Konumuz Cumhuriyetimizin 100. Yılında oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray Süper Kupası maçı ancak girişte size anlatmak istediğim şeyler var.
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış bir Almanya, 1931 yılında alınan bir kararla 1936 Berlin Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmaya hak kazanmıştı. İşler tam planlandığı gibi giderken 1933’te malum kişi Hitler iktidara geldi. Irkçılığın en üst seviyeye çıktığı bu dönemde, yaşamın normale döndüğü anlar, sadece 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları zamanı yaşandı. Avrupa’nın dışlanan ülkesi Almanya, kendini yeniden Dünyaya kabul ettirebilmek için spor organizasyonlarını kullandı. Bunun da literatürde bir ismi var; Sportswashing! Yani Sporla temizlenme gibi düşünebilirsiniz.
Bu olimpiyatlardan sonra Dünya’da bulunan tüm diktatör rejimler, spor organizasyonlarının toplum üzerindeki etkisinin önemini fark etti. İşte kısaca diktatörler ve organizasyonları;
25 Haziran 1978 Arjantin’de oynanan Dünya Kupası Finali. Dünya’nın belki de en sıkıntılı maçı olarak tarihte yerini almıştır. Arjantinli darbeci diktatör Jorge Rafael Videla, bu Dünya Kupası sayesinde kendini temize çıkarmayı başarmıştı. Yaptığı bütün işkenceleri, kötülükleri de şu sözlerle aklamıştı. “Halkınızın sizi sevmesini istiyorsan, onlara bir Dünya Kupası hediye edin. Bu bütün yaptıklarınızı unutturacaktır.”
2018 Rusya Dünya Kupası, 10 sene önce Gürcistan işgal edilmiş, turnuvadan 4 sene önce bugünkü Ukrayna savaşının sebebi olan Kırım, Rusya tarafından ilhak edilmişti. Putin hükümeti tüm bunların kötü imajını Dünya Kupası ile temizlemeyi planladı.
Peki, Araplar bizden ne istiyor?
Sudi Prens Muhammed Bin Selman, sporun toplumlar üzerindeki etkilerini analiz ettikçe Sportswashing kavramını bir devlet politikası haline getirerek faaliyetlerine başladı. Cemal Kaşıkçı’nın Prens’in adamları tarafından öldürülmesinin ardından kendisine duyulan öfkeyi ise bu yöntemle bertaraf etmeyi neredeyse başardı.
Projenin toplam maliyetine 65 Milyar Dolar gibi devasa bir bütçe ayrıldığı belirtiliyor. İngiltere’den kulüp almak, Dünya transfer pazarının yüzde 80’ine hakim olmak ve bütün yerel turnuvalar dahil, golf, F1, boks, UFC, ATP, WWE gibi projelere toplam 20 Milyar Dolar harcayarak ortaklık kurdu. Yani bu adamlar Dünya’da ne kadar final organizasyonu varsa buna talip olmak istiyorlar.
Geçtiğimiz sezon yaşanan Sudi Arabistan futbol devrimi, tüm Avrupa’yı etkisi altına aldı. Cristiano Ronaldo gibi isimlerin transferleriyle de Avrupa piyasasında iyice sempatik hale geldiler. Bu planın son aşaması ise Ronaldo’nun elçi olarak kullanılması olacak. Bu elçiliğin Araplara bir Dünya Kupası düzenleme yetkisi vereceğine kesin gözüyle bakılıyor. 2034 Dünya Kupası’nı düzenlemek için Ronaldo kullanılacak. Çünkü son olarak adaylıktan çekilen ülkelerle birlikte Arabistan, turnuvaya talip tek ülke konumuna geldi ya da getirildi!
Şimdi ise gelelim bize;
Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı olan bir ülke, Cumhuriyetin 100. Yılında Süper Kupa’nın 10 yıl boyunca ülkelerinde oynanması için 100 Milyon Dolar gibi bir teklifle kapımızı çaldı. Kulüpler ise bu teklifi reddedip, maçı ülkemizde oynamak istiyoruz diye görüş belirtti.
Şimdi sayın yetkililer, soruyorum size?
Eli kanlı bir prensin sportswashing oyuncağı mı olacağız?
Paradan daha kıymetli bir değeriniz var mıdır?
Bu anlaşma neden 100. Yılda yapılmak istenmektedir? 1 sene sonra yapılamaz mı?
Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı bir ülkede seyircinin yüzde yüzde 80’i Arap olacak. Cumhuriyet, kupa tören ile kutlanılacak mı? Prenslere Cumhuriyet’i alkışlattırabilecek misiniz?