Çocuklarla bir kitap buluşmasındayız. Kitabı okuyup gelmişler, öğretmenimizle tartışmayı, öğretmenimizin sorduğu soruları düşünerek cevaplamayı, ardından da birkaç el becerisi üzerine çalışmayı heyecanla bekliyorlar.

Pırıl pırıl çocuklar. Kendilerine güvenleri tam. Bilmediklerini soruyorlar. Anlamadıklarını söylemekten hiç çekinmiyorlar. Zaten öyle saf ve temizler ki yüzlerinden anlaşılıyor en küçük bir soru işareti. Espriler yapıyorlar. Birbirlerini dinliyorlar. Konuşmak için sıralarını bekliyorlar. Gülümseyerek paylaşıyorlar düşündüklerini, hissettiklerini…

Savaş ve barış kavramları üzerine kafa yoruyoruz biraz. Savaşı sözlükten kaldırmayı öneriyor birkaç tanesi. Diğer birkaç çocuk karşı çıkıyor: Savaşlar bitmezse savaş sözcüğünü sözlükten kaldırmak işimize yaramaz ki! Savaş nasıl bitecek?

Biraz daha ilerliyoruz, sınırlar, alıp satılanlar, çıkarlar gibi konular geliyor önümüze. Sonra çocuklar barışın resimlerini yapıyorlar. Hayal dünyaları çok geniş. İnsan insana yaşamlar kurulabileceğine inancımızı tazeliyorlar.

Öğretmenimiz bir sürpriz yapıyor. Kitabın yazarını buluşmaya çağırmış. Çocuklar belki de ilk defa, okudukları bir kitabı yazan kişiyi karşılarında görüyorlar. Epey şaşıran da var, güzel bir gülümsemeyle karşılayan da.

Merak ediyor çocuklar. Yazara sormaya başlıyorlar: Neden bu kitabı yazdın? Neden orada geçti? Tamam, yazmaya karar verdin, yazdıkların nereden aklına geldi? Çocuklar oraya gitmese de olur muydu, hayal kurarlardı, neden gittiler? Kitaptaki öğretmen başka bir yol bulamaz mıydı? Devamını yazacak mısın? Biz bu konuyu okulda okuduk, ama senin kitabında okulda öğrenmediğimiz bilgiler var; onları nereden öğrendin?

Teker teker soruları cevaplıyor kitabın yazarı. Bazı soruların cevaplarını belki o da hiç düşünmemiş ona sorulana kadar. Düşünmüş oluyor böylece.

Sonra kitaptaki bilgileri nereden öğrendiği sorusuna geliyor sıra.

Yazar diyor ki; bu konuda yazmaya karar verince başka başka kitaplar okudum bu konuyu anlatan; yani bir kitap yazmak için birçok kitap okudum.

Peki internet?

İnternette çok bilgi var, diyor yazar; ama hepsi her zaman doğru ve güvenli değil, o sebeple araştırdım.

Soruyu soran için güzel bir kapı aralanıyor: Bir kitap yazmak için bilgiler başka kitaplardan edinilebilir. Okulda öğrenilmeyenler kitaplardan öğrenilebilir. İnternet haricinde kitaplar da bize doğru bilgiyi verebilir.

Öyle ki soruyu soran çocuğun aklında o günden ve o kitaptan* en çok bu bilgi, öğrenim ve bakış açısı kalıyor; annesi öğretmenine teşekkür ediyor.

***

Bu hafta umuda dair bir şeyler yazmak istedim. Umut deyince çocuklar geldi aklıma.

Her gün şiddet haberlerine uyanıyoruz, birine üzülüp öfkelenirken diğerinin haberi düşüyor önümüze. Sabah kalktığımızda korkar olduk haber görmeye… Ama bir yerlerde güzel şeyler de oluyor. Fark edersek belki çoğaltabiliriz diye…

* Çanakkale Gezisi, Ferhat Uludere, Doğan Egmont Yayıncılık