2019 yılı biz kadınların mücadele ve dayanışma yılı olacak belli ki; çünkü hızlı ve kararlı bir giriş yapacağız. 5-6 Ocak’ta İstanbul’da Kadınlar Birlikte Güçlü Türkiye buluşmasını gerçekleştireceğiz. Uzun zamandır yerellerde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. ‘İmkanlarımız, araçlarımız neler? Birlikte mücadeleyi nasıl güçlendireceğiz? Tüm farklılıklarımıza rağmen yan yama durmanın koşullarını nasıl sağlayabiliriz?’ gibi soruların cevaplarını bulmaya çalıştık. Türkiye buluşmasında ise, farklı illerden gelen kadınlar olarak cevaplarımızı ortaklaştırmaya çalışacağız.

(Bu arada Flormar Direnişi’nin 222. Gününde, Türkiye’nin birçok ilinde, ‘Kadınlar Dayanışmayı Büyütüyor. Boykotu Sürdürüyor.’ şiarıyla sokağa çıktık. İzmir’de de Alsancak’ daki Flormar mağazası önünde onlarca kadın bir araya geldik. Polis ablukası eşliğinde dayanışma duygularımızı ve boykota dair kararlılığımızı kamuoyu ile paylaştık.)

Peki kadınlar olarak neden böyle bir buluşmaya ihtiyaç duyduk? Tüm muhalefetin temel sorunu olan, daha geniş bir cephede buluşamama, parçalı duruş, ortaklaşabildiğimiz zeminleri arttıramamak gibi, bizi güçsüz bırakan durumları aşabilme zorunluluğuydu, bizi bu buluşmayı örgütlemeye iten şey. Siyasi iktidarın haklarımıza, hayatlarımıza, kazanımlarımıza dönük yoğun saldırıları karşısında tepki gösterdik, sokağa çıktık. İtirazlarımızı dillendirdik. Zaman zaman geri adım da attırdık. Ancak, gittikçe dozajı artan kadın düşmanlığı karşısında daha güçlü, daha örgütlü olmak zorundayız. Her gün daha da yoksullaşıyoruz. Her gün içimizden birileri, erkek adalet sisteminin cezasızlığına güvenen erkekler tarafından katlediliyor. Savaş ve şovenizm önce bizleri vuruyor. ‘Kutsal aileye’ varlığımız ‘armağan’ ediliyor. Derneklerimiz, kurumlarımız kapatılıyor. Alternatifi olarak Diyanet’ e bağlı, aile ve dini rehberlik büroları açılıyor. Güvencelerimizden biri olan 6284 sayılı yasada aleyhimize tartışmaya açıp, değiştirmeye çalışıyorlar. Cinsiyetçi, dinci eğitim sistemini her fırsatta sağlamlaştırılması, kız çocukların örgün eğitimin dışında kalması için her yolu deniyorlar. Çocuk hamileliklerin yani tecavüzün üstünü örtüyorlar. Kadın mücadelesini hedef göstermekten vazgeçmiyorlar. Evde, sokakta, pazarda, iş yerinde, Meclis’te, okulda, sette, toplu taşıma araçlarında, hatta sendikada, partide ez cümle yaşamın her alanında baskı, şiddet ve sömürü ile karşı karşıyayız.

Tüm bunların geri püskürtmenin, erkek egemen ablukayı dağıtmanın tek yolu var; sırtımızı yine kendimize, kadın örgütlülüğüne, kadın hareketine dayamak! Sözümüzü ortaklaştıracağız. Sesimizi gürleştireceğiz. Dayanışmayı ve mücadeleyi büyüteceğiz. Birbirimize güç vereceğiz. Hatırlayacağız; birlikte iken nelere kadiriz!

Yerel seçimlerle ne ilgisi var bunların demeyin! Çok ama çok ilgisi var; yerelimiz, sokağımız, mahallemiz, ilçemiz ve şehrimiz yani yaşamımızın geçtiği yerlere kadın odaklı hizmet götürme niyetinde olmayanlar, emekçiden yana, halkçı olmayanlar, şiddete uğrayan kadınlar ve çocuklara sahip çıkmayanlar, sözümüzü örgütlememizin koşullarını sağlamayanlar, şehrimizin yönetimi mevzu bahis olunca bizleri görmezden gelenler, bizim için yok hükmündedir. Yaşamlarımıza sahip çıkıyoruz derken yaşadığımız mekanları nasıl es geçeriz? Eğitim, sağlık, barınma, tatil, çalışma, can güvenliği gibi temel haklarımıza en yakın çevremizde ulaşamaz isek, sizi o koltuklarda rahat oturtur muyuz? Mora boyadığınız ‘Kadın Evleri’ ile gözümüzü boyayamıyorsunuz. Çiçek böcek işlerle bizi kandıramazsınız. Yukarıda belirttiğim yok sayma, şiddet, baskı ve sömürüye dair, bizlerin iradesini göz ardı ederek, günü kurtarmaya dönük, popülist yaklaşımlarınız beş para etmiyor. Seçimler bizim için, sadece yöneticilerin seçileceği süreçler değil. Kadına ve kadın mücadelesine bakışın turnusol kağıdı. Bu böyle biline.

ÖYKÜ ARİN VE TÜM İLİK BEKLEYEN ÇOCUKLAR İÇİN DONÖR OLMAYI, ETRAFIMIZDAKİ HERKESİ TEŞVİK ETMEYİ VE ASLA VAZGEÇMEMEYİ UNUTMAYALIM!

YENİ YILDA ÇOCUKLARA YAŞAM ARMAĞAN EDELİM! YAŞASIN ÇOCUKLAR, YAŞASIN ÖYKÜ ARİN!