İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İZBAN ücretleri konusundaki düzenlemesi büyük bir kargaşaya neden oldu. Ulaşım ücretlerine, gidilen durak sayısı hesaplanarak zam yapılmasının ötesinde, her yolcudan, ilk binişte, en uzun hat parasının alınması halk tarafından kabul görmedi. İnilen durakta, tekrar kart okutularak, sadece gidilen hattın parasının alınıp, fazladan tahsil edilenin karta geri iade edilecek olması İzmirlileri ikna etmedi.
Sosyal demokrat belediyecilik anlayışında, şehir içi ulaşımın, bedava veya çok ucuz bir ücretle sağlanması gerekir. Belediye hizmetleri, kâr elde etme aracı olarak görülmemelidir. Halka verilen hizmetler, ücretsiz veya çok düşük katılım paylı olurken, işverenlere verilen hizmetlerin bedeli yüksek tutularak denge sağlanması esas olmalıdır.
Sosyalistler, tüm insani hizmetlerin ücretsiz olmasını temel aldığı için, şimdilik, CHP li belediyenin politik tercihleri açısından değerlendirmek daha iyi olacaktır.
Yolcuların iki defa kart basacağı bir sistemde, önceden para tahsil etmek doğru değildir. Yolcu, İZBAN'a binerken kartını okutur, indiği durakta, tekrar kartını okutarak çıkar ve sistem kullanılan hat parasını karttan çekebilir. Böylece, üç liralık yol gidecek insanın, on iki lira ödeyerek trene binmesi saçmalığına son verilmiş olunur.
Üç liralık yol gidecek olan bir insandan, on iki lira talep etmek insanlık dışı bir uygulamadır. İBB ve İZBAN yöneticileri, şahsi paraları ile değil, zaten halkın ödediği vergilerle bu yatırımı yapmışlardır. Halk, zaten kendisinin olan bir ulaşım aracını kullanmaktadır. Bu yüzden, kendisinin olan bir ulaşım aracını kullanırken, zorunlu giderler dışındaki bir miktarın üstünde ödeme yapmaya zorlanması kabul edilemez.
İzmir halkı dayanışmacıdır. Kartında para kalmayan insanlar için kendi kartını hemen uzatır. Kendisine teklif edilen parayı bile, çoğu insan, almak istemez. Ancak, belediyenin yeni uygulaması dayanışma ruhunu da vurmaktadır. Bu şartlar altında, en uzun hat parasını ödeyerek kimse başkası için kart basamaz. Halkın ulaşım hakkı, halka hizmet vermesi gereken belediye tarafından gasp edilmiştir.
Toplu taşıma araçlarını kullanan insanların maddi durumları zaten sıkıntılıdır. Büyük çoğunluğunun sosyal destek almaya ihtiyacı vardır. Toplu taşımayı tercih eden insanların, trafik yükünü ve çevre kirliliğini azaltan bir tercih yaptığını da göz önüne alarak teşvik edici önlemler alınması gerekir.
İBB ve İZBAN yöneticileri hatalı kararlarından geri adım atmalıdır. İzmir halkı, zaten kendi malı olan, ulaşım araçlarına sahip çıkmaya kararlıdır. 'İZBAN KULLANMA' şeklinde başlayan uyarı eylemlerinin 'KART BASMAMA' protestosuna dönüşmesi mümkündür. Böylesi bir durumda, yerel yöneticiler ile onları seçenler arasındaki tartışma, geri dönülmez kırılmalara yol açabilir.
İzmir halkı son sözünü söylemeden, seslerinin duyulmasını istiyor. Kulaklarını tıkayanlar çok şey kaybedecektir.