Yazmaya çalıştığım şiirler ve son 45 yıldır anlamaya çalıştığım hayat öğretisi; eğer bir saldırı yoksa anayurduna, her zaman savaşa karşıdır. Bizden önce savaşları, acıları yaşamış kuşakların yazdıkları büyük romanlar, eşsiz şiirler, başucumuzdadır hâlâ ve bu büyük yapıtlardan derin dersler çıkarırız biz... Bilincimiz, kendisini savunamayanı savunmak, dili olmayana dil olmak üstündendir, yani her koşulda mazlumdan yana olmak… Bundan ötürü ki zalimin sofrasındaki gül için değil; onların yarattığı kan gölünün kıyısında açmış papatya için söyleriz şiirlerimizi... Hayatın, gelecek günlerin daha güzel olacağına inanır, öyle söyleriz şiirlerimizi.
Savaş görmüş kuşakların yazdıkları şiirlere, romanlara bakın şöyle bir, tamamı barışı haykırır! Savaşları yaşamış, o yıkımlardan büyük acılarla çıkmış insanlar, barışın ne anlama geldiğini kuşkusuz çok iyi bilirler. Fakat dinci gericilik ve faşizmin kalemşorları, kutsal gerekçeler oluştururlar savaşlar için. O kutsal gerekçeleri överek, saldırılsın isterler, yok edilsin isterler; yok edilenin yerine ne koyacaklarını düşünmezler. Kendileri bunun ne olduğunu bilmez, saldıranlarsa bunu önemsemez zaten. Onlar yalnızca yok etmeyi bilirler. Bu, insanlık tarihinin şu zamana kadarki yaşayışı içinde hiç değişmedi.
Bugünlerde havuz medyasının manşetlerin bakın, yazılanlara daha dikkatli bakın. Savaş diyorlar, neye mal olursa olsun savaş! Ama ne için, kimin için, ne uğruna! Çocuklarımız düşüyor toprağa, acılar içinde bütün yurt ama ne için… Hamasi birkaç söz dışında bir yanıtı yok bunun! Ve onlar; bu kardeş kavgasını çıkaranlar konuşmuyorlar hiç! Fakat biz susmayacağız, olduğumuz her yerde hançeremiz çatlayıncaya kadar haykıracağız; Savaşa Hayır! Mehmet’imiz sağ salim dönsün evine!
Bu hafta elim işi varmaz oldu, aklım bir söz kurmaz oldu, aldığım her ölüm haberi kolumu kanadımı kırdı… Ben böyle hissediyorsam bu acıyı, ateşin düştüğü yerdekileri düşünemiyorum bile!
Barış isteği her yerde çoğalsın istiyorum. Yurdumun bütün insanları hep bir ağızdan “Barış… barış…” diye haykırsın istiyorum. Çünkü ancak barış içinde soluk alabiliriz ve ‘barış içinde soluk alabilir dünya’… Bundan ötürü ki imzaya açılmış “Suriye’den elinizi çekin” başlıklı metni köşeme alıyorum, sizlerden ricam; altına adınızı ekleyin ve olabildiğince, onlar duyuncaya, savaş bitinceye kadar paylaşın… Paylaşın ki hiçbir anne yavrusuz kalmasın bu dünyada!
Suriye'den elinizi çekin - Askerler evlerine dönsün
Biz aşağıda imzası olanlar, ülkemizin bir çıkmazın içine sürüklendiğini, evlatlarımızın başka bir ülkenin topraklarında savaştırılırken can verdiğini, dünya kamuoyu ve halkları nezdinde küçük düşürüldüğümüzü, ülkemizin emperyalizmin maşası, dinci terörün hamisi olarak konumlandırıldığını görüyor ve tüm bu olumsuz gelişmeleri durdurmak için harekete geçmek gerektiğini düşünüyoruz.
Gerçekler ortada, durum açıktır.
Suriye topraklarındaki askeri varlığımız derhal son bulmalı, askerlerimizin salimen evlerine dönmesi sağlanmalıdır.