teşvik eder.

Biz de T.C.’nin Diyanet İşleri Başkanı’ndan bu konuda açıklamalar yapmasını bekleyebilir miyiz?

Ne dersiniz; Kazdağları’nda bir milyon ağacın kesilmesi ve burayı sonsuza kadar yaşam dışı bırakacak, ölümüne neden olacak sermaye odaklı işler için ne der acaba?

Altın ve nikel madenciliği, sınırsız taşocakları yatırımları için dinsel açıklaması ne olur sizce?

Yeraltı ve üstü sularımızın yağmalanmaları, kirletilmeleri için bize söyleyecekleri var mıdır?

Tarım topraklarının plansız sanayi ve konut yerleştirilmeleriyle yok edilmesi ile tarımsal ürünlerimizin üretilemez hale getirilmesi gibi daha birçok konuda Tanrı’nın evinde yapılan yıkıma ne der acaba?

Yüreği, görüşü ve sözü olabilir mi acaba?

Arjantinli Cizvit Tarikatı’nın Lideri Papa’ya saygı duymazsınız da ne yaparsınız?