Ne zaman yapılacağını bilmesek de görünen o ki önümüzdeki seçimlere kadar Türkiye, çok çalkantılı günler yaşayacak.

Gerçi hiç sakin günümüz olmadı ama son zamanlarda giderek artan bir gerginlik yaşanıyor ve yeni senaryolar servis edilmeye devam ediliyor.

Hadi geçtim demokratik olmasını… Çünkü demokrasinin var olduğu ülkelerde bırakın bunların yaşanmasını, olmasını düşünmek bile saçma olur; onu biliyoruz da... Sıradan bir ülkede hatta muz cumhuriyetinde bile yaşansa iktidarı değiştirecek pek çok şey olurken, Türkiye’de hayat nasıl her şey normalmiş gibi devam edebiliyor?

Çünkü, 22 yıllık iktidarlarında ‘Bildiğiniz her şeyi unutun, ahlak, namus da neymiş’ diyerek bir ülkeyi yerinden sarsacak olayları halka normalmiş gibi göstermeyi başardılar.

Katiller, tecavüzcüler cezasızlıkla ödüllendirilirken sosyal medya paylaşımı nedeniyle Nasuh Mahruki gibi bir vatansever, tutuklanıyorsa...

SGK’yı dolandıran, bebekleri öldüren sözde sağlıkçı çeteler devletin denetimiyle değil, cimer şikâyeti ile ortaya çıkıyor ve yetkililer pişkince açıklamalar yapıp hiçbir sorumluluk almıyorsa…

Yokluk, yoksulluğun resmi olan bir barakada beş çocuk yangında can veriyor ve iktidar sözcüleri ‘biz o evi ziyaret etmiştik’ diye savunma yapabiliyorsa…

Halkın iradesiyle seçim kazanıp göreve gelen belediye başkanlarını istedikleri gibi koltuğundan alıp kayyım ataması yapılıyorsa…

Harp Okulu mezunu pırıl pırıl genç teğmenler ‘Atatürk’ün askerleriyiz’ dedikleri için ihraçla karşı karşıya kalıyorsa…

Mülakat sistemiyle iktidar başarılı olanlar değil, yandaş olan liyakatsızlar devlette rahatlıkla kadro alıyorsa…

Öğrenciye bir öğün yemek veremeyen ama tarikatlarla iş birliği yapıldığı açıkça ilan edilen milli eğitim sisteminde milyonlarca çocuğumuz heder oluyorsa…

Asgari ücret ve emekli maaşları açlık sınırının da altında seyrederken, işsizlik giderek artarken iktidar milyonların geçim yokluk yoksulluk sorununu görmezden geliyorsa…

‘Görmedim duymadım bilmiyorum’ oyunu oynanan Narin cinayetinde arkasında hangi güçlerin olduğu bilinmeyen aile yargıyla dalga geçebiliyorsa…

Yeni sistemde ‘yasama yani yasa yapıcı’ gücü kalmayan TBMM artık kavga dövüş arenasına dönmüşse…

Böyle bir ülkede ne demokrasiden ne güzel bir gelecekten ne de umutlu olmaktan söz edilebilir!..

İktidar TBMM’yi işlevsizleştirmiş ne sendika ne STK ne bağımsız medya bırakmış… Ve parti devleti olmanın rahatlığıyla, yandaşlar diledikleri gibi at oynatıyor; ‘bize bir şey olmaz’ şımarıklığı ile gününü gün ediyor.

Muhalefet ise TBMM komisyon toplantılarında pankart açıyor bakanın önünde bariyer oluşturuyor ve ‘gayet etkili, ses getiren, iktidarı titreten’ tavrıyla kitleleri peşinden sürüklüyor, umut oluyor!.. Burası ironi tabii, başarısız yetersiz muhalefeti izlemek de artık canımıza yetti. Kısacası halk olarak acımasız iktidar ile yetersiz muhalefet arasında sıkışmış halde çaresiz umutsuz dayanaksız, yuvarlanıp gidiyoruz!