Transfer sezonunun açılmasının ardından kulüpler yavaş yavaş kadrolarını şekillendirmeye başladılar. Göztepe, Altay ve Altınordu geçtiğimiz sezon yaşadıkları hayal kırıklıklarını unutmak için çalışmalara başladı.
Transfer sizce her sorunu çözer mi? Kulüp yöneticileri takımlarını ne kadar tanıyorlar? Kulübün malzemecisinden tutun da aşçısına kadar herkes işinden memnun mu? Önce bunu öğrenmek gerekir. Çok açık olarak söyleyemesem de 3. Lig takımlarının dağıttığı personel primleri bizim takımlarımızdan daha yüksek. Haliyle hem personel hem de takımın performansını etkileyen bu durumda kaybeden genelde takımın kendisi oluyor. Futbol piyasasının temelini ülkemizde bu sistem oluşturmuşken, bu durumu göz ardı edip geçiştirmek takımlarımıza zarar veriyor.
Takımların şartlı prim sistemleri elbette olmalı. Buna asla karşı çıkmıyorum. Lakin kendi büyüklüğüne göre de bu sistemin paydaşlarının mutlu olması, takımın başarıya daha çok yaklaşması anlamına geliyor. 1. Lig takımının prim sistemi ve personel maaşları 3. Lig takımından daha düşük olmamalı. Çok uzakta aramayın etrafınıza bakın yeter. Sezonun açılmasına 2 gün kala yıllarca emek vermiş personellerle ancak sözleşme yenilenebiliyor. Bütün sezon boyunca ailelerinden uzak en az 20 hafta geçiren bu insanların hakkını vermek her kulübün yükümlülüğü olmalıdır. Çünkü futbolcuyla beraber antrenmana çıkan, her maç kafile ile ülkenin dört bir yanına seyahat eden bu insanların birde maçların ardından devam ettikleri görevleri var. Haliyle onlar mutlu olmazsa bu bütün takıma sirayet diyor. Komik prim sistemiyle havuzlar oluşturulup emekçilerin kazanacağı paralara da kulüpler tarafından şart konuyor. Yüzde bilmem kaç prim ancak şunu şunu başaramazsanız bilmem kaçını kulüp geri alır vs. vs.
Sistem böyle olunca ne o emekçi hevesle işini yapar ne de o futbolcu aldığı hizmetten memnun olur. Yapılması gereken bellidir. Eşitlik her emekçi için sağlanmalıdır. Bir takım başarılı oluyorsa sağlık ekibi, aşçısı, malzemecisi hatta şoförleriyle başarılıdır. Başarısızlık ise sadece başarıyı getiremeyen yönetim ve paydaşlarınındır. Bu sebeple personelinizi memnun edin efendiler. Edin ki günü geldiğinde onlar da sizi memnun edebilsinler.
Arda Güler..
Dünya’da son 20 günden beri her ülkenin basınının manşete taşıdığı ilk Türk futbolcu olarak da tarihe geçti. Sürekli gidecek mi kalacak mı? Barca mı Real mi? gibi tartışmalar aldı başını gidiyor. Yapılması gerekenleri yapabilen, süreci en iyi şekilde yöneten de bir ailesi olduğu kesin. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un da desteğiyle kariyeri için en iyi kararı kendisi verecektir. Keşke birkaç sene daha ülkemizde izleme fırsatımız olsa ancak bu ihtimal sıfıra yakın gibi duruyor. Son konuşulan ise Barcelona’ya transfer olup 1 sene daha Türkiye’de kiralık olarak forma giyme ihtimali. Bana kalırsa ihtimaller arasından en iyi olanı bu. Hem Fenerbahçe taraftarına hem de diğer taraftarlara 1 sene daha onu izleme fırsatı sunmasını isterim. Çünkü bu topraklardan çıkmış en büyük yetenek o olacak gibi görünüyor. Ne diyelim, ne olursa olsun kariyeri hem en iyi noktada olsun.