Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Londra ziyareti sonrası yaptığı açıklamada, yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırmak için uygulamaya koyacağı paketin çalışmalarının tamamlandığını, ifade edilen bu sistem ile vatandaşın evinde tuttuğu altınların işlenerek finansal sisteme kazandırılmasının amaçlandığını söyledi. Bu sisteme göre, vatandaşın elinde yüzük, küpe, bilezik, çeyrek altın, gram altın vs… olan bir vatandaş sisteme akredite olmuş yetkilendirilmiş bir kuyumcuya giderek altınlarını verip karşılığında bir sertifika alacak. Bu sertifikayı istediği zaman yine altına veya o günkü değeri ile liraya çevirebilecek. Genel olarak bu mantık çerçevesinde işleyecek olan sistemin hukuki ve uygulamaya dönük mevzuatı henüz yayımlanmadı.
Bu sistem ile ilgili en yakın tarihte, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen “Ben ekonomistim kur garantili TL mevduatı formülünü Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye ben önerdim, Telefonumun whatsappında mesajlarımda kayıtlı bu. Önerdim, Sayın Bakanımız döndü” Altın konusunda ise; “Önerim de şu: Yastık altındaki altınları da getirin diyor devlet. Bunları devletle anlaşmalı bir kuyumcu da sertifikalandırıp bozdurmaya dayalı yani, 22 ayar, 18 ayar, 14 ayar altını getiriyorsun, derleyip topluyorsun 24 ayara çeviriyorsun bir sertifika alıp onu bankaya götürüyorsun. Benim önerim öyle değil. Diyorum ki, bugün önerdim sayın maliye bakanımıza, kolumdaki bileziği, küpeyi, bilekliği altınla ilgili takı ne varsa onlar tartılsın, bir değer biçilsin bir sertifikaya bağlansın. Sertifikayla beraber bu takılar bankada denetim kontrolünde kiralık kasaya konsun. O süre içerisinde devlet bunları teminat olarak tutsun. Kadın, bir düğünde bir takım zamanında ihtiyacı varsa gelsin alsın. O süre izinli sayılsın, kullansın. Tekrar getirsin aynı sertifikayla kasaya koysun. Böylece tonlarca altın, Allah’ın izniyle devletin zimmetinde emanetinde toplanacak. Ve devlet bunun karşılığında her türlü yatırımını yapabilecek, her türlü finansal aracı da kullanabilecek” dedi. Bunu söyleyerek Nebati olmazsa, ya da görevden affını isterse ben bakan olabilirim mesajı mı verdi.
Bu sistem 80’li yıllarda Turgut Özal döneminde ilk defa gündeme gelmişti. Dönemin Maliye Bakanı Adnan Kahveci dillendirmişti. 90’lı yıllarda ise 1994 ekonomi krizi sonrası dönemin başbakanı Tansu Çiller’de buna benzer bir sistemin hayata geçirilerek ekonomik krizin atlatılmasına yardımcı olacağı düşünülmüştü, fakat bir türlü uygulamaya geçilmedi. Aynı şekilde kur korumalı mevduatta geçmişte üç defa uygulandı ve kısa süre sonra uygulamadan kaldırıldı. Faturası ise ülkeye ağır oldu.
Geçen hafta açıklanan rakamlara göre, kur korumalı mevduat 369 milyara ulaştı, bunun yarısı dövizden yarısı da liradan kur korumalı mevduata geçti, 20 Aralık sonrası uygulamaya geçen bu sistem üzerinden 2 ay geçti, Bakan Nebati’nin dediği gibi herkes dövizleri bozdurmaya koşmadı. Yaklaşık 230 milyar dolar olan yerleşiklerin döviz mevduatından sadece yüzde beşi kadar, 12-13 milyar dolar bozdurulmuş gibi gözüküyor. Altında da bu manzaradan daha iyi bir görünüm olmayacak, yani vatandaş yastık altındaki altınlarını alıp kuyumculara koşmayacak. Neden?
Öncelikle, halkımız altını geleneksel yatırım aracı olarak görüyor. Altını bir kara gün dostu gibi, ev almak, düğün yapmak veya kefen parası için biriktiriyor. Düğünlerde bir takı aracı olarak kullanılan altın, kadınlarımızın altın günlerinin de vazgeçilmezi, hatırlarsınız 2002 yılında AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın "Haksız mal edindiği" gerekçesiyle başlatılan soruşturma aşamasında oğlundan aldığını öne sürdüğü 200 bin dolar ve 55 bin markın kaynağının düğünde takılan 30 kilo altın olduğu iddia edilmişti. Yine, geçmişte ve şimdi de devam eden alışkanlıklarda vatandaşlarımız konsinye olarak daha önce altınlarını verdikleri kuyumcularla sorunlar yaşadılar. Bazı kuyumcular o altınları alıp ortadan kayboldular. Bu nedenle uygulamaya konulacak bu sistemle akredite edilecek 1500 kuyumcuya vatandaşın güvenmesi biraz zor olacak.
Diğer taraftan, çoğunluğu belirli bir gelir ve maaşa tabi olan kesim, bu kesim sayıca da çok fazla, maaşlarını aldığında tasarruf edeceği kadarı ile doğru kuyumcuya gider çeyrek, gram altın alır ve bunları sıkışmadıkça kolay kolay bozmaz. Yine özellikle Anadolu’da takılar bir itibar, gösteriş ve süs aracı olarak kullanılmakta ve çok zorda kalmadıkça bunlar bozdurulmamaktadır. Bu nedenle bu altınların sisteme girmesi hemen hemen imkansızdır. Yine, düğünlerde yeni çiftlere 50 gramdan bir kiloya kadar çeşitli altın ve ziynet eşyaları takı olarak takılır. Çiftler çeşitli gerekçelerle ve kara gün dostu olarak bunlara hiç dokunmazlar, bu altınlarında sisteme girmesi imkânsız gibi.
Bakan Nebati, yaklaşık 300 milyar dolar değerindeki yastık altı altın miktarını 5 bin ton gibi ifade etmişti. TUİK ve altın madencileri derneği verilerine göre son 5-6 yılda 766 ton altın yastık altına gitmiştir. Son aylarda cari açığı kapatmak için döviz kurunu serbest bırakmıştık. Son on yılın verilerine baktığımızda, 52,6 milyar dolar altın ihracatı yaparken 107,3 milyar dolar da ithalatını yaptık. Yani cari açığımızın yaklaşık 55 milyar dolarlık kısmı sadece altından kaynaklanıyor.
Sonuç olarak; Bakan Nebati, bu yastık altındaki altının yüzde 20’sini sisteme çekebilirsek 60 milyar dolarlık bir değer ekonomiye katılarak ülkeyi rahatlatacağını düşünmektedir. Sistemin ayrıntılarını ve uygulamanın nasıl olacağını Resmî Gazetede yayımlandıktan sonra göreceğiz. Fakat, vatandaşlarımızın 80-90 yılda yastık altında biriktirdiği altını öyle koşarak üç-beş ayda veya bir yılda bozduracak gibi gözükmüyor.