İktidarın, halkı yokluk ve yoksullukta birleştirmek gibi büyük bir siyasi başarıya imza attığı herkesin malumu!

Bir avuç yandaş zenginin nemalandığı bu sistemde orta direk ruhunu teslim etmiş durumda, açlık sınırı ile yoksulluk sınırında gezen ahali günlük yaşıyor artık! Emekli, asgari ücretli, işsiz, esnaf, beyaz yakalı… Yoklukta birleştik, buluştuk! Bu büyük buluşmayı iktidara borçluyuz!

İnanılır gibi değil ama iktidar, kimsenin aklına gelmeyen bir büyük birleşmeyi hayata geçirerek, başarı çıtasını yükseltti. İşçiler, emekçiler ile patronlar artık iktidar karşıtlığında aynı hedefe kilitlendi.

Şu işe bakın!  İşçiler emekçiler, sendikalar iktidara karşı bayrak açmış, seslerini yükseltiyor derken; bir de baktık yıllardır tatlı su yılanı gibi durumu idare etmeye çalışan Patronlar Kulübü de isyan bayrağını açmış, gerçekleri takır takır söylüyor.

Çünkü onlarda da bıçak kemiğe dayandı, çünkü onlar da bu rejimin ağırlığını daha fazla taşıyamaz hale geldi ve korkularını yenip üst perdeden ses verdi!
İşçiler, emekçiler ile zenginler kulübü patronlarını birleştirmek de bu iktidara nasip oldu!

İktidara karşı sesini yükselten, üzerimize karabasan gibi çöken tek adam rejimine karşı ses veren herkes büyük risk alıyor bunu biliyoruz. Gerçekleri kim, hangi kurum, kuruluş, STK, gazeteci dile getiriyorsa değerli elbette ve artık bir ve beraber olma zamanı.  Çünkü biliyoruz ki, gerçekleri söylemek yani iktidarı eleştirmek hemen yargı sopasının tepeye inmesine yol açıyor. O nedenle cesaret gösteren herkesin çıkışı çok değerli.

Gerçi ilk tepkiler gelince patronlar ‘yanlış anlaşıldık’ diye gevelendi, bir açıklama daha yapılacağı filan söylendi ama o açıklama gelmedi. Belli ki patronlar geri adım atmayı kabullenmedi, tükürdüğünü yalamadı. Ama bu duruşun elbet bir bedeli olacaktı…

Erdoğan’ın hedef göstermesiyle ‘bağımsız’ yargı hemen gereğini yaptı ve TÜSİAD yöneticileri de polis eşliğinde ifadeye götürüldü.
Polis eşliği ile götürmek elbette bir güç gösterisi, bir göz dağı, bunu hep yapıyorlar ama bu kez istisna yapıp sabaha karşı ev basmamışlar!
Ülkeye üç kuruşluk yabancı sermaye getirmek için kapı kapı dolaşan Maliye Bakanı gittiği demokratik ülkelerde bu görüntüleri nasıl açıklayacak merak ediyorum. Herhalde bir karşılığı olacaktır!

Adalet Bakanı da her lafın başı ‘bağımsız yargı, hukuk devleti’ vurgusu yapmıyor mu! Zaten bir şey yoksa varmış gibi yapacaklar ki kimseyi olmasa da kendilerini inandıracaklar.

Artık yargının iktidarın sopası haline geldiği herkesin malumu, bu koşullarda gerçekleri söylemeye yazmaya devam etme cesaretini gösterenler, tarihe not düşüyor.
İktidara da bir avuç yandaş hariç halkın her kesimini tek adam rejimi karşıtlığında buluşturmanın ‘haklı gurunu’ yaşamak düşüyor!