Arıların keyfi yerinde, rahat rahat dolanıyorlar. Dikkatsizce, gelişigüzel kullanılan tarım ilaçları yüzünden yıllardır kolonilerce arının ölümünden sonra, hatırı sayılır bir zam ile fiyatları artan tarım ilaçlarının kullanımı azaldığı için arılar özgürce dağda, ovada ‘o çiçek senin’, ‘bu çiçek benim’ diyerekten vızıldıyorlar.
Hala kesimhaneye gönderilmemiş, yaşadığı yerdeki meralar bir gecede mahalle statüsüne geçip belediyelerce satılmamışsa hayvanların gözü birazda olsa yeşil ot gördü. Hayvan yemine her gün zam üstüne zam gelmesinden bıkan çiftçiler yorulmak nedir bilmeden çayır biçip hayvanların önüne koymakta ya da hayvanlarını otlağa yayarak karınlarını doyurmaktalar. Üstelik otun kıymeti öyle anlaşıldı ki ot ilaçları da tarihe karıştı.
Tarlalarını sürmeye kalksa bir gün içinde binlerce lirayı traktörünün mazot deposuna gömeceğini hesap eden Mehmet amca toprakları mecburi nadasa, kendini de ücretsiz emekliliğe ayırdı. Artık kahveden eve evden kahveye giderken kullandığı traktörün mazot yaktığını da fark edince her gün düzenli olarak yürüyüş yapmaya başladı. Daha sağlıklı bir yaşamı olmakla birlikte traktörler kullanılamadığı, hayvanlarda kesildiği için köylerde karbon emülsiyon oranları bir hayli düştü ve havası daha da güzel oldu.
Köylerde çivi çakmaya adam kalmadığı için kuşların, börtü böceğin, bilumum doğal hayvan seslerinin bir arada olduğu mükemmel bir resital dinlenir oldu. Bir köşeye oturunca bildiğin insanın içine huzur doluyor. Artık tarımsal uğraşlar yapılmadığı ve gençler tarafından yapılması asgari ücretli bir iş kadar bile düşünülmediği için hiç kaybettirmiyor. Hatta fırsatını bulan çiftçi gençler fabrikada işçi, belediyede şoför, bankada güvenlik, villada bahçıvan olabildi mi sevdiği kadını istemeye gidebiliyor ve bir köşede o huzur dolu sesleri sevdikleriyle birlikte dinleyebiliyorlar.
Kırsalda yaşanan malum sorunların şehirlerdeki balkon çiftçilerinin sayısını arttırmasına olanak sağlamasıysa memleket tarımı için dâhiyane bir kurtuluştur. Her dönem sokaklarda bu üreticilerimizin balkonlarındaki boş saksıları için gerekli olan fide desteğinin belediyelerce hatta başkanlarının sokaklarda binlerce fideyi tek tek dağıtması tarım politikalarının idrak edildiğini ve gelecekte tarım adına umut verici birçok veriyi de önümüze koyuyor. Yalnız sadece fide desteği biraz eksik kalıyor. Naçizane önerim bu çiftçiler için olabiliyorsa saksı desteğinin de verilmesi, olamıyorsa çiftçilerin saksı alabilmeleri için mikro kredi imkânlarına kavuşturulması gerekir. Bu sayede gökyüzüne epey yakın apartmanlarımızın balkonlarında çocuklarımız için gerekli olan gıdayı şehirlerimizde basitçe yetiştirebilir ve sırtımızdaki kamburdan kurtulmuş oluruz.
Akıl ekip fikir biçmek dileği ile sağlıcakla kalın…
Ha unutmadan; yaza hazır olun, çok sıcak olacak…