Akhisar ve Ayvalık…

İkisi de zeytin ve zeytinyağının merkezi konumunda…

Yıllardır birbirleriyle yarış içindeler.

Kimin zeytinyağı ve zeytini daha kaliteli?

Bu tatlı rekabet her iki ilçede hem kalitenin hem de rekoltenin artmasına sebep olmuş.

Yani rekabet fayda getirmiş…

Her iki ilçe gerek zeytinyağının, gerekse sofralık zeytininin tanıtımı için çaba içerisinde.

Ayvalık, her yıl kasım ayının başlarında Uluslararası Zeytin Hasat Festivali düzenliyor.

Bu yıl 17’ncisi yapıldı.

Geçtiğimiz yıl festivale bizzat ben de katılmıştım.

Bu yıl nasip olmadı.

Daha doğrusu Ayvalık festival komitesinde yaşanan değişiklikler nedeniyle davet edilmedim.

Festivali 3-4 gün boyunca dışarıdan izledim.

Amacı Ayvalık’ı, zeytinyağını ve sofralık zeytinini tanıtmak olan festivalde yaşananları görünce ve duyunca, yazımın başında yer alan Ayvalık mı Akhisar mı sorusunu bir kez daha sorguladım kendimde.

Festival için İzmir’den davetli basın (!) mensuplarının sosyal medyadan (facebook ve instagram) yaptıkları paylaşımlarını görünce çok şaşırdım.

Neden mi?

Gazetelerinde haber yapmaları için davet edilen gazetecilerin büyük bölümü aktif gazetecilik yapmıyor.

Ya emekli ya çalışmıyor.

Peki festivalde ne işleri var?

Anlatayım…

Bu aktif çalışmayan meslektaşlarımız; festival komitesinden birilerini ve Ayvalık’ın bağlı olduğu Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ni arayarak, kendilerini İzmir Medyası adına haber yapan muhabir, köşe yazarı ve gazete imtiyaz sahibi gibi tanıtıp davetli listesine adlarını kaydettirmiş!

Festivale davet edilen ve katılan gerçek gazeteciler de var elbette…

Ama bir elin parmaklarından az…


 

Bu konuya Perşembe günkü köşe yazısında Hürriyet Gazetesi Ege Eki Yazı İşleri Müdürü, değerli ağabeyim Adnan Kaya da değinmiş!

Festivalde yaşanan aksaklıkları ve bu konuyu şöyle yazmış:

“Festivalde göremediklerim arasında zeytin-zeytinyağına dair yaptıkları haberler ve yazdıkları yazılarla sektöre ışık tutan meslektaşlarım da vardı.
-Ben de dahil- davetli basın mensuplarının seçimi neye göre yapılıyor bilemiyorum ama listelerin gözden geçirilmesinde fayda olduğu kesin.”

Bakın şimdi daha çok şaşıracaksınız.

Zeytinyağının tanıtıldığı festival etkinliklerinde zeytinyağı yok!

Sevgili Adnan Kaya, bunu da şu sözleriyle dile getirmiş:

Bu noktada bir gözlemimi paylaşmadan geçemeyeceğim.
Ayvalık ve Cunda’da (3 gece boyu konuk edildiğimiz mekanlar da dahil) masalarda zeytinyağı olmayışını aklım bir türlü almıyor. Bunca marka bolluğu yaşanan bir yerde masalarda neden birkaç şişe farklı çeşitlerde zeytinden sıkılmış yağ bulunmaz anlamıyorum. Bu kadar konuk varken bundan iyi tanıtım imkânı olur mu?”

Şimdi şu festival komitesine soruyorum:

Kardeşim, siz bu festivali Ayvalık’ı ve zeytinyağını tanıtmak için düzenlemediniz mi?

İnsanların önüne zeytinyağı ve zeytin koymazsanız nasıl tanıtacaksınız?

Komili dışında festivalde başka büyük firma yok...

Tariş, Kristal, Yudum gibi firmalar neden yok?

Gerçek gazeteciler, tarım yazarları, tarım muhabirleri neden yok?

Başında uluslararası ibaresi geçen festivalde yurt dışından gelen ünlü-ünsüz ya da uzman kimler vardı?

Siz bu tanıtımı kimlere yaptınız?

Siyasi otoriteyi kullanan birilerine (Rakı-Balık-Ayvalık) yaptırdınız ama bundan haberiniz bile yok!

Çünkü ortada, gazetesinde haber yapacak gazeteci yoktu!

Medya takipten isteyin bakalım, İzmir medyasında kaç tane Ayvalık festivali haberi yayınlanmış!

Yahu İzmir merkezinde Ayvalık’ta festival olduğunu gösteren bir tane afiş bile yok!

İzmir’in merkezindeki bilboardlardan festivalin tanıtımını yapmak, hafta sonu binlerce İzmirliyi Ayvalık’a çekmek hiç aklınıza gelmedi mi?

Tüm bunları inanın yazıp yazmama konusunda kararsız kalmıştım ta ki sevgili meslektaşım Adnan Kaya’nın köşe yazısını okuyana kadar…

Birileri bunları yazmazsa, bazıları ortalıkta at koşturmaya devam edecek.

Bu mesleği layığıyla yapanların elini öperim.

Ama 2-3 gün bedavadan tatil yapacağım diye kendini faal gazeteci gibi gösterip zorla davet ettirenlerin de karşısında dururum.

Ayvalık’ta İzmirli duayen bir gazeteci var.

Sevgili Işık Teoman…

Sayın komite üyeleri… Keşke İzmir’den gelen bu isimleri Işık Teoman’a teyit ettirseydiniz.

Umarım bu yıl yaşananlardan ders alırsınız.

Bu kadar Ayvalık yeter… Birkaç cümle de Akhisar için yazacağım.

Çarşamba günü Akhisar Ticaret Borsası’nın davetlisi olarak Akhisar’daki zeytin hasadına katıldık.

Günü birlik olmasına rağmen şık bir organizasyondu.

Önce Borsa ikinci başkanı Şerif Şerifoğlu’nun fabrikasında ilk sıkımı izledik.

Ardından tarlada zeytin topladık işçi kardeşlerimizle birlikte…

İzmir’den ve Manisa’dan gelen ekibe baktım.

Ben dahil hepsi aktif çalışan gazeteciler…

Yani olması gereken bu…

Hep birlikte Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat ve ağabeyi Mustafa Alhat’ın işlettiği Alhatoğlu Zeytinyağları Fabrikası’na geçtik.

Bizi Alhat kardeşler ile zeytinyağı sektörüne giren ünlü müzisyen Ayhan Sicimoğlu karşıladı.

Önce dev zeytinyağı üretim ve dolum fabrikasını gezdik.

Fabrikada el değmeden dolum ve paketleme yapılıyor.

Tüm makinalar robotik…

Bir Akhisarlı olarak göğsüm kabardı.


 

Farklı markalar altında hem iç pazara satış, hem de yurt dışına ihracat yapan Alhatoğlu’nda Akhisar zeytinyağı ile sofralık zeytinin önemine bir kez daha tanık olduk.

Tadım yaparak gerçek zeytinyağının nasıl anlaşılacağını öğrendik Ayhan Sicimoğlu’ndan…

Sektöre dair sorular sorduk, detaylı cevaplar aldık Akhisar’da.

İşte organizasyon böyle olur, tanıtım böyle olur.

Akhisar zeytinyağı ve sofralık zeytini için gecesini gündüzüne katan Borsa Başkanı Alper Alhat’ı ve ekibini gerçekten kutlamak lazım.

Marka kolay olunmuyor.