Bu haftanın gündemine oturan ve kuyruklara sebep olan ayçiçeği izdihamları, elektrik ve akaryakıt zamlarından sonra en çok zam gündemi ürünü oldu. Birkaç ay önce de artan fiyatlarla gündeme gelen ayçiçeği yağı kısa zamanda fiyatını üçe katladı. Son gelen zamlarla birlikte iktidar tarafından yağ ile ilgili açıklamalar geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘öyle bir sorun yok’ dedi muhalefeti suçladı. İlgili bakanlardan ‘temmuz ayına kadar yağımız var’ gibi çelişkili açıklamalar geldi fakat aynı anda da yağ ithalatı için gümrük vergisi hakkında düzenlemeler çıkartıldı. Neden çıkartıldı ona bir bakalım.
Rusya- Ukrayna Savaşı'nın yağlı tohum ve bitkisel yağ tedarikinde sorunlara yol açmaması ve fiyat istikrarının sağlanması amacıyla 4 Mart Cuma günü Resmî Gazete ‘de yayımlanan kararla ayçiçeği yağı dahil tüm bitkisel yağlara uygulanan gümrük vergisi sıfırlandı. Ne tesadüftür ki, 4 Mart tarihinde, ayçiçeği yağı ve hammaddesi ihtiyacının yüzde 40-45’ini Rusya-Ukrayna ikilisinden ithal eden Avrupa Birliği bu iki ülke arasında yaşananlar nedeni ile Avrupa Birliği Bitkisel Yağ Birliği Avrupa'nın ayçiçeği tohumu yağı tedariki üzerinde olumsuz etkileri olacağı, limanlardan sevki durdurulan ayçiçeğinin gelmediği takdirde farklı ülkelerden ithali veya başka yağlar temini ile ilgili çözüm üretilmesi gerektiğini açıkladı. Türkiye’de bu nedenle aynı tarihte yukarıda yazılı kararı açıkladı. Gerek bizde açıklanan karar gerek ise AB yağ birliğinin açıklamaları ile Avrupa Birliği’ndeki yağ sanayicileri stoklarında en fazla 4-6 hafta yetecek kadar ayçiçeği yağı kaldığını ve acil önem alınması gerektiğini açıklaması ile basınımıza “45 günlük ayçiçeği yağımız kaldı", "Ayçiçeği yağınızı idareli kullanın" gibi açıklamalara yansıyınca ekranlarda ve sosyal medyada bolca resim ve videolarını izlediğimiz yağ izdihamları ve bunu fırsat bilen market zincirlerinin fırsatçılığı ile daha önce 30-35 liradan 85 liraya çıkan 5 litrelik yağ sonra da 130 liralara çıkmıştı. Geçen hafta yaşananlarla birlikte bu rakamlar 200 lirayı aşarak 250 liralara tırmandı. Dün itibarı ile yola çıkan 22 adet gemimiz savaş nedeni ile Azak Denizi Rostok Limanında tutuluyordu.
Şimdi neden bu hale geldik. Yuvarlak olarak ifade edecek olursak Türkiye’nin ayçiçeği yağı ihtiyacı 3 milyon ton civarında, bunun yüzde 60-62 kadarını içerde üretiyor, yani 1,8 milyon ton ülke içerisinden 1,2 milyon ton ise yurt dışından ithal ediyor. İthal edileninde yüzde 70 civarı savaşan bu iki ülkeden karşılıyor, kalanını ise Bulgaristan, Romanya, Moldova gibi ülkelerden karşılıyor. Peki, ‘fiyatlar neden böyle yükseldi’ dersek; 2019 yılında ayçiçeğini 300 dolar civarında ithal ediyorduk geçen yıl bu rakam 800 dolara çıktı ve yaşanan savaş ve kriz nedeni ile bu rakam 2 bin 100 dolara kadar çıktı. Üstüne üstelik bir de 2019 yılında 5,25 lira olan dolar kuru bugünlerde 15 liraya dayanınca bu fiyat artışları kaçınılmaz oldu.
Hatırlarsınız eskiden Devlet Planlama Teşkilatı, Köy Hizmetleri vardı, üretici birlikleri vardı. Bunlardan sadece üretici birlikleri kaldı ve onlarda son 20 yıldan beri işlevlerini büyütemediler. Yüz yılın üzerinde olan Tariş, yine 60-80 arası yılları kapsayan Fiskobirlik, Trakya Birlik, Çukobirlik, Antbirlik vs. bunlardan Trakya Birlik gündemimiz olan ayçiçeği örgütlenmesi için 1966 yılında kuruldu. Bünyesinde 3 olan kooperatif sayısı bugün 48, ortak sayısı ise 2.100’den 40 binli rakamlara ulaşmıştır. Bildiğiniz üzere üretilen ayçiçeğinin yüzde 70’i Trakya bölgesinde yapılmaktadır. Bu üretici birlikleri çok uzun yıllar siyasi kadrolarla ve siyasilerin istihdam kapısı oldu, çok ciddi rakamların olduğu bu birliklerde yolsuzluklar yaşandı. 2000 yılı öncesi birlikte Trakya Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptığımız daha sonra da MHP’den Edirne Milletvekili olan Cemalettin Uslu o dönemde Trakya Birlik Genel Müdürlüğünü yapıyordu: Zaman Zaman üretimle ilgili sohbetlerimiz oldu. Hatta o yıllarda üretim sağlıklı bir şekilde planlanmamıştı. Çiftçinin ektiği ayçiçeği alınmayınca tarlada kaldı yakıldı. Bir sonraki yılda ise ayçiçeği ekmeyince Güney Amerika’dan ithal etmek zorunda kaldık. Bir söz vardır “Planı Programı olmayanın mazereti olur” derler, bu nedenle planlama oldukça önemli, özellikle tarımda üretimin planlaması gelinen bu günlerde daha da önem kazanmıştır.
Ayçiçeği, yani günebakan… nisan gibi ekilir yaklaşık 130 günde hasat edilecek seviyeye gelir, fazla suya ihtiyacı yoktur, 15+15+15 gübre verimlilik ve yağ açısından önemlidir, sabah doğudan başlayarak güneşi takip eder ve akşam yönü batıda olur, gece boyunca yeniden doğuya yönelir. Şimdi, güneşin hemen hemen 12 ay hissedildiği güzel ülkemizde izlenen yanlış tarım politikaları sınırlı destekler mazot ve gübre fiyatlarındaki artışlar nedeni ile bir Trakya büyüklüğünde ekilebilir araziyi ekmekten vazgeçtik. Güneşin yüzünü nazlanarak gösterdiği ülkeler Rusya ve Ukrayna’dan ayçiçeği yağı ithal ediyoruz. Bu gerçekten utanılacak bir durum. Netice olarak, mutfaklarımızın vazgeçilmezi buğday ve ayçiçeği üretiminin çok çok çok stratejik ürün ilan edilerek çiftçiliği özendirecek sübvansiyonlar yaratılıp üretme alışkanlığımızı ivedilikle yeniden kazanmamız zorunlu hale gelmiştir.