Önümüzdeki sonbahar ve kış mevsimleri tarımsal üretim açısından çok büyük krizlere ve fırsatlara gebe bir halde bize doğru yaklaşıyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın Avrupa’daki enerji fiyatlarına yüzde 500’e varan bir artış gerçekleştirmesi tarım sektöründeki ciddi problemlerinde ortaya çıkmasına neden oluyor.
Avrupa’daki seralarda ısıtma ve aydınlatma için harcanan enerji toplam masraf kalemlerin yaklaşık yüzde 30’una tekabül ettiğinden ve gübre gibi diğer girdi maddelerinin fiyatlarındaki artış da üretimi olumsuz etkilemekte ve fiyatların artmasına neden olmaktadır.
İspanya gibi güneşin bol olduğu ülkelerdeki üretimin bile sekteye uğraması ve soğuk zincirlerdeki yol uzunluğunun maliyete yansıması Avrupa içinde talebin karşılanmasında probleme neden olacağı öngörülmektedir.
Tam da bu durumun farkına varıp, ülkemizdeki büyük sera üreticileri ile ikili anlaşmalar yapıp sözleşme imzalayan Avrupalı tüccarlar, değerlenen paraları ile içerisinde oldukları krizi sorunsuz bir şekilde atlatmanın hesaplarını yapıyorlar. Ortalama 1.5 – 2 Euro /kg fiyatına domates, biber, patlıcan, salatalık anlaşması yapan Avrupalı tüccarların üreticilerimizin yüzlerini güldürdüğü aşikar.
Lakin en büyük tehlike, gün geçmeden değer kaybeden parasının sahibi olan Mehmet Amca cebindeki lirası ile her geçen gün daha az ve kalitesiz, bizim Hans Amca ise cebindeki 1 Euro’su ile daha çok ve kaliteli ürün alabilecek.
Buradan bunlara satmayalım bizim gariban yesin anlamı çıkmasın, bu seferde elinden yüz yılda bir geçen fırsatı aldığımız çiftçiler mağdur olacak. Yapılması gereken bu krizin geldiğini görüp fırsata çevirecek politikalar ile üretimin artışına vesile olmak. Böylelikle içeriye döviz girer ülke kazanır. Bin bir emekle ve masrafla üreten çiftçi kazanır. Bizim Mehmet Amca malın arzında sıkıntı olmadığı için hem ucuz hem kaliteli yer o da kazanır. ‘’Ben ihtimallere oynamam’’ diyen Harvey Specter de kazanır. Laf aramızda o zaten hep kazanır. Kazanan kazanır, yoksa 40 liraya hıyarı yiyen kazan kaldırır benden demesi.