Her kent gibi değil yaşadığımız yer. Ona övgü dizmek niyetiyle değil ona kelimelerle sarılabilmek için yazıyorum aslında.
İzmir aşktan, öyküden ve bazen masaldan ibaret gibi. Romantizmin tenhalarına gizlenmiş bir üstün yaratanları kurşuna dizmek haktır elbette. Fakat bu kentin insanda bıraktığı büyülüyeci izi, romantizmin kıyılarına vurmadan anlatmak pek mümkün değil. Basmane ve göç gerçeği, bugünlerde erozyona uğrayan sakin ve naif insan topluluğunu es geçmeyen bir bakış açısıyla elbette. Bu kentin, kötülüğü yaratmama eylemi var ama kötülük kendine her yerde yuva bulabiliyor. Odaklanmamız gereken ise kötülüğü yaratmama eylemine sarılanlar olmalı. Kentin üstüne düşünmekten uyuyamayanlardan biri de Ümit Kartal ve çalışma arkadaşları.
Yıllar önce bu kente geldiğinde alışagelmiş yöntemlerle gazetecilik hayatını sürdürebilirdi ama o durmadı ve hayal etti. Basın kampları, BAMAD, kitap günleri gibi birçok etkinlikle kente nasıl yarar sağlayabilirim, bu kentin yüz yıllık mirasını nasıl daha çok insanla buluşturabilirim derdine düştü.
Ümit’e özgü bir durum değil tabi anlattıklarım onlarca görünmez kahraman ile başka bir gazeteciliğin, başka bir kentliliğin mümkün olduğunu göstermeye çalıştı. Buradan baktığımızda, kentin dayanışmasının, gelişim için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Sema Pekdaş döneminde Konak Belediyesi’nde çalıştığımda bunu gözlemleme fırsatı bulmuştum. Kent için çalışan bir belediye başkanının ne çok şeyi değiştirebileceğini, çalışanlarının hayatlarında ne gibi pencereler açabileceğini öğrendim. Osman Özgüven Dikili’de, Tunç Soyer Seferihisar’da buna benzer birçok örneği göstermişti. Sığacık pazarı ilk açıldığında ordaydım örneğin nasıl bu hale geldiğini, nasıl bugün turizmin en önemli mahallelerinden biri olduğunu yılar içinde görme şansım oldu. Çocuk belediyesi, gençlik meclisleri katılımcılığın varabileceği noktaları tüm kentlinin görmesi açısından önemliydi. Bugün ise birçok ilçe belediyesinde bu tutkuyu görmek mümkün değil. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran dışında katılımcılık ve sanat alanında böyle yaklaşımlara kendi adıma şahit olmadım açıkçası.
İz Gazete hayal kuranların ve bu hayalleri gerçekleştirmek için çalışanların nerelere gelebileceğinin en güzel örneklerinden biri. En önemli özelliği bence, manipülasyonlara, algı gazeteciliğine engel olan yayınları. Bu yüzden bir parçası olmaktan gurur duyuyorum, nice ödül gecelerine ve hayal güçlerinin iktidara geleceğe senelere diyorum.
Hazır fikir açıklama hürriyeti yakalamışken kent yönetimine dair de birkaç şeyde yazmak isterim. Algı çalışmalarının bir parçası olarak Tunç Soyer’e yönelik yapılan saldırıları birkaç örnekle çürütmek isterim ki belgeleri vereceğim örnekleri Google abiye yazarak rahatlıkla bulabilirsiniz.
Pandemi dönemi örneğin; sanatçılarla yaşadığı sıkıntılar üzerine görüşen Türkiye’deki ilk belediye başkanıydı. En çok dayanışma gösteren de oydu. Sokak sanatçılarını temsil edenlerle onlarca toplantı yaptı. Kimi sanatçılarının istediği doğrultuda olmasa da her şeyi göze alarak çözümün bir parçası olmak için mücadele verdi. Kendi alanımdan, tiyatrodan baktığım zaman açıkçası bugün yaşayan onlarca tiyatroda Tunç başkanın emeği vardır diyebilirim. Salonları ayakta tutmanın yöntemlerini aradı, tiyatro topluluklarına nefes aldırdı. Festivali iptal etmeyerek dijital platforma taşıdı ki bu da bir ilkti. Söz verdi ve yaptı. Şehir Tiyatroları onlarca belediye başkanının sözüydü ama gerçekleştiren Tunç Soyer oldu. Hâlâ şehir tiyatrolarının içinde bulunanlardan bile saldırı altına kalsa bile bunu başardı. Daha iyisini de mutlaka yapabileceğini herkese, kurduğu bu özerk yapıyla gösterdi. Tepecik, Hilal, Kadifekale, Yamanlar gibi mahallelere performans festivalini taşıdı. Görünmeyen sanatçıları görünür hale getirirken kentin odak noktası olarak her yeri belirlediğini gösterdi. Bu oldukça önemli bir nokta bence. Hülasa; kentte perşembe, cuma, cumartesi günleri perde açan etkinlikleri, sokak festivallerini yok eden kimi ilçe belediye başkanlarına da örnek olacak çalışmaları hayata geçirdi. Sanatsever bir kentli olarak kendisini görmek istediğim yer açıkçası Cumhurbaşkanlığı adaylığıydı. Olmadı. Şimdi daha fazla uzatmadan, haksızlık yapılmadan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı açıklanmalı diye düşünüyorum. Çağrıyı sevgili Özgür Özel’e de yapalım; Tunç Soyer lütfen!