6 - 7 Eylül saldırganlığı gündeme geldiğinde, genellikle İstanbul olayları anlatılır. İzmir'den pek bahsedilmez. Devletin kışkırttığı milliyetçi histeriden, İstanbul'dan sonra, en çok etkilenen kent İzmir olmuştur.
Rumlar başta olmak üzere, tüm gayri müslim vatandaşlara düzenlenen kitlesel terörün arkasından, ülkenin aydınları ve sosyalistleri de saldırıdan payını almıştır.
29 Ağustos 1955 de Londra'da , Kıbrıs'ın geleceğinin görüşüldüğü bir konferans toplanmıştı. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin dışişleri bakanlarının katıldığı konferansda, İngiltere, kendi egemenliğinin sürmesini, Yunanistan, kendi geleceğini belirleme hakkı tanınmasını, Türkiye ise mevcut durumun korunmasını, aksi halde Kıbrıs’ın Türkiye toprağı sayılmasını istiyordu.
Konferansa Türkiye adına katılan, Dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Londra Büyükelçiliği’nden çektiği telgrafta, Türk tezinin güçlenmesi için, birşeyler yapılmasını istemişti. Bunun üzerine Menderes, Kıbrıs Türktür Cemiyeti'ni devreye sokmuştu. Cemiyet başkanı Hikmet Bil, 4 Eylül günü, Taksim'de, rumca basılan gazetelerin yakıldığı bir eylem düzenlemişti. Aynı anda 'Kıbrıs Türktür' yazan 20 bin pankart insanlara dağıtılmaya başlandı.
Türkiye, konu üzerinde, kendi ağırlığını hissettirecek bir eylem planı yapmıştı. 6 Eylül saat 13.00’da radyodan okunan haberde, Selanik'te bulunan Atatürk Evi'nin, Yunanlılar tarafından bombalandığı söylendi. İstanbul Ekspres gazetesi, ikinci basısını 300 bin yaparak olayın duyulmasını sağladı. Günlük tirajı 20 bin olan gazete, bir anda 300 bin baskı yapmıştı. Önceden kağıt stoklamış olmalarının gerektiği açıkça anlaşılıyordu. Gazetenin sahibi olan Demokrat Partili Mithat Perin, saldırı işaretini vermişti.
6 Eylül günü Kıbrıs Türktür Cemiyeti'nin organize ettiği miting Taksim'de yapıldı. Binlerce insanın elinde, aynı tornadan çıkmış sopalar vardı. Miting alanından çıkan saldırganlar, kundaklama, yağma, tecavüz eylemine başladılar. Kıbrıs Türktür Cemiyeti'nin yöneticileri, Gazeteci Hikmet Bil, CHP Gençlik kollarından Orhan Birgit, Gazeteci Ahmet Emin Yalman , Gazeteci Kamil Önal ve Demokrat partiden Sedat Bayur’la Hüsamettin Cantürk'ten oluşuyordu. Derneğin Genel sekreteri Kamil Önal Milli Emniyet elemanıydı.
6 - 7 EYLÜL İZMİR
Eş zamanlı olarak İzmir gazeteleri, coşkun kalabalıkların sokaklara çıktığını yazıyordu. Ege Ekspres gazetesi, İzmir Fuarı nedeni ile Konak'ta bulunan Yunan bayrağının parçalanmasını, Kordon' daki Yunan Konsolosluk binasının yakılmasını, Fuar alanındaki Yunan Pavyonu'nun ateşe verilmesini, ballandırarak yazıyordu.
Sıradan insanların evleri saldırıya uğramıştı. Yakalanan, gayri müslimler darp ediliyordu. Evlerden çıkarılan eşyalar, sokaklarda yakılıyor, bir kısmı denize atılıyordu. Alsancak'ta, kimlik kontrolü yapan saldırganlar, kimliğini göstermeyenleri dövüyor, ev ve işyerlerini yakıyordu. Gazi Kadınlar, Bornova Caddesi, Şerafettin Bey caddesi saldırıdan en çok zarar gören yerler arasındaydı. Kuyumcular Çarşısı, yağmacıların hedefindeydi. Devletin güvenlik güçleri müdahale etmiyordu. Milliyetçi saldırganlık kışkırtılıyor, suç normalleşiyordu. İzmir Valisi Kemal Hadımlı, adamları ile birlikte saldırıları izliyordu. Yangınlara müdahale eden itfaiyeyi bizzat engellemişti. Vali omuzlarda taşınıp '' Çok yaşa baba ' tezahürtları ile taşınmıştı. Saldırının yöneticileri arasında, Demokrat parti Tepecik Şube Başkanı Kara Ali ve Tepecik Bucak Başkanı İsmet Uç, Yeşilyurt meclis azası Topal Ahmet bulunuyordu.
Vali Hadımlı, 1946 yılında Bolu, 1949 da Diyarbakır, 1951 de Konya, 1954 de İzmir Valisi olmuştu. İçişleri Bakanlığı tetkik kurulu üyesi , İçişleri bakanlığı müsteşarlığı, İstanbul Vali vekilliği de yapmıştı. Devletin güvenilir bir bürokratıydı.
6 - 7 EYLÜL SALDIRISININ BİLANÇOSU
Resmi verilere göre üç kişi öldürülmüştür. Yabancı basın ölü sayısını altı kişi olarak vermiştir. Kimi kaynakların, can kaybını 11 ile 15 kişi arasında gösterdiği de görülmüştür. 4214 ev, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul, 5317 işyeri saldırıya uğramıştır. 60 kadın, tecavüz yüzünden hastaneye kaldırılmıştır. Tecavüze uğrayan kadınların toplam sayısı 400 civarındadır.
Asıl sonuç, istenen gelişmeydi. Gayrı müslimler, büyük guruplar halinde ülkeyi terk ettiler. Bir kısmı, başka şehirlere göç etti. Mal varlıkları saldırganların yönlendiren Türk burjuvazisinin eline geçti.
SUÇ KOMÜNİSTLERE YÜKLENMEK İSTENDİ
Ege Ekspres gazetesi, 7 Eylül 1955 tarihli sayısında ''Bu sabah yayınlanan hükümet tebliği: Memleket ağır bir komünist tahrik ve darbesine maruz kalmıştır.'' diye yazıyordu. Siyasi polisin kızılları yakalamak için faaliyete geçtiği haberi ise Cumhuriyet gazetesinin başlığıydı. İstanbul sıkıyönetim komutanı Nurettin Aknoz Paşa ''salkım salkım asacağız '' diyordu. Tüm gazeteler, suçu komünistlere yıkmak için söz birliği yapmıştı.
Albay Kemal Binatlı imzalı, 22 Kasım 1955 tarihli 'gizli' yazıda ;
“Örfi İdare Kumandanlığı’na/Harbiye
Yüksek emirlerine ittibaen 6 Eylül 1955 gecesi hadiseleri hakkında Merkez Kumandanlığınca edinilen intibaları aşağıda arz ediyorum:
1-Malumu devletleri bulunduğu veçhile; 6 Eylül 1955 hadisesine takaddüm eden ay ve günlerde ortada mevcut (Kıbrıs meselesi) umumi efkarı tehyiç edüp durmakta idi. Kıbrıs Türklerine karşı katliam, Selanik’te Atatürk evine suikast gibi haberler ise bu heyecanı son haddine vardırmış idi.
2-Bu durum göz önünde tutularak hadise incelenirse: 6 Eylül gecesi hadiselerine katılan çeşitli toplulukların şu dört unsurdan mürekkep oldukları isditlal edilmektedir:
a-Nümayişçi gurupları;
b-Milli heyecan tesiri ile nümayişçi guruplarına katılan halk;
c-Nümayiş ve milli heyecan maskesine bürünerek fırsattan istifadeye kalkışan çapulcular ve mütecavizler;
d-Türkiye’nin iç ve dış siyaseti üzerinde kötü tesir husule getirmek ideali ile hareket eden ve bu hususta 6 Eylül’e takaddüm eden hadiselerden azami istifadeyi planlaştırmış olan komünistler.
Bu dört gruba dahil olanların her biri kanaatimce derece derece suçludurlar. Şöyle ki: Bu tarzda başlayan ve gece yarılarına kadar devam eden bir nümayiş -kanun nazarında- hiçbir veçhile tecviz olunamayacağına göre; böyle bir nümayişin suçluluk derecesi, fırsat bekleyen çapulcu ve mütecavizlere ve komünist planların tatbikine zemin ve imkan hazırlaması bakımından ayrıca bir kat daha artmaktadır. Çapulcu ve mütecavizler ile komünistlerin suçlulukları ise izahtan müstağnidir.
Diyordu.
45 kişilik komünist listesi hazırlanmıştı. Kemal Tahir, Dr. Nihat Sargın, Aziz Nesin, Asım Bezirci , Hasan İzzettin Dinamo, İlhan Berktay yakalanarak hapse atıldılar.
1947 yılında CHP kurmayları tarafından hazırlanan 'Azınlık Raporu'nda, Anadolu'nun, Rum, Ermeni ve Yahudilerden, en geç 1953 yılına kadar, arındırılması gerektiği yer almıştı.
ATATÜRK'ÜN EVİ GERÇEKTEN BOMBALANDI MI ?
Kimi yayınlar, güçsüz bir bombanın Rumlar tarafından atıldığını yazar. Kimi yayınlara göre, böyle bir olay hiç olmamıştır. Baştan sona bir uydurmadır. Gerçek ise çok daha derindir. 1960 sonrası yapılan yargılamalarda ortaya çıkmıştır. Bomba, Selanik Başkonsolosu Mehmet Ali Balin tarafından, diplomatik kurye yolu ile İstanbul' dan getirilmişti. Konsolosluk kavası Hasan Uçar ve Oktay Engin tarafından Atatürk Evi' nin bahçesine yerleştirilmişti. Patlama, sadece, evin camlarını kırmıştı. Hasan Uçar ve Oktay Engin Yunan polisi tarafından yakalanmıştı. Oktay Engin, 'Kıbrıs Türktür Cemiyeti' bursu ile Yunanistan' da okuyan bir öğrenciydi. Yunan mahkemesinin, tutuksuz yargılama kararı ile, iki suçlu Türkiye' ye kaçtı. Oktay Engin, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT'te çeşitli görevler üstlendi. Kimi ilçelerde kaymakamlık yaptı. En sonunda Nevşehir valisi olarak atandı.
Yararlanılan kaynaklar :
1) 6 - 7 Eylül ( 1955 ) Olayları, İstanbul - İzmir , Hamit Erdem
2) 6 - 7 Eylül Olaylarının Gizli kalmış Belgesi, Ali Dağlar
3) İlgili gazete haberleri