Eski adı ile Cemiyetçilik yeni adıyla Dernekçilik Türkiye’de ne ifade ediyor? Dernekler, kamu ve toplum yararına çalışmak amacıyla kurulurlar.
Öyle bir sürece taşındı ki, dernekleşme süreci çokça yol katletmeden kestirmeden köstebek yolları açarak “tabela dernekleri” oluştu.
Bugün, ‘tabela dernekleri’, şov, gösteriş, kişisel çıkar, birinin diğerine rakip olmak için kurulan dernekler kamu ve toplum değerlerini yerlebir ediyorlar.
Dernekler şüphesiz insanların ihtiyaçlarından ortaya çıkar. Ortak değerler üzerinden oluşan dernekler ortak çalışma yürütürler. Yedi kişilik isim, dernek ismi ve tüzüğü belirlendiğinde kanunen kurulur. Dernekler, Sivil Toplum Kuruluşları olarak isimlendirilirler. Yasalar gereği kâr amacı gütmezler. Dernekleri ortaya çıkaran üyelerin kendisidir. Dernekleşmenin omurgası normal olarak böyle oluşur.
Türkişe Dernek?
Uzun yıllar yurt dışında yaşadığım için bizleri tanıyan Avrupalıların ve Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin yaptığı analizler sonucu “Türkişe Dernek” söylemi ortaya çıktı.
Türkiye’de yaşanılan kültürü göç ederek yaşamaya gittikleri ülkelere taşıdılar. Türkiye’de olduğu gibi yaşadıkları Avrupa ülkelerinde dernek faaliyetleri sürdürmek istediler. Avrupa ülkelerinde tabela dernekleri kurma provaları yapıldı. Ülkelerin uygulanan yasaları, yönetim denetimleri ile tabela dernekleri faaliyetleri sürdürmelerine fırsat vermedi. Bu türden girişimler alaycı bir şekilde ‘Türkişe dernek’ kurma sokak dili oluşturdu.
Dernekler, ortak sorunlara ortak çözüm yaratma, tanıtım, üretim, pazarlama, hak-hukuk arama, mesleki, inşa… üzerinden kurulurlar. Özüne uygun çalışma yürüten dernekleri dışarıda tutuyorum. Kurulan dernekler ne yazık ki özüne uygun kurulmuyorlar. Kişi ve kişilerin çıkarları üzerinden kurulan dernekler insan olmayı, vatandaş sorumluluğunu, ahlak, yasalara uyumu, vicdanı geride bırakarak ar kalmadan kendi kişisel çıkarlarını öne alırlar.
Her cadde ve sokaklara ben, sen bizim oğlan dernek levhaları kaplar. Kimin Başkan kimlerin yönetici olacağı önce belirlenir. Birçoğunun haberi bile olmadan yasal sayıya ulaşılacak üyeler yapılır. Yönetimde bir iki kişi kendi sinsi planlarını devreye sokar. Çevresinde bulunan amigolarına vaatler sıralarlar.
“Bürokrasi ile yakın temasta oluruz. Başkanlığı dönüşümlü yaparız. Bu dernek üzerinden iktidar ile, belediye ile ilişkilerimizi geliştirir. Bu ilişkiler üzerinden karlı iş takipleri yaparız. …”
Ahmet başkan, Mehmet yardımcı, Ali’yi sayman yapın. Veli’nin imzasını ben atarım. Mahir, Marifet, Mesut’u denetime yazınız. Oldu bitti maşallah. Dernek kuruluşu tamam.
Çoğunlukla dernekler valilikten, belediyelerden, bakanlıklardan…, ekonomik ve siyasi olarak faydalanmak, kişilere özel çıkar, oy potansiyeli görüntüsü yaratarak siyasi güç elde etmek için kurulurlar. Dernek çalışmalarını aslına uygun yapmak isteyenler zaten başkanın sergilediği pisliğin içinde yaşam alanı bulamaz.
Başkanlar basına en önde poz verme, nüfuslu insanların toplantılarında arkadan boynunu uzatarak karede yer alma, televizyonlarda demeç vermeyi çok severler. Yanlarında üçüncü şahısları istemezler. Popülist, egoist, bilinçsiz ve güzel yalan düzeneği kurma becerilerinden dolayı yönetimde uzun süre kalmayı becerirler.
Yönetimler üyelerin hür iradesi ile oluşmaz. Zaten üyeler de ne için üye olduklarını bilmezler. Ahbap, dost, akraba feodal bağlardan üye yapılır. Bunun dışında kalan çevreler; çocuklarına, kendilerine iş yeri bulma vaatleri üzerinden üye edilirler. Bazen üyelerin üyeliklerinden haberleri olmaz.
Bir, iki kişinin çıkarı için çalışma yürütülür. Kongreler, toplantılar kâğıt üzerinde işlem görür.
Bu alışkanlıklardan kurtulmalı!
Doğru olan: Dernek işlevine uygun çalışma yürütmeli. Yasal statüsü her ne ise hayata geçirilmeli. Dernek tüzükleri gereği üye çalışmalarının üzerinden faaliyet sürdürmektir.
Empati yapalım!
Farz-ı muhal, Avrupa’dan dönüp Türkiye’de yaşayan Türkiyeliler tam da yukarıda belirttiğimiz gibi İzmir’de ‘Türkişe dernek’ kurdu. Çoğulcu ve özüne uygun olmayan bir dernek düşününüz. Derneğin muhtevası birilerinin çıkarı için, birkaç kişinin vaatler ile kandırılarak kurulan dernek olmasından dolayı ‘kurdu’ kelimesini bilinçli seçtim. Başkan: Yurt dışında yaşayan Türkiyelileri Türkiye’de Milletvekili, Belediye Başkanı adayı yapma vaadi ile kandırarak umut tacirliği yaparak nemalanıyor. Emlak işleri bağlayarak ekonomik çıkar sağlıyor. İlişkileri ticari ranta dönüştürüyor. Avrupalı Türklere “üç kuruşluk yerleri yüz kuruşa aldırarak ileride imara açtırma vaadi ve yalan beyanları ile dolandırıcılık yapıyor. Bilgisi, ruhu, özü boş, sözü yalan dolu dernek başkanı kendi çıkarından başka ne faaliyet sürdürebilir?
Üç toplantı, beş basın demeci ile geri planda yaşanılan oyunları gölgeler. Hangi üye seçimi, hangi kongre ile başkan oldu? Yürütülen bu çalışma dernek çalışması olur mu? Olsa olsa bu gayri ahlaki, utanç ticareti olur.
Oysa, dernekler yasalara uygun kurularak tüzüklerine uygun faaliyetler sürdürseler kişisel çıkarlar değil toplumsal çıkarlar yaratılır. Bu tutum ve davranışlar yüzünden STK’lara güven azaldı. Bunu yeniden inşa etmek uygulanan yasalar, ısrarlı denetim ve eğitimli toplum yaratmak ile mümkün olur.
Hadi hayırlısı…