Dün gece rüyamda Adnan Süvari’yi gördüm. 2017’nin son gününde izgazete’deki köşemde ondan bahsetmemek olmaz bu rüyadan sonra.
Rüyamda gördüğüm Süvari, çocukluğumun Avrupa’da dereceler yapan Göztepe’sinin teknik direktörüydü. Aynı zamanda da Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın da “tek seçici”si. O zamanın Göztepe’si efsane bir takımdı. Bütün takım on birini ezbere sayabiliyordum. O İzmir takımı başarılarıyla, Avrupa’da oynadığı yarı finalle, Kupa şampiyonluğuyla, üç büyüklere kök söktürmesiyle adını ezberletmişti. Kalede Ali… Çağlayan, Gürsel, Nevzat, Bombacı Halil, Ertan, Buldozer Fevzi…
O efsane isimlerden bir kısmı hayatta değil. Bir kısmını ise şimdi yaşadığım Göztepe kulübünün de olduğu muhitte ve Göztepe’nin maçlarında görüyorum. Konuşuyoruz… Bu da adeta bir rüya gibi. Yarım yüzyıl önce maçlarını radyodan dinlediğin, Fotospor’dan resimlerine bakıp doyamadığın efsanelerle bir arada olmak… Bu arada Bombacı Halil de İstanbul’dan yetişip İzmir’e gelen ve Altay’da şöhret olan değerli bir kardeşimin, Kara Tren’in (Ramazan) kayınpederi oluyor. Nerden nereye… Hayat böyle bir şey demek ki.
İzmir’e ilk defa 1977’de liseyi bitirdiğimde gelmiştim ama 28 yıldır bir ayağım bu kentteydi 2015’le temelli yerleşmeden önce de. Bu kentte aşık oldum, oğlumun annesi bu kentten bir kadın. Bu kente çok şey borçluyum. Çok şey borçlu olduğum bir de fakülte arkadaşım var bu kentte; Şakir Ata. İzmir’e ilk gelişlerimde uzun süre beni evinde ağırlamıştır. Bornova’da Adnan Süvari Caddesi, 175 Sokak’ı unutamam o yüzden. İzmir’deki ilk muhitim Bornova’yı, Küçük Park’ı da…
Adnan Süvari Caddesi’nden her geçişimde çocukluğumdaki efsane Göztepe’yi ve Milli Takımın tek seçicisi Adnan Süvari’yi hatırlardım.
Çocukluğumda TFF Başkanı da Orhan Şeref Apak’tı. Zamanın gazetecileri Apak’a “tek seçicilik” konusunu sormuşlar ve o da şu yanıtı vermişti:
“Adnan Süvari bu işi bilen şahıstır. Fakat geçen sefer şahsi işlerinin çokluğu yüzünden bizim teklifimizi kabul etmedi. Çok istedik ama olmuyor. Bizim memleketimizin şartlarına uygun…”
Süvari, Türk futboluna dönemin ilerisinde düşünmeyi, kişilikli futbolu, ilk yumruğu vurmayı öğretti. İngiltere’de öğrendiği modern futbolu getirdi. Total futbol, topsuz oyun, deplase olmak, çapraz koşu, kazanmaya dönük 4-3-3- anlayışı onunla çok erken geldi ülkemize.
Birkaç yabancı dil bilen, yüksek eğitimli ilk teknik direktördü. Efsane Göztepe’nin arkasındaki gerçek efsane o “tek seçici”ydi.
1991’de yaşamını yitiren ve güzel oyun futbola ülkemizde bambaşka bir hava getirip ölümsüzleşen mazideki “tek seçici”yi saygıyla anıyorum.