Dünyanın yakın gelecekte en büyük sorunlarının başında sağlıklı su ve gıdaya erişim geliyor. Su kaynakları tükeniyor. Gıdada organik olgusu büyük önem kazandı. İklim ve su kaynakları yeniden gözden geçiriliyor. Dünya liderleri konuyu en son Glasgow’da İklim Zirvesi’nde ele aldı. Gelecek için önemli kararlar alındı. Sivil toplum kuruluşları iklim için büyük hassasiyet gösteriyor. Mensubu olmaktan gurur duyduğum İZSİAD geçen günlerde bu hassas konuda bir çalışmaya imza attı. 5. Ege Ekonomik Forumu’nda İZSİAD, “Kırılgan dünyamızı nasıl koruyacağız” konulu oturuma ev sahipliği yaptı. Yönetim Kurulu Başkanımız Hasan Küçükkurt, oturumun açılış konuşmasının finalini, “Dünyamızı koruma konusunda söz bitti, şimdi eylem zamanı” cümlesiyle yaptı. Dünyayı ve kendimizi korumak için yeni şeyler yapmak şart. İzmir'e yakışan güzel bir projede yine İZSAD üyeleri olarak üretici konuma geçiyoruz. İzmir Valiliği öncülüğünde başlatılan Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi'nde çalışmalar devam ediyor. Dikili'de topraksız modern teknolojik seralar, iyi tarım uygulamaları, modern paketleme ve kurutma tesisleri, yaş sebze ve meyve işleme tesislerinin bir arada olduğu Tarım 4.0 uyumlu yeni nesil üretim merkezi yakında devreye girecek. Bu yazıda size bir yenilikçi bir kavramdan bahsedeceğim. Dikey tarım. Diğer adıyla topraksız tarım. Dünya üzerindeki su kaynaklarının 3/4 tarım için kullanılıyor. Sadece bu açıdan bakıldığında dikey tarımın önemi daha çok ortaya çıkıyor. Nedir dikey tarım? Kısaca anlatalım.
Büyük kentlere göç, kontrol edilemeyen nüfus artışı, tarım alanlarının azalması sağlıklı gıda için yeni çözümleri beraberinde getirdi. Bunun en iyi örneği gökyüzüne doğru uzanan dikey tarlalar oldu. Dikey tarım anlayışını ilk olarak 1999 yılında Amerikalı Dickson Despommier ortaya attı. Dikey tarım en basit tabirle, “Kapalı bir alanda, güneşe veya toprağa ihtiyaç duyulmadan yapılan ürün yetiştirme” olarak kabul ediliyor. Tarla ve toprak ihtiyacına bağlı kalmaksızın, dikey şekilde konumlandırılan özel basamaklı yapılarla tarımsal üretim yapmak mümkün oluyor. Bu durum bildiğimiz geleneksel birçok tarım kuralını devre dışı bırakıyor.
1 KİLO MARULDA 250 YERİNE 1 LİTRE SU
Dikey tarımda üretim yapmak için iklim ve toprağa bağımlı olmaktan kurtuluyorsunuz. Bu durum her türlü alanda tarımsal üretim yapmayı mümkün kılıyor. Dikey tarımla, birim alanda tarlaya göre 10 kat fazla ürün almak mümkün hale geliyor. Üretim kontrol altında olduğu için tarımsal hastalıklar en alt düzeyde kalıyor. Tarım ilacı en aza indirilip insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Çok büyük su tasarrufu sağlıyor. 1 kilo marulu yetiştirmek için tarlada 250 litre su ihtiyacı varken, dikey tarımda sadece 1 litre su ile 1 kilo marulu yetiştirebiliyorsunuz. Sadece bu örnek bile dikey tarımın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Dikey tarım, daha fazla hasat almanızı sağlıyor. Sürekli hasat kavramı ortaya çıkıyor. Yılda 15 hasada kadar çıkmak mümkün. Bu güzelliklerin yanında dikey tarımın yatırım maliyetinin yüksek olması şimdilik en büyük eksi yönü olarak görünüyor.
Son cümle: “Sularımız tükeniyor, dünyamız yeterince kirlendi. Yaşamak için suya ve gıdaya her zaman ihtiyaç var. İnsanoğlu, kendi yarattığı olumsuzlukları yeni buluşlarıyla yenmek zorundadır…”