“… Kaybedecek çok şeyi olan bir dikta rejimi karşısında, geçmişte yaptığınız gibi, bunlar “atı alıp Üsküdar’ı geçerken” arkasından sessizce el sallamaya hazırlananlara sesleniyorum: Umut, safdilce ayakta tutulamaz.

Böyle devam ederse ve muhalefet aklını başına almaz ise, önümüzdeki seçim süreci, demokratik bir ülkenin, olağan şartları içerisinde milli iradenin tecelli ettiği bir şekilde olmayacaktır."

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun partisinin grup toplantısında söylediği bu söz çok anlamlı.  Birincisi ortada bir dikta rejimi var. İkincisi 16 Nisan 2017 referandumu sonrasında Erdoğan’ın sözüne gönderme yaparak “safdilce umudunuzu ayakta tutamazsınız” diyor. Üçüncüsü, muhalefet “kendine gelmez ise” seçimin kaybedilmesi kaçınılmazdır.

Evet! 16 Nisan 2017 referandumu akşamında Erdoğan’ın “Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar'ı geçti haberiniz yok” sözü önemli. Erdoğan’ın sözleri genelde ölçülüp biçilip kaleme alınıyor. Aynı konuşmada Erdoğan şöyle dedi: “Bugün Türkiye 200 yıllık tartışma konusu olan yönetim sistemi konusunda tarihi bir karar vermiştir.” Erdoğan sözünü şöyle sonlandırdı: “Artık vites büyütüp yola öyle devam edeceğiz."  

200 Yıldır tartışılan yönetim sistemi nedir? Arada Cumhuriyet var, 100 yıl önce. Daha önceki 100 yılda neler oldu? O zaman bazılarının “reklam” diye nitelemesi neye dayanarak söylendi acaba?

Dervişoğlu “safdilce” sıfatını neden kullandı? Safdil Türk Dil Kurumu sözlüğünde “kolayca aldatılabilen, temiz yürekli (kimse)” diye tanımlanıyor. Vatandaşımız temiz yüreklidir. Onu kandırmak isteyenlere karşı vatandaşı bilinçlendirmek başta partilerin görevidir. Bu görevi yerine getirmek kolay mı, değil! Ancak görevi aksatmadan sürdürmek olmazsa olmaz bir koşuldur.

Muhalefete yapılan uyarının haklılık payı şu noktada geçerli: 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği genel seçimlerinden sonra 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminden sonra CHP kendi içinde yine seçim atmosferine girdi.  5 Kasım’daki genel başkan seçiminde Özgür Özel başarı ile çıktı. Ardından 31 Mart 2024 yerel seçim yolculuğuna çıkıldı. Yerel seçimde başarı sağlayan CHP, “halk seçim istiyor” diyerek erken seçim yolculuğuna çıktı.

CHP, bu yolda giderken parti içinde de düzenleme yapacak gibi gözüküyor. CHP, Cumhurbaşkanı adayını mart ayı sonunda, 23 Mart’ta önseçim ile belirleyeceğini ilan etti. Koşullar o zamana dek değişir mi, göreceğiz.

Bu konuda tartışmayı şimdilik bir yana bırakarak, Dervişoğlu’nun uyarısını biraz açalım: CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı kim olursa olsun, 23 Mart 2025 tarihinden sonra ülke sorunlarının dillendirilmesi konusunda kim öncelik alacak?

Bir soru daha var: var olan ülke sorunlarının çözümünde kimin söylediğine kulak vereceğiz?

Genel Başkan ve partinin Cumhurbaşkanı adayı erken seçim söylemini yıllarca dile getirebilirler. Parti, bu konuda sorun görmeyebilir ama vatandaş açısından “hamasi nutuk” yerine çözüm kararlılığı önemli.

Cumhurbaşkanı adayı çözüm önerilerini hangi ekiple yapacak, ekibi nasıl seçecek? Ekibin ortaya koyduğu sorun ve çözümlerin kamuoyuna aktarılmasında karar kimin olacak?

“Haydi seçime” demekle kitleler harekete geçmez.  Erken seçim çağrılarıyla CHP’yi atalete mi itiyorlar, “iç yarışma” adı altında iç çekişmeyi mi planlıyorlar bunu zamanla göreceğiz.

Kanımca tehlike şudur; iyi planlanmamış bir süreçte yapılan yanlışlar, sadece iktidara atı alıp Üsküdar’a geçmek için zaman kazandırır. Bu böyle biline…