Hava kirliliği ile ilgili araştırmalar yapan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) hazırladığı çalışmaların sonucuna bakınca hava kirliliğini ‘görünmez katil’ olarak isimlendirdi.
Çünkü hava kirliliğinin halk sağlığı üzerinde ciddi etkileri var. WHO raporlarında şöyle diyor;
Dünya çapında her yıl yaklaşık 7 milyon insan hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor.
Verilere göre dünyada her yıl 10 kişiden 9’u hava kirliliğine bağlı olarak hayatını kaybediyor.
Tüm dünyada hava kirliliği her yıl 1.4 milyon kalp krizi, 2.4 milyon kalp hastalığı ve 1.8 milyon solunum yolu ve akciğer kanserine yol açıyor.
Türkiye’de de 2017 yılında hava kirliliği, trafik kazalarının yedi katı insanın canını aldı.
WHO, 2016 yılında hava kirliliğinden ölenlerin sayısının 3 milyona yakın olduğunu söylüyor. Bunların yarım milyona yakını sadece kömür kaynaklı nedenlerden ölen insanlar.
Sadece rakam gibi duruyor ama değil. Yaşam hakkımız elimizden alınıyor. KONDA Araştırma Şirketi’nin yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye’de insanların en çok dert ettiği çevre sorunlarının başında hava kirliliği geliyor.
Zira; yapılan son çalışmalarda hava kirliliğinin sperm kalitesi ve doğurganlık üzerinde olumsuz etkileri gözlendi. Ayrıca havanın kirli oluşu, çocuklarda düşük doğum ağırlığı, ani bebek ölümü sendromu, astım, KOAH, bronşit gibi solunum hastalıkları, zatürre, bebek ölümü ve zeka geriliği gibi sağlık sorunları ile ilişkilendirildi.
Açık Radyo’dan Yayın Yönetmeni Ömer Madra, hava kirliliğin ‘görünmez katil’ olarak adlandırılmasına katılarak şöyle diyor; “Hava kirliliği beyine inmelar, azalan zihni melekeler, bunama, zeka geriliğine kadar etkiliyor. Anne karnındaki çocukları etkiliyor. Son araştırmalar, hava kirlenmesi sonucu oluşan nano parçacıkların beyin kanserine yol açtığını da söylüyor. Hava kirliliğinin vücudun her bir parçasına etkisi var.”
Türkiye sanayisi geç geliştiği için fosil yakıt kullanımına da geç başladı. Fakat bir başladı pir başladı. Tarım arazilerinin, yaşam alanlarının dibine yapılan kömürlü termik santraller ya da yenilenebilir enerji santralleri halk sağlığı gözetilerek değil sermayenin kazancı gözetilerek çalıştı, çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta başında termik santrallerle ilgili konuştu. Dedi ki, “Kimse milletin havasını kirletemez. Mutlaka filtreleme sistemi yapılmalı. Bu konuyu bizzat takip edeceğim.”
Erdoğan’ın bahsettiği şey, Meclis’te görüşülecek olan kömürlü termik santrallere ‘havayı kirletme izni’ veren ve Meclis’te tüm partilerin ortak kararı ile geri çekilen yasal düzenleme yani madde 50.
Ama ‘dün dündür bugün bugün’dür di mi? Siyasetçiler çok sever bugün söylediğinin aksini yarın gerçekleştirmeyi.
Ne oldu peki? Tabiki söz konusu madde Meclis’ten geçti. 203 AKP ve 14 de MHP milletvekilli maddeye evet oyu vererek sermayenin ‘havayı kirletmesine izin verdi’
Peki muhalefet ne yaptı?
Madde 50’nin oylamasına 139 CHP’li milletvekilinden 114’ü, 62 HDP milletvekilinden 58’i, 39 İyi Parti milletvekilinden de 32’si bu oylamada yer almayı beis görmedi.
Oylamada sadece 25 CHP, 4 HDP, 7 İyi Parti milletvekili hayır dedi. Yani toplamda 600 milletvekilinden sadece 36’sı bizim ‘yaşam hakkımıza saygı duydu’
Şimdi ne olacak, iklim krizi kapıdayken, fosil yakıtları kullanmayı anında bırakmamız gerekirken 15 termik santral bacasına filtre takmadan 2.5 yıl daha soluduğumuz havayı kanser dolu maddelerle kirleterek sağlığımızı bozacak.
Nasıl ama?
Temsil için seçtiğimiz insanların bizi hiç umarsamayışları, oylamaya katılmaya bile zahmet etmemeleri?
Meclis neden var ben anlamıyorum ki. Önergelerce, oturumlarca 3’ü 5’i Meclis’te takılıp hiç de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor. Beni temsil etmiyor. Yaşam hakkıma saygı duymuyor, müdahale etmiyor, umurunda olmuyor.
Öğrenci oluyorsunuz özel güvenlikten dayak yiyorsunuz, ölüyorsunuz katiliniz serbest kalıyor, emekli oluyorsunuz bin lira maaş alıyorsunuz, soluyacak temiz havanıza bile göz dikiyorlar. Sıfır denetim, sıfır halk sağlığı.
Memlekette ‘yurtaşlık’ kavramı kalmadı ki. Ait hissediyor musunuz kendinizi, yurttaş hissediyor musunuz? Ben hissetmiyorum. Çünkü oy verince o Meclis’te kimse benim hakkıma sahip çıkmıyor. Seçim seçim diyip sanki seçilince bir şey olacakmış gibi yapıyorlar. Bizim memleketteki seçimler demokratikleşme yolunun nasıl katledildiğinin mis gibi örneği işte.