Dünya Kupası maçlarında hakemler tarafından uygulanan birçok uygulama liglerimizde uygulanmaya başlandı. Oyunun durduğu kadar uzaması, VAR hakemlerinin dönüşleri ve hakeme itiraz konuları uygulamaya geçirildi.
Sözde başlayan uygulamalarla birlikte, futbolun seyir zevkinin artırılması beklenirken aynı zamanda hakem ve futbolcu bilincinin de artırılması hedefleniyor. Teoride her şey olması gibi gidiyor da sahada aynı mı gidiyor, bunu izleyerek göreceğiz.
Öncelikle hakeme itiraz konusunda alınan bu radikal kararın daha ilk haftadan uygulanmadığını birçok maçta gördük. Hakemin etrafını saran futbolcuların sarı kart ile cezalandırılacağı söylenmesine rağmen uygulamada pek de öyle olmadı. Zaten öyle olsa nasıl olaylarla baş başa kalabileceğimizi hepimiz biliyoruz. Birlikte hayal kuralım;
“Göztepe veya Altay başka bir takımla play-off maçına çıkmış, maç 0-0 devam ederken takımlarımızdan birine tartışmalı olarak ikinci sarıdan kırmızı kart çıkarılıyor. Bunun ardından da beklendiği gibi takımdaki bütün oyuncular hakemin etrafını sarıyor. Kural gereği zorunlu olarak hali hazırda sarı kartı olan oyuncularımızda ikinci sarıdan atılarak takım 8 kişi bırakılıyor. Doğal olarak gelen mağlubiyet sonrasında da taraftar çılgına dönüyor”
Böyle bir senaryonun yaşanma olasılığı sizce nedir? Kuralı uygulamanın bedeli olarak çıkan olaylardan kim sorumlu olur? Bu olaylar neticesinde zarar gören kişiler veya varlıkların sorumluluğu kimdedir? Düşünmeden edemiyorum.
Hakeme itirazın adeta bir toplum geleneği olduğu ülkemizde, bu uygulamanın başlatılması ne kadar gerçekçi olabilir ki? Evet, aslında gayet yapıcı ve futbol adına kazanç sağlayacak bir uygulama ancak bu uygulamanın yangından mal kaçırır gibi başlatılması ne kadar doğru?
Aslında olması gereken, alt yapıdan beri futbolculara verilecek psikoloji eğitimi, stres ile başa çıkma yolları ve profesyonellik eğitimleriyle hayata geçirilebilecek bir proje olsa bu uygulama işe yarayabilir. 30 yaşına gelmiş, hayatı yerde yatmak ve hakeme itirazla geçmiş o kadar çok futbolcu var ki. Bu adamlara bu uygulamayı anlatmaya çalışırsanız size bile itiraz eder. “Ne yani yanlış kararda hakeme koşmayacak mıyım?” diye şaşkınlığını dile getirebilir. Size böyle söylerken saha içinde nabız 170’lere dayanmışken ne yapacak dersiniz? Doğrudan hakeme koşturacak. Bunu engelleyemezsin. Adam içgüdü olarak temel bir ihtiyaç gibi görüyor bu durumu. Her ne kadar yaptığı itirazlar, abartılı hareketler kendisine nu zamana kadar hiçbir şey kazandırmamış olsa da adam maçı germeyi, yavaşlatmayı ve durdurmayı seviyor. Bu sebepten dolayı, mevcut nesil özelinde bu uygulama sökmez.
Sadece futbolcular da değil ya hakemler? Hangisinin o kuralı uygulayacak cesareti var? Geçtiğimiz hafta daha uygulamanın açıklanmasının üzerinden 48 saat geçmeden Trabzonspor-Fenerbahçe maçı oynandı. Net olarak 3 defa hakemin etrafı sarıldı. Kart çıktı mı ya da doğru soruyu sorayım, hakem o kartı çıkarabildi mi? Çıkaramaz. Çıkarsa stadı kafasına atarlar adamın. Kendisi de biliyor, bunun konuşulmasını da göze alıyor. Sonuç olarak ilk elin günahı olmaz diyecekler, alışılmadı zamana ihtiyacımız var diyecekler sonra gidip gariban bir takımın maçında asıp kesecekler.
Tam da bu yüzden, önce futbolcunu eğit. Sonra hakemini düzgün yetiştir ve kalitesini arttır. Sen en son yapman gerekeni en başta yaparsan, bu uygulamanla birlikte tarihe gömülürsün. Hem de çıkacak olayların da baş sorumlusu olarak o tozlu yapraklarda “itiraz faciası faili” olarak yerini alırsın.
Benden size söylemesi..