Türkiye’nin en büyük sermaye kuruluşu TÜSİAD’ın Genel Kurulunda konuşan Başkanı Simone Kaslowski, “Ekonomi sadece ekonomiden ibaret değildir” diye bir cümle kurdu. Bu cümlesini de Türkiye’nin çoğulcu demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, ifade özgürlüğü ve laiklik gibi vurgularla. Reform sözlerinin yerine getirilmesini istedi. Günümüz dünyasında demokratik kayıplarla ekonomik kazancın sağlanamayacağını vurguladı. Erdoğan'ın açmazı diyemediler ancak, "Siyasal İslam” anlayışından kaynaklı bence bir ekonomik çöküş vurgusu var Kaslowski'nin değerlendirmesinde. Ancak, "Ekonomide büyümeden ihracata, istihdamda cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor" sözleriyle pembe tablo çizme politikasını sürdüren Erdoğan, başta gıda olmak üzere tüketim malzemelerindeki fiyat artışlarını yine "fırsatçıların kâr hırsı"na bağlıyor.
Siyasi İslam'ı ele alacak olursak, üzerinde durulması gereken konuların başında Müslüman ülkelerin tek tek ödedikleri faturalara da bakmak gerekiyor. Bu ise daha detaylı üzerinde inceleme yapılması gereken bir konu. Erdoğan'ın iktidarda kalma çabasının temelinde hem ekonomik, hem de ideolojik kaygılar yatıyor. Bunlar yaşanırken 20 yıllık süreçte en az bir nesil basit ekonomik hatalar yüzünden kaybedildi.
Döviz kuru ve enflasyonu raydan çıkarıp sonra 'Vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz' demek insanların aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir. Koşullar oluşmadan yapılan zorlama faiz indirimleri her seferinde daha yüksek faiz ve daha yüksek enflasyon şeklinde geri dönüyor. Defalarca yaşanan bu kısır döngüden kimin ne çıkar sağladığını bu toplum sorgulamalıdır. Kendi hatalarını dış güçleri yüklemek saçmalıktan başka bir şey değidir ve yaşanan yerli ve milli bir devalüasyondur.
Ekonomide birçok sorun iktidarın tek taraflı anlayışı ve popülizmi önde tutması nedeni ile çözülemez hale geldi. İthalata bağımlı üretim yapısı, işsizliği, enflasyonu, cari açığı artırdı. Bu anlayışla, üretim dışa bağımlılıktan kurtulamaz bir durumda ve Merkez Bankası rezervleri felç edildi.bAKP'nin Kamu-Özel İşbirliği toplumun yarınlarını ipotek altına aldı.
Kamu Bankaları, iktidarın özel kasası gibi ve popülizm aracı olarak kullanılıyor. Yani ok yaydan çıktı. AKP iktidarının yönetim anlayışı 360 derece dönse bile bu çıkmazdan kurtulamaz. neden mi? nedeni 20 yıldır ülkeyi yönettiğini sanan AKP iktidarına artık güven kalmadı. Çözüm mü? Yapılacak acil bir erken seçimle devleti, kamu imkanlarını parti hegemonyasından kurtaracak, Savaşın, Silahın Diyanet'in, Yandaşın olmadığı bir bütçeyi halka ayıracak bir iktidar ülkeyi düze çıkarır.