ÜMİT KARTAL / İZ GAZETE

Cumhuriyet Halk Partisi Buca İlçe Başkanı Çağdaş Kaya ile, Adalet Yürüyüşü’nden ilçe kongrelerine gündemi konuştuk. “İktidara yürüdüğümüzü hissediyorum” diyen Başkan Kaya, Kongre sürecinde kızışan parti içi rekabete dair ise “Hepimiz aynı sandığa oy veriyoruz. Aynı şey için mücadele veriyoruz. Bizleri bir sandık ayıramaz” ifadelerini kullandı.

Adalet Yürüyüşü, Adalet Mitingi ve ardından yapılan Adalet Kurultayı partinize ilginin artmasına sebep oldu. Siz üçüne de katıldınız, neler söylemek istersiniz?

Adalet Yürüyüşü bütün ülkenin hatta dünyanın dikkatle izlediği bir yürüyüştü aslında. Yürüyüş ilk başladığında bin, iki bin kişi ile başlamıştı ve amacının ne olduğunu da bazıları anlayamadı ilk başta. Ama sonrasında yirminci, kırkıncı kilometrelere geldiğinde beş bin kişi, on bin kişi, yüz bin kişi derken Maltepe Mitingi ile milyonlara ulaştı. Cumhuriyet Halk Partisi sessiz çoğunluğa, muhalefette kalıp sinmiş, ‘Türkiye Cumhuriyeti elden gidiyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine sahip çıkamadık’ diyen Türkiye vatandaşlarına Maltepe mitingi ile ışık olmuştur. Dediler ki; ‘Biz, bizler yalnız değilmişiz.’ Mitinge gitmeden bir gün önce İzmir’de organizasyonu yaparken burada bir esnaf arkadaş ‘Biz gelemiyoruz, yürüyüşe de katılamadık, mitinge de gelemeyeceğim buradan ne yapabilirim?’ dedi. Bizim artımızı eksimizi konuşmadan bu sürece nasıl destek verebileceğini sordu, ‘Bütün ülkeyi kucakladınız’ dedi. Biz burada, İzmir’de biraz daha rahat yaşıyoruz ama bunun Karadeniz’i var, Doğu ve Güneydoğusu var, Trakya’sı var. Her yerde farklı kültürler yaşıyor.  HDP’nin katılımı, SP’nin katılımı, MHP’lilerin katılımı… Genel Başkanımız miting konuşmasıyla da yürüyüşü bence yüznumara bitirdi, on numara değil. Bozkurt işareti yapana bozkurt işareti yaparak, rabia yapanı alkışlayarak; hiç kimseye sataşmadan o yürüyüşü yapmak ve sonlandırmak bence çok büyük bir başarıdır. Bu başarının mimarı da sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu umut yürüyüşünü, bu kutlu yürüyüşü yaptığı için de bizler de yürekten teşekkürlerimizi sunuyoruz.

CHP kadroları bu süreçte çok heyecanlandı. Sizin heyecanınızı da bizler fark ediyoruz gerek kamuoyundan, gerek sosyal medyadan, gerekse verdiğiniz demeçlerden. Sizde nasıl bir heyecana sebep oldu bu yaz yaşananlar?

İktidara yürüdüğümüzü hissediyorum artık. 2019’un iktidar ile sonuçlanabileceğini, bu umudun toplum genelinde de büyüdüğünü görüp biz de bu umutla beraber yürüyoruz. Biliyorsunuz bizim tabanımız iktidara aç. İktidara geldiğimiz gün bu partinin bütün mihenk taşları, bütün üyeleri bir köşede ağlayacak ama bu sevinç, mutluluk gözyaşları olacak.

Başkan, ‘iktidar arzusu var, inanç arttı’ diyorsunuz ama miting ve kurultaydan dönülür dönülmez, parti içi rekabet kızışıyor. CHP ‘eski’ denilebilecek alışkanlıklarından kurtulamıyor mu? Diyelim ki her hangi bir yerde, delege seçimi var; üyeleriniz tercihini iktidar hayaliyle yapıyor?

Belki takvim öyle denk geldi, belki genel merkez de böyle düşünmek istemedi ama referandumdan sonra bir hareketlilik oluştu parti içerisinde. Önceleri negatif bir hareketlilik vardı ama yürüyüş inanılmaz bir pozitif hava yarattı, en küçüğünden en büyüğüne kadar. Bu ilçeye her kültürden, her etnik yapıdan insan gelip gidiyor ve dinliyorsun o insanlardan da farklı bilgiler alıyorsun. Hatta katılmayan insanlara, eskiden destek verenler tepki gösterdi, ‘Nasıl bu yürüyüşe destek vermezsiniz’ gibi. Barolar, Vatan Partisi gibi yapılara… Vatan Partisi ile beraber hareket eden insanlar bile kızdı destek verilmemesine. ‘Dünya bu yürüyüşü izliyor, nasıl destek vermezsiniz?’ diyerek tepkilerini gösterdiler. PKK ve FETÖ’den vurmaya çalıştılar ama Genel Başkanımız tek bir pankart ile yürüyeceğim o da ‘Adalet’ diyerek bunu bertaraf etti. Siyaset bir yere kadar, mesele ülke meselesi ise bir liderin görevi bütün ülkeyi kucaklamaktır ve bunu da gerçekleştirdi.

Delege seçimleri bu sefer bildiğiniz gibi ilerlemiyor. Bu yürüyüşün, akabinde bu kurultayın, yapılışıyla beraber partide ‘tek liste yapalım’, ‘emek verenler listelerde olsun’, ‘genç ve kadın kotalarına, laf olsun diye değil, emek verenleri yazalım’ gibi yaklaşımlar oldu. Bizim gibi genç kadrolar ve bizim gibi düşünen yetişkin abilerimiz ve ablalarımız bu süreçte artık daha farklı yaklaşıyorlar. ‘Kavgayı kenara atalım’ diyorlar. ‘En azından emek verenleri bu sürece dâhil edelim’ diyorlar. ‘Gençlerimize, kadınlarımıza sahip çıkalım’ diyorlar. Milyonlar olarak yürüyebildikse beş delegelik bir mahallede bile tek yürek olup, ilçede de aynı şekilde, tek liste ile 2019’a hazır bir şekilde gitmeliyiz. Yerel seçimler ve genel seçimler tabi ki önemli ama bizim için öncelik cumhurbaşkanlığı seçimidir. ‘Hayır’ bloğunun yarattığı olumlu hava devam etmeli. Yan yana oturamayan bunu beceremeyen yapılar bile yan yana gelip fikir alış verişi yapıp katkı sundular birbirlerine. Bugün bu ‘Hayır’ bloğunun dağılması ve parçalanması için AKP elinden geleni yapıyor. Ama Cumhuriyet Halk Partisi de birlikte hareket etmek için büyük çaba sarf ediyor. ‘Hayır’ bloğu ve bizim ülkeyi kucaklayıcı tavrımız sayesinde AKP faşizmi bitecektir.

Politik etkisini konuştuk. Peki, pratik olarak da CHP büyüyor mu? Bir yıl olmadı ‘Buca’da 105 CHP’li AKP’ye geçti’ gibi haberler çıkmıştı. Böyle bir algı büyütülmeye çalışılmıştı. Onun aksine CHP Buca’da büyüyor mu, üye sayısında artış var mı? Yeni katılanlar oluyor mu?

Özellikle yürüyüşten sonra partimize katılım çok oldu. Eğitimli insan sayısı da yükseldi katılımlarda. Öğretim üyelerinden, özellikle gençlerden, üniversite öğrencilerinden katılımlar oldu. Bu da olumlu bir hava oluşturuyor. İnsanlar artık parti içi kavgalardan bezmiş durumda, birlik olup iktidara yürüyeceğimiz havası hâkim. Bu da bizi ayrıca heyecanlandırıyor. Üye sayımız yükseliyor, oy sayımız da yükseldi. Matematiksel doneler ortada… Şu an artık gündemi Cumhuriyet Halk Partisi belirliyor, AKP peşinden geliyor. Burada da bu algıyı yaratmak istediler ama hiçbirisi aslı astarı olmayan, hiçbirisi bizimle alakalı olmayan arkadaşlardı. Zaten referandumda Buca halkı gerekli cevabı onlara verdi. %66,2 aldık Buca’da. İzmir genelinde de oyunu en çok yükselten ilçe Gaziemir’den sonra Buca’dır.

Kongre sürecinde sık sık şöyle haberler ve yazılar çıkıyor: ‘CHP’de kongrelerin sonucunu ağır toplar, delege ağları, belediye başkanları belirler’  Sizce neler belirler?

Üye olarak 4 kongre geçirdim, şimdi 5. kongre sürecini yaşayacağım. Ben gençlik kollarından geliyorum. Gençlik Kolları Başkanlığı yaptım. İlçe yöneticiliği, saymanlık yaptım sonra İlçe Başkanı oldum. Bu işin okulunda büyüyerek görev alanlarındanız. Parti içerisinde azmederek, mücadele ederek gelenlerdeniz. Şöyle söyleyeyim, üye bu sefer gereğini yapıyor. Üye bu sefer örgüt olarak ‘biz 2019’da iktidara yürümek istiyoruz’ diyor ve ona göre hareket ediyor. Bu sefer arzu tek liste yapmak üzerine yoğunlaşıyor. Artık eski kavga ve küskünlüklerini kenara bırakıp yan yana geliyorlar. Bu da bazılarının değirmenine su taşımıyor. Herkes artık partiye bir katkı sunma peşinde. 2019 seçimlerine giderken delege seçimleri artık farklı olacak. Çünkü örgüt gerekeni yapıyor.

Kılıçdaroğlu: ‘Belediye başkanları kongre sürecine karışmasın’ dedi. Bir taraftan da mevcut ilçe yönetimine muhalif olanlar belediye başkanlarının delegeleri belirlemeye çalıştığına dair açıklamalar yapıyorlar. Buca için bu geçerli mi, değil mi? Bildiğimiz kadarıyla Buca Belediye Başkanı sayın Levent Piriştina ile aranız iyi. Belediye başkanı karışıyor mu seçimlere? Sizin uyumlu görünmenizin üyeler nezdinde karşılığı nedir?

Bizim Buca Belediye Başkanımız belediye başkanlığı yapıyor. Verilen kamu görevini yürütüyor, tabi ki Cumhuriyet Halk Partisi üyesi. Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanı olarak sosyal belediyecilik anlayışı ile halka hizmetini sunmasını istiyorsak, onun da bir oy hakkı var gelip oyunu kullanıyor. Bu sürece dâhil olduğu tek nokta da budur aslında. Herkes bir taraf olup gelip oyunu kullanıyor. Aynı sandıkta oyunu gizli atıp geliyor.

Referandum seçimi atlattık ondan önce genel seçim var, hepsinde belediye başkanımız elini taşın altına koydu. Örgütüyle iç içe. Referandumda, genel seçimlerde partisine oy toplamak için sokaklarda bu mücadeleye dâhil oluyor. Ama kongre zamanı gelince neredeyse ‘kongrede oy kullanma’ diyecekler. Bizim barış havamız evet var, çünkü belediye başkanı kendi işini yapıyor, ben ilçe başkanıyım kendi işimi yapıyorum. Biz örgütlenmeyi yapıyoruz, üyelerimizle istişare halindeyiz. Seçimlere hazırlık yapıyoruz. Belediye başkanımızdan destek istiyoruz, destek veriyor. Bir ilçe başkanı daha ne isteyebilir? Ben neden belediye başkanı ile kavga edeyim ki? Kavganın hiç kimseye yararı yok. Ben zaten gelirken de ‘biz’ olmak için geldim. ‘Biz’ olmayı becerebilmemiz için bazı taşlarımızı kenara koyacağız. Üyeler de bunu istiyor. Kavgalı yerde huzursuzluk hakim olur. Bizim kavga edecek lüksümüz yok. Ülkenin durumu ortada... Ülke kan gölüne dönmüş, faşizmle yönetiliyor, biz Buca’da birbirimizi mi yiyelim? Biz bugün Buca’da bunu kaldırdık, ilçemizi ortak akılla yönetiyoruz.

İlçe örgütünüzün büyüdüğünü, İlçede oy oranlarının arttığını söylediniz.  Siz yine başkanlığa adaysınız. Peki, listenizde bir yenilenme olacak mı?

Örgütümüzle beraber yeni insanları dahil edip, yeni bir sinerji yaratarak seçimlere hazır hale gelmemiz lazım. Emek veren arkadaşlarımıza teşekkür edeceğiz, onlar da partiye sağladıkları katkılardan dolayı mutlulukla gidecekler. Yeni arkadaşlarına teslim edecekler görevlerini, bu bayrağı. Çünkü yapının yenilenmesi lazım. Ben iki yıllık bir süreçle göreve geldim. Bunun bir kısmı ziyaretlerle bitti, bir kısmı da seçim ve darbe ile bitti. Bu nedenle çok da aktif rol alamadık. Önümüzde üç seçim var, bu üç seçimi kaldırabilecek güçlü bir yönetime ihtiyaç var ve altından kalkabilecek bir yapı oluşturulması lazım. Sadece yönetim ile değil delegesiyle, mahalle temsilcisiyle her anlamda yapılar güçlenmeli.

Diyelim ki seçilemeyenler oldu mahallede ya da başka yerlerde, onları kucaklayıcı bir tavrınız olacak mı?

Biz seçildiğimizde yönetim kurulu olarak herkesi ziyarete gittik. Ben eski ilçe başkanlarımı bütün bayramlarda ve özel günlerde ararım. Çünkü bize büyüklerimiz vefayı öğrettiler. Bir gün biz de bu görevi bırakacağız. Biz de o vefayı görmek isteyeceğiz. ‘Partimiz bizi onure ediyor’ diyeceğiz. 1973’te meclis üyeliği yapan abilerimizi arıyorum. Neden? Onlar gerçekten o dönemlerde daha büyük zorluklarla bu bayrağı taşıdılar ve bizlere teslim ettiler.

Küskünler diye muhalifler diye hiç kimseyi adlandırmadım. Sadece görüş ayrılığına düştüğümüz diye adlandırdım. O ‘Ümit’ daha iyi yönetir dedi, öbürü dedi ‘Çağdaş’ daha iyi yönetir. Hepimiz aynı sandığa oy veriyoruz. Aynı şey için mücadele veriyoruz. Bizleri bir sandık ayıramaz. Çok kızdığım da oluyor. Bir partinin içerisinde bulunuyorsan, o formun altına o imzayı attıysan her anlamda bağlılığını ilan etmiş oluyorsun. ‘Bunu nasıl daha yukarı taşırım’ın hesabını yapıyorsun. Gençlik kollarından gelen biri olarak söylüyorum bu kurucu partiye hep birlikte sahip çıkacağız. Gazi Mustafa Kemal’in bizlere emanet ettiği şeyler bakın bir bir gidiyor. Hepimiz kan ağlıyoruz. O zaman hep birlikte daha fazla sahip çıkmamız lazım.

Son soru; -dilerseniz isim de verebilirsiniz- il başkanlığı için çeşitli isimler geçiyor. Sizin gönlünüzden geçen İl Başkanı profili nasıl?  Ya da siz aday mısınız İl Başkanlığına?

Ben aday değilim il başkanlığı için. Bir dönem daha ilçe başkanlığı yapmayı düşünüyorum. Hep derler, ilçe başkanlığı ateşten gömlek ama il başkanlığı ondan daha da ağır bir şey. Biz pişerek gitmeyi düşünüyoruz. Acelemiz yok. O yüzden gidip de oralarda yanmak istemiyoruz. (Gülüyor) Hele ki Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı çok kıymetli bir görev. Bu kez partinin her kesimini kucaklayacak, yeni kadroları düşünelim derim. Bir kere de ‘abi abla modeli’ değil de genç modeli düşünelim. Genç bir erkek ya da genç bir kadın olabilir. Gençten kastım da 20-30 yaş aralığında değil. 30-45 yaş aralığında emek veren partili arkadaşlarımız var. Benim gönlümden geçen budur. Ama tabi ki delegemizin takdiri bizim için önemlidir. Onlar neyi takdir ederse bizler de bu görevleri yürütürüz.