Cumhurbaşkanı, cari açığa katkı sağlaması ve yeri üretimi teşvik amacı ile 30 Ağustos Resmî Tatilinde, Resmi Gazete ‘de yayınlanan yeni ÖTV oranlarıyla birlikte yerli üretim otomobillerin fiyatlarında yüzde 3 ila 6 arasında indirim olurken (Tabi ki Uygularlar ise), ithal ve motor hacmi yüksek olan otomobillerde ise bu durum yüzde 13 ile 23 arasında artış getirdi. Yeni düzenleme ve yeni oranlarla birlikte yükselen fiyatların otomotiv sektörünü olumsuz yönde etkileyeceği kaçınılmazdır. Ancak mutlak araç almak isteyen de olacaktır. Basında ve sosyal medyada sıkça paylaşılan” Bir araba bana iki araba devlete” söyleminde olduğu gibi kendisine bir araç alırken ödediği vergilerle iki aracıda devlete almış oluyor. Buna bir koyundan ilave iki post daha çıkarmak denir.
İşin aslı…
RESMÎ GAZETE RESMİ TATİL DİNLEMEDİ
Resmî Gazete, 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda belirtilen ulusal bayram ve genel tatil günleri dışında her gün yayımlanır. Ancak hizmetin gerektirdiği hallerde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de Resmî Gazete yayımlanır. Hükmü gereği hangi hizmetin nasıl gerektirdiği açıklamasını bu gizli otomobil zammını Resmi Tatil günü gecesinde imzalayanların vatandaşımıza izah etmesi gerekir.
“Gece saat 4.30’da Resmî Gazete sayfasına baktığımda, “30 Ağutos 2020 Zafer Bayramı’nda Resmî Gazete yayımlandığına göre demek ki hizmetin gerektirdiği önemli bir durum söz konusu olmuş.” diye düşündüm. Resmî Gazeteyi açınca Zafer Bayramı’nda Resmi Gazete yayımlanmasını zorunlu kılan durumun motorlu taşıtlarda ÖTV düzenlemesi ve eğitim hizmetlerinde KDV indirimi olduğunu gördüm” (Alıntıdır)
“Anlayacağınız 2429 sayılı Kanuna göre, genel usul olarak, yayımlanmaması öngörülen Resmî Gazete hizmetin gerektirdiği durum nedeniyle Zafer Bayramı’nda da yayımlanmış. Konu vergi olunca ulusal bayram dinlenmiyor” (Alıntıdır)
Düzenlemenin; uygulamasına pek rastlamadığımız resmi tatilde yayınlanması, acil olan ne idi sorusunu da akla getirmiyor değil: Bir gün sonra yayınlansa ne değişecekti… Bu düzenleme mutlaka cari açığa katkısı olacaktır. Ancak cari açık konusunda bu kadar hassas olanlar, dolar veya euro karşılığı alınan/kiralanan makam araçları konusunda biraz daha hassas davranmaları, köprü ve yol sözleşmelerindeki dövizi Türk lirasına çevirmeleri daha yerinde olacaktır. Burada devlet derken partisi ne olursa olsun belediyeleri bunun dışında tutamazsınız. Onlarda aynı hassasiyeti göstermek zorundadır. Özellikle kiralamalarda.
Yapılan düzenleme ile vergi gelirlerinde de bir artış olabilir. Ama ekonomi biliminde bu artışlar beklenenin tersi şeklinde de gerçekleşir. Yani, fiyat artışları ile satışlar arasında ters orantı vardır. Fiyatları artırdığınızda satışlar azalacaktır.
İthal edilen araçların Çoğu Alman, Mercedes, Audi, BMW, Wolksvagen … Ondan sonrası Fransız, Citroen, Peugeot… ve diğerleri Volvo, Seat, Kia… ile az sayıda da olsa çok lüks araçlar. Son günlerde Akdeniz konusunda sıkıntı yaşadığımız AB ülkeleri, İthal araçta yaşanacak daralma ile bu düşüşten nasibini alacaktır. ABD’nin Çin’e uyguladığı kota ve gümrük vergileri gibi algılanırsa… ilerde ne olur hep birlikte göreceğiz.
DÜZENLEME İLE İKİNCİ EL ARAÇLAR
ÖTV matrah düzenlemesinin cari açık üzerinde yaratacağı olumlu etkiyle beraber ÖTV oranlarında gerçekleşen artışın yaratabileceği olumsuz etkiye gelince, bu artış, otomotiv ve otomotiv yan sanayi sektörünü kısa ve orta vadede daraltacaktır. İkinci el piyasasında ise, bu düzenleme fiyat istikrarsızlığına yol açacak ikinci el piyasasını olumsuz etkileyecektir. Hafta sonu, yani resmi tatilde artan ÖTV ile sektörde yeni fiyat çalışmaları ve oluşturulan fiyatların pazarda karşılığı önümüzdeki süreçte yaratılacak arz ve talebe göre belirlenecektir. Yeni fiyat çalışması özellikle ithal otomobil talebini bir miktar geri çekeceği kaçınılmazdır.
İkinci el araç ticareti yapanların hali hazırda, Kasım- Aralık- ocak ayından itibaren % 20-30 arası artan araç fiyatlarından, hatta aracın sıfır fiyatından da pahalı sattıkları düşünüldüğünde, Bu düzenleme ile fiyatların daha da artacağı, araç satış adetlerinde gerileme yaşanacağı, müşteri mağduriyeti, bayi kazançlarının düşmesi ve sektörde çalışanların işsiz kalma olasılığı gibi benzeri çok sayıda olumsuz etki yaratabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
Bu düzenlemenin tek olumlu yanı cari açığın düşmesi yönünde bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Yine, kararnamenin resmi tatilde ve ayın son gününde açıklanmış olması ve aynı anda yürürlüğe girmesi sebebi ile önceden anlaşılmış veya satışı gerçekleşmiş, tüketici ile anlaşması sağlanan fakat teslim edilmeyen araçlarda önemli bir sorun olacağı görünmektedir.
Geniş ve kapsamlı bir şekilde hazırlanan araç satış sözleşmelerinde aracın teslimine kadar geçen sürede gelecek vergi artışlarının alıcıya yansıtılacağına ilişkin sözleşme maddelerinin yer aldığı bilinmektedir. Bu nedenle devlet gece yarısı vatandaşını iyi düşünmüştür…, yani bu ÖTV artışı yine kendi vatandaşına yük edilecektir. Burada gelecek ÖTV zammını vatandaş ödeyecektir.
Devlet fırsatçılık yapmadan vatandaşını düşünerek düzenlemeyi 1 ekimde yürürlüğe koymuş olsaydı, bayi ile anlaşmış, peşinatını ödemiş vatandaş bayi ile karşı karşıya gelmeden anlaştığı fiyat üzerinden ekstra bir ödeme yapmadan aracını satın almış olacaktı. Olsa kötü mü olurdu.
NELER DEĞİŞTİ
Özel tüketim vergisi verimi yüksek, tahsili hemen kaynakta kesilen ve yönetilmesi kolay bir vergidir. Mükelleften tek aşamalı olarak alınır. Mükellef grupları büyük ve kurumsal nitelikli olduğu için tahsilatı yüksek, kayıp ve kaçağı azdır. Bu nedenle özel tüketim vergileri vergi idarelerinin tahsil açısından en sevdiği ve yormayan bir vergi türü olmuştur.
ÖTV, dolaylı bir vergi olup vergi gelirleri içindeki oranı giderek artmaktadır. Toplam vergi gelirleri içerisinde % 25’lik bir orana sahiptir. Yani, tahsil edilen her 1.000 TL verginin 250 TL’si ÖTV’den geliyor. Bu çok ciddi bir oran.
2020 yılında ise motorlu taşıtlar üzerinden tahsil edilen ÖTV tutarları beklenenin üzerinde gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Ocak-Temmuz 2020 dönemi vergi tahsilatlarına göre ilk yedi ayda 16 milyar TL motorlu taşıt ÖTV’si tahsil edildi. Devletin 2020 yılı için ÖTV bütçe hedefi yaklaşık 19 milyar TL dir. İlk yedi ayda bu hedefin % 85’i gerçekleşti. Yapılan bu Cumhurbaşkanlığı düzenlemesi ile kalan 4 ayda bu hedef fazlası ile aşılacaktır.
Bu vergiyi ödememek için tüketmeyeceksin, yani araç almayacaksın, telefon almayacaksın… Akaryakıt ve doğalgaz kullanmayacaksın… devlet öyle bir yerden yakalamış ki… kaçma ve kaçınma lüksün yok gibi.
2002 Yılında İlk defa alınmaya başlayan ÖTV, 2002-2020 AKP hükümetlerinde, vatandaşın dalına biner gibi şiddetini artırarak devam etmiştir. Tabloyu incelersek, devlet, saraylara saltanatlara ve yandaşa harcanan para ve israfların karşılanması için sürekli vatandaşın sırtına binmiştir.
Sadece bu mu, gitmediği hastanenin geçmediği yol ve köprülerin parasını da vatandaş ödemektedir.
Neler değiştiye gelince; Resmî tatilde, Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararı ile otomotivdeki ÖTV matrahı ve oranları değiştirildi. Değişimden önceki oranlar ise 1600 cc motor hacmine kadar olan araçların 70 bin TL matrah tutarı olanlarda yüzde 50’den yüzde 45’e düşürüldü. 1600 cc motor hacmine sahip olan ama matrahı 120 bin TL olan araçlarda ise yüzde 60’tan yüzde 50’ye düşürüldü.
Bu düzenleme ile yerli otomobillerin fiyatlarında yüzde 3-6 aralığında gerileme olacaktır. Tabi uygularlar ise, çünkü bizde fiyatları az da olsa aşağı çekme kültürü gelişemedi. 1600 cc motor hacmine kadar olan araçlarda matrah tutarı 130 bin TL olan araçlarda ÖTV tutarı yüzde 60’tan yüzde 80’e çıkarılırdı. Bu artışında fiyatlara direkt olarak etki etmesi kaçınılmaz.
1600-2000 cc aralığında motor hacmi olan araçlarda ise durum aynı şekilde. 170 bin TL’ye kadar matrahı olanlarda ÖTV yüzde 100’den yüzde 130’a çıkarıldı. Matrahı 170 bin ama ÖTV oranı yüzde 110 olan araçlarda ise ÖTV oranı yüzde 150’ye çıkarıldı.
2.000 ve üstü motor hacmi olan araçlarda ise yüzde 160 olan ÖTV oranı yüzde 220’ye çıkartıldı. Böylece araç vergi oranlarında dünyada birinciliği elde ettik. Vatandaşı mağdur edecek bir dünya birinciliğimiz daha oldu.
KİMLER ETKİLENECEK
Özel tüketim vergisi, ismi üzerinde özel tüketiliyor vazgeçile bilirliği yüksek ama bugüne kadar genişletilen kapsamları ile petrol ve doğalgazda olduğu gibi özel olmaktan çıkmış devletin giderlerine karşılık oluşturma, açık kapatma için bir gelir kapısı durumuna gelmiştir. Devlet, bu alanda her yaptığı Yüksek oranlı ÖTV artışında vergiyi ödeyecek tüketici bu ürünleri almak için çok istekli olmayarak vazgeçme hakkını kullanacaktır. Vazgeçilen her miktar birçok alan ve kurumda gelir kaybına yol açacaktır.
Bir-iki kelime ile açıklanan ÖTV artışının ne tür sorunları da beraberinde getireceğini aşağıda sıralayalım…
- En büyük ve önemli etki tüketicinin hanesine yazılacaktır. Artan ÖTV tutarını (Devletin yarattığı gizli zam) ödeyecek. Sadece bununla mı kalacak? Tabi ki hayır. Vergide adaletsiz ve haksızlığının babası durumunu alan “VERGİNİN VERGİSİ” ni de ödeyecek. Yani, Yapılan düzenleme ile artan ÖTV vergisinin KDV vergisini de ödeyerek kesilen cezadan en büyük payı alacak.
- Artan ÖTV ile düşen araç satışları, akaryakıt tüketimini de olumsuz etkileyecektir. Bununla birlikte devletin en büyük ÖTV kaynağı olan akaryakıt satışlarından elde edeceği ÖTV vergisi de azalacaktır.
- Düşen araç satışları ile köprü ve otoyol geçişleri üzerinden alınan ÖTV vergisi de daha az araç geçeceği için buradaki geliri de azalacaktır.
- Satışların düşmesi ile bu araçlara parça üreten, ihraç eden yan sanayi ve satıcı bayiler kapasite küçülmesi ile istihdam eksiltecek, artan sabit giderlerini azaltmaya çalışacaktır. Örneğin; Bursa’dan Parça ithal eden bir Alman otomotiv sektörü, daha az parça talep edecek, azalan ihracat ile döviz girdisi kaybı yaşanacaktır.
- Düşen araç satışları ile sigorta şirketleri, daha az araç sigortası yapacaklar.
- Devletin her araçtan altı ayda bir aldığı MTV düşecektir, Eksoz ve Araç muayene gelirleri aynı şekilde azalacaktır.
- TRT’nin tutturabildiği yerden aldığı, bir çoğumuzun da fazlası ile kızdığı elektrik faturalarımıza yansıyan TRT payı İthal sıfır araçlarda binde 4’tür. Bu gelirde de düşüş olacaktır.
Gördüğünüz gibi sadece basit bir ÖTV artışı değil, birçok şeyi olumsuz yönde etkiliyor. Bunlardan en fazla vatandaş etkilenecek. Alıştığı alışkanlıkları değiştirecek, daha alt modeller veya düşük motor hacimli araçlara yönelecek refah seviyesi küçülecek, belki bu durum psikolojisini de olumsuz yönde etkileyecektir.
ÖTV’Yİ NİYE ARTIRDILAR
Fazla gerilere gitmeden vergi konusunda 700 yıl önce Kuzey Afrikalı (Tunus) Bilim insanı İbni Haldun’un o dönemde birçok alanda olduğu gibi devlet mali yönetimi ve vergiler konusunda söyledikleri ve yazdıkları ile konuya ışık tutmakta yarar var.
“İbn-i Haldun 1377 yılında yazdığı Mukaddime adli eserinde; …..Devletler devlet gelirlerini hızlıca artırmak için vergi oranlarını artırdıklarında, işletmeler bu ağır vergi yükü altında ezilirler, ve kârlarını ve ödedikleri vergileri karşılaştırır ve sonucunda ağır vergiler karşısında yatırım ve iş yapma heveslerini kaybederler. Yavaşça üretim düşer ve bunun sonucunda da toplanan vergi gelirleri azalır. Büyük imparatorlukların yıkılmasında, yok olmasında aşırı vergi yükünün de önemli etkenlerden biri olduğunu iddia etmiştir.”
“İbni Haldun’a göre, devlet gelirlerinin bir yerden sonra giderlerini karşılayamamaya başlaması sonucu, devlet sahibinin iki yolu vardır: İlki devlet giderlerini kısmak, ikincisi ise eski vergi oranlarını arttırmak veya yeni birtakım vergiler koymak suretiyle devlet gelirlerini arttırmaktır. İbni Haldun devletin her iki yolu da denemeye çalışacağını ve sonuçta başarısız olacağını belirtmektedir. Devletin alışmış olduğu lüks hayatı belli bir noktadan sonra (devletin ödemesi gereken memur maaşları, toplumun istiladan korunması için yapılan askeri harcamalar...) isteği dışında kısamayacağından harcamalar azalmayacak; tercih edeceği ikinci yolda da vergi gelirlerinin artması yerine azalmasıyla sonuçlanacaktır.”
Son üç yüzyılda Osmanlının çöküşü ve çöküşünün hızlanmasında, liyakatsiz yöneticiler, savaşların kaybedilmesi ile düşen gelirler, kapitülasyonların ayrıcalıklara ve sömürüye dönüşmesi, sarayın sorumsuz harcamaları neticesinde devletin gelirleri giderlerini karşılayamaz hale gelmiş olması ve artan vergilerle vergilerin toplanmasında yaşanan düzensizlikler ve bu durum çöküşü hızlandırmıştır.
Şimdi gelelim 30 Ağustos ÖTV düzenlemesi niye yapıldı sorusuna;
Devlet vatandaşına külfet yaratacak uygulamalar yapmaması gerekir. Eğer böyle bir şey yapacaksa da mutlaka bunun haklı gerekçelerini vatandaşına sunması ve vatandaşını ikna etmesi gerekir. Başka ülkelerde çok örneğini gördüğümüz uygulamalarda, örneğin Romanya’da geçmiş dönemde yapılan bir zamda halk ikna olamamış açıklanan veya açıklanmış gerekçeleri yeterli görmemiş, yapılan zammın iktidarın beceriksizlik ve zamanında önlem almayışından kaynaklanmış olduğu düşüncesi ile sokağa çıkarak sesini yükseltmiş ve zamlar geri alınmıştır.
Bu nedenle yapılan bu düzenlemenin neden yapıldığının vatandaşa izah ve ikna edilmesi gerekmektedir. “Düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü” söyleminde olduğu gibi vatandaş şimdi niye öpüldü. Vatandaş düşünüyor mu veya düşündürülmüyor mu bilmem ama, 200 bin liraya bir araç almak için bayi ile anlaşmış ise ve bir gün sonra kendisine bu aracı almak için 250 bin lira getirmen lazım deniliyorsa, vatandaş, içinden homurdanmadan bu artışın gerekçesini yüksek sesle sorması lazım.
Şimdi siz soruyor musunuz kendinize … sahiden ÖTV niye arttı?
Birkaç gerekçeyi ben düşüneyim…
- Cumhurbaşkanı, cari açığa katkı sağlaması ve yeri üretimi teşvik amacı ile
- Döviz açığımız var bu yıl turistte gelmedi, pandemi dolayısı ile ticarette kısıtlı, araç ithalatı yapanların döviz talebi olmasın, ben bu oranları artırırsam bu talep küçülecek ve dövizi frenleyeceğim.
- Merkez bankamızın rezervi -30 milyarlarda, daha fazla rezerv eksiltmeyelim
- Akdeniz ve Ege havzasında Yunanistan ile yaşadığımız sorunlar ve Yunanistan’ın AB destekli çıkışlarını düşündüğümüzde, ithal ettiğimiz araçların çoğu Alman, Fransız araçları olduğu için onlara bu düzenleme ile aba altından sopa göstereyim uyarısı mı?
Şeklinde bu ve benzeri açıklamaları çoğaltabiliriz. Geçerli bir açıklamayı bulamayan vatandaş o zaman şunu soracak,
Ülkeyi iyi bir şekilde yönetmeniz için oyumu size veriyorum, vergimi ödüyorum, 18 yılda 2,3 trilyon dolar topladın, bu parayı nereye harcadın da cari açık veriyorsun… Merkez Bankamızda paramız yok, iç-dış borç almış başını gidiyor….
Eğer sandıkta hesap sormuyorsa vatandaş… Fransız Maliye Bakanının söylediği “Vergi kümesteki kazları bağırtmadan tüylerini yolma sanatıdır” sözünde olduğu gibi, yarınlarda ÖTV yine kademe kademe artacak ve acıtmadan tüyleri yolunacak vatandaş ise sadece kendi kendine sessiz bir şekilde homurdanacaktır.
Adına ülkemizde Üniversite kurulan İbni Haldun’un “Fazla vergi, vergiyi öldürür.” sözü; vergi oranları ile vergi hasılatı arasındaki ilişkiyi net açıklamıştır. Kısa vadede olmasa bile vergi artışı yönünde yapılan bu düzenleme kısmen de olsa hasılatı düşürecektir. Ama yine de neler yapacağını, nasıl davranacağını düşünmüyor değilim bu gizli zam karşısında güzel ülkemin insanlarını…
Çünkü, sokağa çıktığımızda görüyoruz gencecik işsiz çocuklarımızı, asgari ücret veya biraz fazlası ile çalışan vatandaşlarımızı, ceplerinde % 85 vergi yükü olan sigaraları, ellerinde ballandırılmış ÖTV yüklü ayfon 11 cep telefonlarını.
Kim bilir, bu insanlarımız sigara ve cep telefonu satın alınmasında kullandığı üretkenlik ve yaratıcılığı ile ÖTV’sini ödeyerek bir araba kendisine alırken iki araba da devlete alır, bir de kredi alayım derse bankanın da gönlünü yaparak ona da bir araba almış olur.
Sevgi ve Saygılarımla.
Virüs vakalarının arttığı bugünlerde, Temizlik Maske mesafe….
Sağlıkla kalın….
Soyulması, muzdan daha kolay olan tek şey vergi mükellefleridir