Belediye İş 2 No’lu şubede seçim süreci tüm sessizliğiyle devam ediyor.
Tüm hızıyla devam ediyor demek istedim ama öyle değil, sahaya sessizlik hâkim.
Halen başkan arayanlar var, mavi beyaz tartışmasını ısrarla sürdürenler var, beni paylaşımlarımı beğenenleri arayarak niye beğendiği konusunda hesap soranlar var.
Ama halen kazanımlarımız noktasında kelam eden yok.
İlla ben başkan olacağım diyor çıkanlar.
Eh hadi inşallah diyelim.
Tartışmalara ayıracak vaktim yok lakin hakkımda dönen söylentileri de cevapsız bırakmak istemiyorum.
Cumartesi günü halkın sesi, emeğin sesi can radyoda Doğan Beyazgül'ün Özgür Yorum programına katıldım, yayın halen orada izlemek isteyen dostlar, programın kaydını izleyebilirler.
Program esnasında sevgili dostumuz İbrahim Karakoyun'un bana sorduğu bir soru vardı: "çıktığın liste tek olabilir ama sen beyaz liste olarak çıktın"
Bunu son defa açıklıyorum.
Ben tek liste olarak genel müdürlükte seçime girdim. Kimseye ben maviyim yahut ben beyazım demedim. Şahitlerim var. Bu konu üzerinden birbirinizi yıpratmayı bırakın. Mavide biziz Beyazda biziz. Yeterince bölündüğümüz yetmez mi? Birde renklere bölünmeyelim.
Seçime tek liste olarak girdik. Her tülü kural ihlalinin, iş barışını yaralayan her türlü söylemin gölgesinde delege seçimi yaptık. Sandık başkanımızda şube yönetiminden Hakkı beydi.
Hakkı beyin seçim esnasında ettiği sohbetlerde, değindiği meseleleri duyduğunuzda benim zaten beyaz olamayacağımı anlarsınız.
Hakkı bey bir yerde kaybettikleri seçim için aynen şu cümleleri kurdu; "orada aleviler birlik oldu bizi yendi. Ki; birçoğuna ben iyilik etmiştim!" bu sözlere Metin Halıcıda şahittir.
Böyle ırkçı ve inanç özgürlüğüne saldıran sözlerin kurulduğu yerde benim rengim bellidir dostlarım.
İşçiyi de alevi sunni diye ayırmak çok tehlikelidir, yanlıştır ve ayıptır. İş ve ülke barışına vurulmuş büyük bir darbedir. Bu konuyu artık kapatalım.
Cevap vermem gereken ikinci mesele ise geçen sefer yazdığım "Umudunuzun bekçisiyim" başlıklı yazım.
Bu yazıyı facebook’ta paylaştım eleştiri, görüş ve önerilere sundum, ama bazıları hakaret etmeyi tercih etti.
Çetin Şahan denen bir adam benim için; "Daha düne kadar iş yerinin önündeki eylemlere dahi destek olmayanlar bugün umut bekçisi değil, olsa olsa umut taciri olur..." yorumunda bulundu.
Benim katıldığım eylemleri herkes bilir, bunları burada anlatacak değilim. Bu ömründe burnu bile kanamamış devrimciler, bir defa gözaltına alınır yüzlerce sayfa işkence hikâyesi anlatırlar.
Ayrıca bu Çetin devrimci öyle bir devrimci ki, katıldığı delege seçimlerinde oy kullanmaya götürdüğü arkadaşlara güvenmediği için; "Beyazı zarfa koy, mavi listeyi bana getir yoksa bana oy verdiğine inanmam ha!" diye tembih ediyor. Seçmeniyle, üyesiyle arasındaki ilişkiye bak.
Bana umut taciri diyene bak!
İyi ki zarfa koyarken resim istemedi.
Seçmenine güvenmezsen işte böyle delege olamazsın, öfkenden de sağa sola saldırır durursun.
Bu anlattıklarım içinde benim rengimin ne olduğu bellidir dostlarım. Benim rengim emeğin rengi, ekmeğin rengi.
Eleştirilere pek zaman ayırdık artık icraat vaktidir.
Tespit ettiğim bazı aksaklıklar var bunların mutlak suretle düzeltilmesi gerekiyor.
Aynı şantiyede, aynı kanal işinde çalışan iki işçiden bir tanesi "çok tehlikeli" iş sınıfında çalışırken diğeri "tehlikeli" iş sınıfında çalışmaktadır. Bu durum iş etiğine, iş barışına aykırıdır. Ve bir senedir düzenlenmesi bekleniyor. Vazifeye gelir gelmez düzelteceğiz.
Ayrıca bir diğer aksaklık ise Teknolojik Yapından İzbelcom'a dâhil olan arkadaşların alt işveren üst işveren statüsünde iki yıla yakın kayıpları olmuştur. İşçi arkadaşların talepleri olduğu halde somut bir adım atılmamıştır. Vazifeye geldiğimizde somut adımlar atarak bu kayıpları kazanıma çevireceğiz.
Ayrıca biliyorsunuz Rahmetli Başkan Ahmet Mutuoğlu Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Teknolojik Yapıda çalışan sendikasız işçi dostları İzbelcoma dahil edilmesini sağlayarak büyük bir örgütlenme gerçekleştirmişti. Sonraki süreçte, yani kendisinin gidişinden sonra yapılan toplu sözleşmede arkadaşlarımız çok komik zamlar alarak mağdur edilmiştir. Vazifeye geldiğimiz ilk andan itibaren bu eşitsizliği düzenleyecek çalışmaları başlatacağız.
Şimdilik bu kadar dostlar, Türkiye'nin en genç şube başkan adayı olarak, vazifeye geldiğimde tüm genç enerjimle savaşıp, kayıplarımızı kazanıma çevireceğim.