Dört bir koldan saldırıyorlar! Hak, hukuk tanımadan devletin tüm gücüyle saldırıyorlar! Gazeteciler, belediye başkanları, sanatçılar, siyasetçiler, hak savunucusu avukatlar, sokaktaki vatandaşlar, toplumun her kesiminden kim olursa olsun… Kendilerine muhalif görüş bildiren herkese gözdağı, baskı, korkutma, sindirme operasyonları çekiliyor. Üstelik bunu yargı eliyle yapıyorlar…

Baskı ve sindirme operasyonlarının dozu son günlerde iyice arttı ve artık bıçak kemiğe dayandı. Peki bizler, bu iktidara muhalif olanlar ne yapacak? Ya bu korku iklimine teslim olunacak ya da Anayasal hakkımızı kullanmaya devam edip fikir ve ifade özgürlüğümüzü kullanıp görüşlerimizi söylemeye yazmaya devam edeceğiz! Biz gazeteciyiz, korkmuyoruz, susmuyoruz; böyle biline…

İktidarın toplumu bu kadar germekteki amacı nedir? İktidarı kaybetme korkusunu perdelemek için muhalefeti korkutup sindirip susturmaya çalışmak mı? Gazetecileri yıldırıp, sindirme ve baskı iklimi ortamında seçime gitmeye ve seçimlere çökmeye mi çalışıyorlar? Sandık korkusu iliklerine kadar işlemiş de o korkuyu muhaliflere mi yaşatmaya çalışıyorlar? Halkın ana gündemi olan yokluk, yoksulluk konuşulmasın mı istiyorlar? Yoksa hepsi birden mi… Yemezler! Onlar korkmaya devam etsin; biz korkmuyoruz…

Her bireyin Anayasal hakkı olan fikir ve ifade özgürlüğünü bu halkın elinden almak için iktidarları boyunca adım adım yol aldılar. Sonunda korkutarak susturma noktasına geldiler, susmayacağız!

Toplum olarak travma yaşamaya doyamadık! Mutlu olmayı, geleceğe dair umut beslemeyi, gülmeyi unuttuk… Faşist yöntemlerle, sorgulayan değil kayıtsız şartsız inanmayı seçen, biat eden bir toplum yaratmayı hedeflediler. Kısmen başardılar da! Din istismarı ile cehaleti harmanladılar; şiddet seviciliği cezasızlık ile taçlandırıldı, ortaya işsiz, aç, açıkta olmasına rağmen gözü kapalı iktidar yanlısı bir güruh çıktı! İktidar yanlısı olup ülkeyi yağmalayanlar ise ceplerini doldurmaya devam etti.

Güçler ayrılığı mekanizmasının olmadığı, ülkeyi yönetenleri denetleyecek parlamento ve devlet kurumlarının bulunmadığı, yargının iktidar sopası haline geldiği bu tek adam rejimini değiştirmek için artık sandık halkın önüne gelmeli.

Bu toplum daha fazla ayrışmayı, düşmanlaşmayı ve adaletsizliği taşıyamaz! Daha kötü günler yaşamadan bir an önce seçime gedilmeli. Muhalefetin tüm unsurları, bu amaç etrafında birleşmeli ve halkı bu cendereden kurtaracak adamlar atılmalı.