Salgının ne kadar süreceğine ilişkin belirsizlikler sürüyor. İşin aslı havaların ısınması bizleri bir hayli cezbetse de sabretmek ve biraz da iyimser bir hava ile en azından yaz aylarının sonunu yakalmayı ümit etmeliyiz. Evde “ol”mak ya da “kal” mak meselesine dair herkesin ayrı bir fikri söz konusu. “Sakin ol champ. Evdeyim” görseli ile hafızalarımıza kazınan evler olduğu gibi kalbalık ailelerin doluşmak zorunda olduğu küçük evler de var. Evlerinde sıkılmakta olan milyonlarca insanın yanı sıra; böylesi günlerde çalışmak zorunda olan insanların sayısı tahmin ettiğimizden çok daha fazla.

Cuma günü 1 Mayıs. İzmir’deki 1 Mayıslarda fotoğraf makinesi ile birlikte alanda olmak - hele ki yaz mevsiminin işaretçisi bir günde-  tarif edilemez bir mutluluktu. Bu sene bu mutluluktan da mahrum olmamız gerekiyor.

MANVES CİTY

Dışarıda salgın varken kitap okumaya ne kadar odaklanabiliyorsunuz bilmiyorum ancak ben yine de bir tavsiye ileteyim. Latife Tekin’in Manves City romanı. İlginçtir; kitabı geçtiğimiz yıl Mart ayında almıştım. 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında İzmir Tabip Odası yanılmıyorsam birtakım etkinlikler düzenlemişti. Bunlardan en çok dikkatimi çeken ise Latife Tekin söyleşisi olmuştu. Manves City, işçi sınıfını, işçi sınıfının çalınan saatlerini, anlatıyor ve okuyucuyu tadı damağınızda kalan bir hikayeye konuk ediyor. Şayet salgın günlerinde kitap okumaya odaklanabiliyorsanız, 1 Mayıs’ın da yakın olduğu günlerde Manves City’i şiddetle öneririm.

DOĞU EKSPRESİ

Bir diğer kitap önerim ise John Dos Passos’un Doğu Ekspresi. 20. yüzyılın gezginleri arasında yer alan Amerikalı Passos, Doğu Ekspresi’nde tanıdığımız coğrafyadan gözlemlerini aktarıyor. Ortalama bir gezi kitabı ile kıyaslanamayacak derecede şiirselliğe sahip olan kitabın bir kısmında kısa da olsa Anadolu’da devam eden Kurtuluş Hareketi’ne dışarıdan bakma fırsatı buluyor, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiş olan İstanbul’da,  Pera’da barlarda yaşanan diyaloglara sanki elinizi uzatsanız dokunabilecek kadar dahil oluyorsunuz.