Temmuz ayında asgari ücrete düzenleme yapılmadı.
Yani 2024 yılında ocak – haziran ayları arasındaki enflasyon oranı kadar asgari ücretlere ekleme yapılmadı.
Yıl başının ertesinde Merkez Bankası Başkanı '2024 yılı içinde asgari ücrete zam yapılmamalı' demişti, öyle de oldu. Sonbaharda MB Başkanı, 'Benim maaş ücret artırma yetkim yok' deyip işin içinden çıktı. Aynı yolu Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek de izledi.
Ücret veya maaş artırma yetkilerinin olmadığı açık. Ancak bu söylemler yandaş medyaya talimat gibi geldi. Tüm haberlerde önce asgari ücrete düzenleme yapılmayacağı söylenirken, temmuz ayından sonra da “Acaba 2025’te zam ne kadar olacak” tartışması başladı. Bu tartışma hala sürüyor, ancak yandaş TV’lerde zamma yaklaşım üslubu değişti.
Yeni yaklaşım şöyle olacak: Eskiden asgari ücrete yıllık enflasyonun neden olduğu satın alma gücünün zayıfladığı oran kadar zam yapılması uygun bulunuyordu. Yapılan zam ile bir yıl içinde kaybedilen paralar geçen yılın düzeyine getiriliyordu, yani bir yıllık kayıp telafi edilmiyor, ücretliler bir yıl sonra yeniden aynı noktadan başlıyorlardı. Arada yapılan, yani yıl içinde yapılan enflasyon farkı ödemesi yüksek enflasyondan vatandaşı korumasa bile, biraz nefes aldırıyordu. Önceki yıllarda asgari ücret artışına verilen refah payı zaten kaldırılmıştı.
Yeni yaklaşımda durum asgari ücretli için daha da acılı olacak: Bu kez 2024 yılındaki enflasyon oranı kadar değil, 2025 yılı için öngörülen zam oranı kadar zam yapılması planlanıyor. Bu konuyu yandaş medya iki yıldır ısıttı, MB başkanı ve bazı bakanlar bu konuyu arada sırada gündeme getirdiler.
Piyasadaki enflasyon, tüketicinin yoğunlaştığı sektörlere göre değişiyor. Büyük kentlerde merkeze yakın yerleşim yerlerinde oturanların yaşadığı enflasyon ile kentlerin çevre mahallelerinde yaşanan enflasyon biraz farklı. Ancak, merkezden uzaklaştıkça ücret miktarlarının değiştiği de bir gerçek. Fabrikalar ve işletmeler işçinin yaşaması için gerekli olan zam miktarını yapmak zorunda kalıyorlar.
Bugünün enflasyonunu hesaplamak kolay, ancak geleceğin enflasyonunu kim hesaplayacak? Merkez Bankası başkanına mı söyletecekler yoksa bakanlardan birisine mi? TÜİK’in işi geçmiş enflasyonu hesaplamak ama bu hesabı yapmakta bile zorlanıyor. Gelecek öngörüsü TÜİK’in işi değil ama görevlendirilirse sakın şaşırmayalım…
İşveren işini sürdürmek, üretimine devam edebilmek için gereken ücreti çalışanına veriyor. Öte yandan bunun taban miktarını asgari ücret belirlediği için işçinin görece bir güvencesi olabiliyor.
Şimdi iktidar ücreti neye göre hesaplayacak ve hangi sektörlere önem verecek ya da çalışana önem verecek mi?
Ortada yıllar içinde geliştirilen bir asgari ücret oyunu var. Muhtemeldir ki emekliler için yasal gereklilikleri de aşan bir program da gündeme gelecek.