Yetiştirilen ürünlerin tezgahlardaki satış fiyatları insanların alım güçlerinin çok üzerinde olduğu için şu sıralar yurdum insanına bir dokunan bin ah işitiyor. Ürünlerin pahalı olmasının asıl nedeni üretim maliyetlerine etki eden tüm kalemlerin aşırı derecede zam görmesinden kaynaklı gibi gözükse de aslında durum biraz farklı. Mutfağımıza giren bu ürünlerin piyasada fiyatlanması tamamen arz, talep dengesi ile alakalıdır. Yani çiftçi ürettiği ürünün fiyatını belirlerken;
‘Şuna şu kadar harcadım, buna bu kadar harcadım. Şu kadar ürün topladım ve bunun sonucunda bu kadar paraya satmalıyım’ diye bir matematiğin içine hiçbir zaman giremiyor. Hoş zaten kaza ile girse bir kilo hıyar alamayız.
Ürünlerin fiyat matematiği sadece ve sadece piyasa dediğimiz aygıt tarafından belirleniyor. Bir ürün satışa sunulduğu zaman dilimi içinde alıcıları tarafından rağbet görüyor ve fazlaca satın alınmak istense dahi istendiği miktarda piyasada bulunamıyorsa fiyatı artıyor. İstersen o ürünün maliyeti üç kuruş olsun fark etmez fiyatı yükselir.
Lakin bir ürün satışa sunulduğu zaman dilimi içerisinde alıcıları tarafından istenildiği miktarlarda rahat rahat temin edilebiliyorsa o ürünün fiyatı düşer. Ürünün maliyeti istediği kadar yüksek olsun fiyatı belirleyen maliyet değil, piyasa olur.
Düşünün ki her yıl ve geçen zaman içinde piyasaya arz edilen malları üreten kesimin git gide azalması, tarımsal üretim yapılan çok değerli toprakların başka amaçlar için kullanılması veya asıl amacı için kullanılmaması gibi etkenler yüzünden piyasaya arz edilen malların miktarı düşüyor.
Bunun yanında içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşayan ve sürekli tüketen bir toplum ile beraber etrafındaki coğrafyanın sıkıntıları ile birlikte yerinden yurdundan edilip gelen insanların sürekli aşırı miktarda çoğalması, yaşaması ve tüketmesi piyasadaki talep denilen ayağı arttırıyor.
Yani demem o ki üretim azalıyor, tükettim artıyor. Fasulye artık şarkılardaki gibi yedi buçuk lira olmayacak. Şaka gibi sanki biraz düşecek, benim yerinden yurdundan edilen uzak diyarlardan gelen amcam biraz rahat edince yedi sekiz çocuk yapacak tekrar yükselecek.
Son samuray gibi elimizde kalan birkaç çiftçiye bari birazcık olsun değer verelim. Borcunu harcını geçtim BAĞ-KUR’unu ödeyemediği için tedavi olamayan, ilaçlarını alamayan çiftçilerimiz var. Bizler için üreten bu insanların bari mülteciler gibi sağlık giderlerini olsun karşılayalım. BAĞ-KUR’larını ödeyelim ki bu işi yapan kesim de rahat etsin ve üretsin! Yeni neslin bu işi devam ettirmeye azıcık olsun bir nedeni kalsın…
Bu fasulye yedi buçuk lira, vur patlasın, çal oynasın. Aman yandan, yandan…