Son yazımda bir sonraki yazımın İzmir'in sokaklarındaki çöp sorunu ile ilgili olacağını yazmış, sizden de mail atmanızı istemiştim.

Öncelikle çok sayıda mail attığınız için teşekkür ederim. Aldığım maillerde sizler en çok İzmir'de yol kenarlarındaki çöplerden ve köpek pisliklerinden şikayetçi oldunuz. Ve suçlanan da her zaman belediye oldu. Peki suçlu gerçekten belediye mi? Bugün bunu konuşmak istiyorum.

Başta şu konuya tüm samimiyetimle bir açıklık getirmek istiyorum. Amacım hiçbir kurumu veya kişiyi kötülemek değil. Aslında siyasete de girmek istemiyorum. Ama bir kentin sorunlarını konuşunca, siyaset yapıyormuşum gibi bir algı oluşuyor bunu da anlıyorum. Ama şöyle düşünün, işinizde her şeyi kontrol edebiliyor musunuz veya evinizde. Mesela evinizde atıyorum ne kadar pirinç var bakmadan bilebiliyor musunuz? Aynı şey belediye başkanları için de geçerli. Yani amacım siyaset yapmak değil, yazılarımda görünmeyen sorunları görünür kılmak. Yöneticilere 'Bakın böyle bir sorun da var' demek.

Bu konuda anlaştıysak şimdi İzmir'deki çöp sorununa geçebiliriz. Bütün İzmir için geçerli değil bu sorun ama genelde sokak kenarlarında biriken bir çöp sorunu var. Üstelik her yerde çöp konteyneri ve çöp kutuları mevcutken. Peki nasıl oluyor bu? Neden her yerde çöp kutusu varken o çöpler yerde? Gerçekten suçlu belediyeler mi? Kusura bakmayın ben bu konuda belediyeleri suçlayamayacağım.

Örneğin benim oturduğum semtin sokaklarında çöp sorunu yok. Ancak 10 yılım, Karabağlar ilçesinin Tahsin Yazıcı Mahallesi, Hatay, Üçyol bölgelerinde geçti. Her gün işe giderken belediyenin temizlik personelinin yolları süpürdüğünü gördüm. Her gün işten dönerken her yerin yine çöp içinde oluşunu da. Üstelik inanın neredeyse 100 metrede bir çöp kutusu varken. İnsanları görüyorum marketten çıkıyor çikolata alıyor, çikolatasını yedikten sonra kabını yere atıp yoluna devam ediyor. Üstelik çöp kutusunun önünden geçerken bunu yapıyor. Bu tarz olaylarla o kadar çok karşılaştım ki. Maalesef artık insanlara neden çöpünü yere atıyorsun da denilmiyor. Bir dönem ne olacak bu durum diye düşünürken, belediye her ilçede temizlik kampanyası başlattı. Her hafta bir ilçede toplanıp sokakta temizlik yapıldı. Amaç insanlara temizlik bilincini aşılamaktı. Ancak açıkcası bir işe de yaramadı. Yani denize bakıyorsunuz, çöpten yakınıyorsunuz. Ancak bakıyorum suyunu içen şişesini denize atıyor, sigarası biten izmaritini yola veya denize atıyor. Ha bir de ağaç diplerini çöplük gibi kullanma gibi bir huyumuz var. Yani şu durumda o sokakların sürekli temiz olması için belediyenin sokaklara 24 saat çalışan bir personel koyması lazım.

Başka bir sorun parklara gidiyorsunuz. Her yer çöp içinde. Özellikle gençlerimizde böyle bir sıkıntı var. Banklarda kolalar içiliyor, cipsler yeniliyor, çiğdemler çitleniyor... ve her şey orada bırakılıp öylece gidiliyor. Nerede yanlış yaptık... Neden bu gençler bu kadar duyarsız oldu anlamakta zorlanıyorum.

Bir önceki mahalleme göre çok çok temiz bir yerde yaşıyorum şuan. Ancak bugün (dün) sabah yazımı yazmadan önce parka gidip görmek istedim. Sizin için de fotoğraflarını çektim. Manzara burada bile aynı. Her yerde çöp kutusu var ama her şey yere atılıyor veya bankların üzerinde bırakılıyor.

İzmir'de köpek pisliği sorunu

Bir köpek sahibi (ya da annesi desem daha doğru olur) olarak söylüyorum evet bu da bir sorun ama köpeklerin suçu değil. Tamam sokak köpeklerini kontrol edemeyiz ama köpek sahiplerinin de çoğu zaman köpeklerinin kakalarını toplamadığını görüyorum.

Arkadaşlar köpekleri genellikle parklara götürüyoruz. O parklarda, o çimlerde çocuklar oyunlar oynuyor, insanlar piknik yapıyor. Yani çok zor bir şey değil köpeğimizin pisliğini toplamak. O yüzden diyorum ya tamam kesinlikle belediyelerin de eksik olduğu noktalar vardır ama belediye ne kadar temizlerse temizlesin, biz sokağa çöp atmaya devam ettikçe bir şeyler düzelmeyecektir.

Açıkcası İzmir'de en çok taktığım konu da bu. Neden insanlar çöplerini çöp kutusuna atmak yerine sokağa atmayı tercih ediyor ben bir türlü anlamıyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Neyse ben içimi döktüm :) Biraz da sizden gelen maillere yer verelim. O kadar çok mail aldım ki ancak dikkat çeken birkaç tanesini yayınlayabiliyorum.


Neyse bugünlük benden bu kadar. Bir sonraki yazımda yeni konularla görüşmek üzere. Bu arada  [email protected] adresine maillerinizi bekliyorum. Hangi konularda yazacağımı sizin mailleriniz belirleyecek.