Türkiye'de siyaset çok önemlidir. Yüksek siyaset Ankara'da yapılsa da illerin, ilçelerin, mahallelerin, sokakların ve ailelilerin kendi içerisinde bir siyaseti vardır. Evde, işte, sokakta, otobüste siyasetin konuşulmadığı yer yok gibi. Açık kaldıkları zamanlarda kahvehaneler siyasetin merkezi sayılır. Bitmek tükenmek bilmeyen tartışmalarda hiçbir zaman sonuç çıkmaz ve hep bir gün sonrasına taşınır. Bazen orta yol bulunur, bazen de elektrikli hava kendini gösterir. Herkes bu tartışmalardan sonra kendi işine bakar. Orada, kahvede bırakır siyaseti...
Dünyada siyaset akıl ve dille yapılır. Siyasette sözün çok büyük önemi vardır. Ağızdan çıktığı anda bazı sözler sizi vezir de eder, rezil de... Son zamanlarda bu tür örnekleri çok yaşıyoruz.
Güncel siyasetin dili çatışmacı, kırıcı ve üzücü... Yüksek siyasette gerilim çok yüksek. Bu yüksek gerilim alta doğru ister istemez yayılıyor. İkiye bölünmüşlük var. Kimse kimsenin doğrusunu ve iyi yanını görmek istemiyor. Hep olumsuzluklar üzerinden siyaset kurulmaya çalışılıyor. "Siyasetin doğasında da bu yok mu" denilerek geçiştirilecek bir konu ve durum değil yaşadıklarımız...
Dünya ve Türkiye bir salgınla savaşıyor. Koronavirüsün tek siyaseti var: "Bulduğuna yapışıp zarar vermek"... Böyle dönemlerde toplum olarak daha hassas oluyoruz. Siyasete yön verenlerin dil olarak daha bir sorumluluk alması gerekiyor. Hiç kuşkusuz her siyasetçi bu ülke için çalışıyor. Bu ülkenin geleceği için çalışıyor. Sağlık için tüm siyasiler aynı yerde buluşabilmeli...
DİL İNSANI BEYAN EDER!
Siyasetçiler, dilleriyle topluma örnek olamıyorsa bile herkesi ilgilendiren konularda çoğunluğu rahatsız etmeyecek hassasiyeti göstermek zorundadır. Toplumsal uzlaşıya en çok ihtiyacımız olduğu zamanlardan geçiyoruz. Türkçe'nin önemli ismi Yusuf Has Hacib, “Sözün faydası büyüktür, söz yerinde kullanılırsa kulu yükseltir" şeklinde durumu ifade eder. Her mahallede ayrı görüşü savunanlar kahvede bir masada tartışabiliyor. Tartışırken birbirlerine çay kahve ısmarlayabiliyor. Aynı ailede baba-çocuklarından, kardeşler birbirinden farklı siyasi görüşlere sahip olabiliyor. Ama akşam aynı sofrada tek bir annenin çorbasına kaşık sallıyor. Sanırım son zamanlarda Türk siyasetinin en büyük eksiği aile huzuru... Eleştiri, yergi, övgü her zaman olması gereken şeyler. Ama dil yarası açmak, gelecek kuşakları da etkiliyor.
Son cümle: "Siyasetin dili, birleştirici, öz, duru, kavgadan uzak, umut verici olmalı..."