Afet ve Belediye
Hemen her afetten sonra “Nerde bu belediyeee!” çığlıkları yükselir; “Nerede bu devleet” ile birlikte. Dağ gibi bir moloz yığını üstünde, bir çamur tepesinin yanında ya da denizleşmiş bir ırmağın kıyısında, çaresiz felaketzede yakınlarının yakarısıdır bu!
Canı yanınca kim bağırmaz “Anamm…” diye. ‘Nerde bu belediye’ sanki o çığılıktır. Zor durumda anaya sığınılır ilk. Ana anında çözüm ustasıdır. Hemen oracıkta elde olanla hatta olmayanla… Belediye kent sakinlerini ‘hisseder’ dolayısıyla müşfiktir. Sanki el altında, günün her saati erişilebilir bir anadır.
Devlet baba yaygın bir halk deyişidir. Baba ama mesafelidir devlet. Duygusal görünmez ve çekinilir biraz.
Ana-belediye algısı, ne Fransızcadaki anne ile aynı söylenen belediye başkanı sözcüğünden, ne de son zaman “kanunlarının” ona yüklediği kof kimlikten kaynaklanır. Çok uzun yılların biriktirdiği ve kamu vicdanında kökleşmiş bir anlayışın ‘doğal hukukudur’ belediyeyi böyle tanımlayan! Bu tanım, -atanmışların anlamakta zorlanacağı- halkın ‘mevzuat hazretlerini’ aşar bir beklentisi, görevlendirmesi ve yetkilendirmesidir.
Kentlerde yaşam, çok çeşitli örgütlülükler ve toplumsal iş bölümü üzerinden kurulur. Belediye en kapsayıcı, koordine edici ve ilişkilendirici kent örgütüdür. Belediyelerin, insana ve kent mekanına dönük taze ve gerekli bilgiye erişim yeteneği, toplumsal bağları ve dinamik insan ilişkileri, çok önemlidir. Doğaları gereği merkezi yönetimin hiçbir uzantısı, belediyelerin bu özellikleri ile rekabet edemez.
Esas hedefi kâr etmek olan hiçbir ticari akit, gerçek bir felakette, yerel siyasal ve toplumsal örgütlenmenin sorumluluğunu gösteremez. Afet kurtarma mücadelesi satın alınamayacak cesaret, özveri ve kararlılık ister.
Özellikle akut dönem afet mücadelesinde kadim merkezci bakış çok denenmiş ve sıkıntıları bilinmektedir. Oksimoron, merkeziyetçi-neoliberal örgütlenme ve hizmet satın alma usulü esas olamaz.
Kentsel yaşamın normal zamanlarda belediyelerce karşılandığı tüm alanlarda afet sürecinde de asal kriz yönetimi ve rehabilitasyon koordinasyonu için belediyelere güvenmek ve onları desteklemek onlarla hazırlanmak en etkili yoldur.
Bu yüzden yaşamın korunması, kurtarılması ve yeniden normale dönülmesi sürecinde, yerel toplumsal bağları güçlü bir yerinden yönetim örgütü yani belediye vazgeçilmezdir.
Savaş da Afettir
Savaş yıkıcılığını en iyi içinden gelenlerin bildiği, insan kaynaklı gerçek bir afettir. Genç ömrünü ateşin en içinde, cephelerde geçirmiş; hayata, insana ve annelere, ayırım gözetmez saygısını kaybetmemiş, savaş afetini iyi bilen, yalnızca kaçınılmaz kalındığında kabul eden, şair Atatürk’ü sevgi ile anıyorum.
Anzak Annelerine
Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada dost bir vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız.
***
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar;
Gözyaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra,
artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.
Gazi Mustafa Kemal’in 18 Mart 1916’da Gelibolu’da, Çanakkale Savaşlarında yaşamlarını yitirmiş Avustralya ve Yeni Zelanda (Anzak) Askerleri ve Annelerine seslenişi. Bu sesleniş 1934’de Atatürk’ün talimatıyla, mektup olarak Anzak Anma Töreni için Sydney’e gönderilmiştir.