İnsan hayatının en önemli ve verimli dönemini oluşturan “gençlik” dönemi psikolojik, fizyolojik, ideolojik, ekonomik ve kuşaklar arası anlaşmazlıklar gibi birçok sorunla mücadele etmekle geçiyor. Bu yazımda daha çok ekonomik ve sosyal alanda öne çıkan genç işsizliği sorununa değinmek istiyorum. AKP iktidarının sürdüğü Türkiye'de genç işsizlik can yakıyor ve yaşamın her alanında eşitsizlikle mücadele ediyor. Ekonomik kriz gençleri de öğrencileri de günbegün yoksullaştırıyor. Gençler temel ihtiyaçlarını karşılayamazken sosyal aktivitelerden de koparılıyor. 20 yıllık AKP iktidarı gençliği her tür ekonomik-toplumsal destekten soyutlayarak işsizlik ve gelecek güvencesizliği duygusunu yaşatıyor. Ülke tarihinde bu kadar yüksek genç işsizliği görülmemişti. Lise ve üniversite bitiren gençler, vasıfsız işçi statüsünde ve çok düşük ücretlerle çalışmak istemiyorlar. Savaş tehdidi, yurt içi ve yurt dışı terör, artan asayişsizlik gibi güvenlik sorunları gençler için tehdit oluşturuyor. AKP iktidarı 'ev genci' terimini de literatüre kazandırdı. Ev genci olmanın arkasında genelde uzun süre iş aradıktan sonra yaşanan çaresizlik duygusu, çalışma koşulları, işlerin kalitesi, iş yerinde görünmezlik ve maaş düzeyleri gibi etkenler var. Yapılan araştırmalar AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana işsizliğin 7 katına çıktığını, diplomalı işsizliğin büyüdüğünü ve her 3 gençten birinin işsiz olduğunu ortaya koyuyor. Uygulanan yanlış ekonomik büyüme modellerinin bir sonucu olarak gelir adaletsizliği ve istihdam sorunu her geçen gün artıyor. En çok da gençler işsizlik sorununu çözemediği için AKP iktidarına artık güvenmiyor. Bir araştırmaya göre gençlerin birçoğu iş bulamazken iş bulan yükseköğrenim mezunu gençlerin ise işe giriş ücretleri asgari ücret civarında. Tıp fakültesi mezunları dışında bir fakülteden mezun olan gençlerin çok büyük bir bölümü asgari ücret civarında bir ücretle çalışıyor. Mühendislik fakültesinden mezun gençlerden ücretlerinin asgari ücrete yakın bir ücretle işe başlayanların oranı yüzde 40-50 dolaylarında olduğu belirtiliyor. Sosyal bilimler, iktisadi ve idari bilimler mezunlarında bu oran yüzde 60’larda seyrediyor. En iyi ücretle işe başlayanlar ise İslami Bilimlerden mezun gençler olduğu ifade ediliyor.
Ekonomik durgunluk ve krizler, demografik faktörler, işgücü politikalarının ve eğitim politikalarının yetersizliği, asgari ücret uygulaması ve gençlere yönelik ücret politikaları Genç işsizliğinin sebepleri arasında yer alıyor. Ekonominin istihdam performansının düşüklüğü, çalışma hayatına ve genel ekonomiye ait izlenen istihdam daraltıcı politikalar genel işsizlik kadar genç işsizliğinin de artmasına neden oluyor.
Yani genç işsizliği ülkenin en verimli emek kapasitesinin atıl durumda kalması nedeniyle önemli toplumsal ve bireysel sorunlara yol açıyor.
Türkiye’de, her şeyden önce, genç işsizliğinin en temel sebeplerinden biri olarak bilinen yeterli seviyede yeni işlerin oluşturulamamasıdır. Bu durumunda en temel sorumluluk devlete düşüyor. İstihdam stratejisi belirlenirken öncelikli olarak, işsiz gençlerin tespitini kolaylaştıracak, onların işgücü piyasası ile ilgili temel sorunlarını ortaya koyacak ve böylece yapılacak müdahalelerin yerindeliğini sağlayacak bir gençlik profili oluşturulmalıdır. Bilimsellikten uzak yanlış hükümet politikaları nedeniyle gençler işsizlik ve umutsuzluk yaşıyor. İş bulma ümidi kalmadığı için iş aramayan üniversite mezunu sayısı 300 bini aşmış durumda. Yıllarca eğitim masrafları için fedakârlık yapan aileler, gençlere yeterli iş alanı oluşturulamadığı için; çocuklarının KYK borçlarını ve işsizlik masraflarını da üstlenmek zorunda kalıyor. Bu konuda o ailelerin ve geçenlerin imdadına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yetişti. Gençlere ‘faizleri ödemeyin’ çağrısının ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaklaşan seçim yüzünden KYK ile ilgili adım atmak zorunda kaldı. Erdoğan’ın, tepkiler üzerine kredi faizlerinin sıfırlanacağını açıklamasının ardından gençler ve aileleri "Teşekkürler Kılıçdaroğlu" etiketi ile Twitter'ı salladı.
Türkiye’de 5 üniversite mezunundan 1’i ne iş hayatında yer alıyor ne de aktif iş arayışında bulunuyor. Öte yandan Türkiye’de aktif olarak çalışma hayatında yer alan her beş gençten biri sigortasız çalıştırılıyor. Genç intiharları ve antidepresan kullanımındaki artışlar ülke gündemine yerleşti. Yaşanan geçim sıkıntısı ve ekonomik kaygılar, ailelerin dağılmasına, psikolojik sorunların ve ağır depresyonların yaşanmasına da sebep oluyor. Aile düzeni bozulan, ekonomik sorunlarla boğuşan bu gençler, intihara meyilli bireylere dönüşüyor. AKP’nin kötü yönetimiyle derinleşen ekonomik kriz ve yoksulluk gençleri hayattan koparıyor. Gençler çölleşen yaşamlarının kendilerini soktukları bunalımla ancak ilaç desteği alarak baş edebiliyor. İşsizlik ve gelecek kaygısı yüzünden yabancı ülke büyükelçiliklerinin kapılarında kuyruk oluşturuyor. Gençler sadece insanca kazanıp insanca yaşayamadıkları için değil, insan yerine konmadıkları, ülkede gelecek görmedikleri için de yurt dışına gitmek istiyor. Özetle Yazar Erdal Demirkıran'ın dediği gibi, "Bir ülkede ithalat varsa ve aynı ülkede bir de işsizlik varsa, ortada ciddi bir geri zekalılık vardır." diyor. Doğru söze ne denir?