1 Ekim itibari ile Rusya üzerindeki soğuk hava bütün Avrupa’ya yayılacak ve uzmanların dediğine göre bu kışın çok çetin olacağı söyleniyor. Doğalgaz sıkıntısı olan Avrupa’da karne ile doğalgaz dağıtımı gerçekleşecek ya da birçok hane bu hizmetten mahrum kalacak. Bunun neticesinde Avrupa’da iktidarlar siyasi olarak otoritelerini halkın protestoları ile kaybedecekler.
Salgın hastalıkla başlayan ve Ukrayna Savaşı ile tabutuna çivi çakılan tek kutuplu dünya düzeninin sorgulanmaya başladığı ve ekseni doğuya doğru kayan ticaretin yani paranın artık Asya’dan yönetilecek olması, önümüzdeki dönemde batının emperyalist gücünü kıracaktır.
Dünya bu havadislerle şekil almaya başlamışken Tarım yani gıda, Kovid virüsünün de bizlere öğrettiği gibi en önemli stratejik güç haline gelmiştir. Gıda ve enerjiyi elinde tutan devletlerin dünya üzerindeki sözlerinin daha ağır ve belirleyici olacağı su götürmez bir gerçek olarak apaçık karşımızda durmaktadır.
Anadolu coğrafyasından ilk çıktığımızdan 1700 yıl sonra geri dönebilmiş bir millet olarak, bulunduğumuz yerde mevcudiyetimizi devam ettirebilmemiz için verimli tarım topraklarımızın üzerinde çok ciddi tarım politikalarını harekete geçirip, ülkemizi tüm dünyada söz sahibi bir ülke konumuna getirmeliyiz. Aksi takdir de gıda egemenliğini kaybetmiş bir ülke konumuna düşer, topraklarımızı şuan olduğu gibi betona çevirme politikasından vazgeçmezsek gelecek kuşakların bu coğrafyadaki istikbalini de tehlikeye atmış oluruz.
Birleşmiş Milletler ’in bir raporunda 2030 yılına kadar büyük tarım şirketlerinin yapay ete doğru yatırım yapmaması durumunda çok büyük miktarlarda zarar edeceklerini belirtip tarıma bu doğrultuda yön veriyor olmasının tam da Avrupadaki tarım işletmelerinin enerji krizi ile baş başa oldukları bu dönemde gelmesi gayet normal bir durumdur. Bu kış kendini daha da hissettirecek olan soğuk iklim koşullarının enerji krizi ile birlikte batı topraklarında geleneksel yöntemler ile tarım yapılabilirliğini yok edecektir. Tarımsal üretimi çökecek olan batının, gıda güvenliği riski çok şiddetli bir şekilde artmıştır. Bu sebeple tarımda inovatif yöntemler ile üretim modellemelerine doğru yöneleceklerdir.
İşte tam da bu yüzden eğer bizler çok verimli tarım topraklarımızda yılın her zamanı ekonomik olarak tarım yapılabilirliği gücünün farkına varıp, politikalarımızı buna göre şekillendirebilirsek dünyanın içinde olduğu bu durumdan çok mükemmel bir şekilde faydalanabiliriz. Para ister batıya, ister doğuya gitsin, bizler tam da ortasındayız. Güneşin, denizin, toprağın, suyun sahibiyiz. Farkına varalım ki; MİLLİ EKONOMİNİN TEMELİ ZİRAATTİR.