Ejder Almanya’nın Frankfurt şehrinde eşi ile birlikte yaşıyor. Üç vardiya çalışan metal işçisi.
Ejder, perşembe günü sabah 05.00’de işe gitmek için kalkıp, hazırlıklarını tamamladı. En güzel saatini koluna takarak yatak odasından çıkıp, holde portmanto askısında bulunan arabasının anahtarını aldı. Salondan geçerek mutfağa yöneldi. Açık olan mutfak kapısına geldiğinde sağ elini salonun tuğla desenli duvar kâğıdı ile kaplı duvarına koyarak, ayakta durdu. Mutfakta iş yerine götüreceği yemek çantasını hazırlayan eşi Emel’e seslendi.
Ejder: Canım, akşama hazırlan stek yemeye, şarap içmeye gidelim.
Emel: Ejder stek yemeye vereceğimiz para ile Türkiye’ye gidelim mi?
Ejder: Türkiye nereden çıktı? Ne alaka!
Emel: Biz burada bir akşam yemeğine ödeyeceğimiz para ile, dört gün Türkiye’de beş yıldızlı her şey dahil otele gideriz.
Ejder: Emel lütfen dalga geçme. Geç kalıyorum. Çantam hazır mı?
Emel: Türkiye’ye gitme işi tek taraflı karara bağlandı. İtiraz istemiyorum. Emel kanunlarını devreye sokuyorum. Ben uygun bilet bakıyorum.
Ejder: Görev ve sorumluluğunun gereğini yap. Aksi halde yerine kayyum atarım. Dikkatini çekerim, ben cuma günü çalışıyorum.
Emel: “İçeride izinim çok birikti” diye sızlanıyordun. Cuma günü için izin alabilirsin. Pazartesi 23.00-07.00 vardiyasına gideceksin. Pazartesi uygun saatte gelirsek uyur sonra işe gidersin.
Ejder: Pazartesi gelip, sonra işe mi gideyim?
Emel: Antalya’dan 16.00 ‘da kalkan uçak var.
Ejder: Saat kaçta burada oluruz.
Emel: Pazartesi saat: 17.30’ da burada oluruz. İşe gitmeden dört- beş saat uyursun.
Ejder: Senin planladığın, dört gün her şey dahil otelin bize Euro olarak maliyeti ne olur?
Emel: Burada yarın yiyeceğimiz stek ve içeceklerimizin maliyetine çıkar.
Ejder: Ben tam maliyeti bilmek istiyorum.
Emel: Burada stek ve içeceklere en az 200-250 Euro öderiz. Türkiye’de şimdi 3,5 milyar civarı, belki yarın beş milyar Türk Lirası olur. Ben internetten araştırdım. Bu paraya biz dört gün her şey dahil yer, içer, üstüne giysi alışverişi bile yaparız.
Ejder: Dur, dur! Şimdi biz burada keyifli bir akşam yemeğine harcayacağımız iki günlük yevmiye ile Türkiye’de her şey dahil beş yıldızlı otellerde dört gün tatil mi yapacağız?
Emel: Dahası var. Üzerine giysi alışverişi de yaparız.
Ejder: Peki, Türkiye’den çalışan işçi bizim gibi akşam yemeği parasına Almanya’ya gelebilir mi?
Emel: Ejder benimle dalga mı geçiyorsun?
Ejder: İnan bilmediğim için soruyorum.
Emel: Türkiye’de işçilerin maaşı ne biliyor musun?
Ejder: Hayır!
Emel: Bizim Almanya’da ailece bir akşam yemeğine ödediğimiz Euro için bir ay çalışıyorlar.
Ejder: Türkiye bu durumda mı?
Emel: Evet, dilerim bir an önce iyileşir.
Ejder: Laf çok, icraat hiç olmayınca iyileşme olmaz. Ayrıştıkça, kutuplaştıkça iyileşme olmaz. Din, mezhep, ulus üzerinden siyaset yaptıkça iyileşme olmaz. Herkes için demokrasi hayata geçirilmedikçe, üretmedikçe, kendi yönetici beceriksizliklerine “dış güçler” diyerek bahane yaratıldıkça … iyileşme olmaz.
Emel: Ben “dış güçler” sözüne uyuz oluyorum. Ben 55 yıldır buradayım. Bir kez olsun kimseden “dış güçler” sözü duymadım. Başka ülkeleri suçladıklarını görmedim.
Ejder: Burada yanlış veya doğru sahiplenilir. Gizlenmez, birilerinin üzerine atılarak sorumluluktan kurtulmaz. Gereği ne ise iktidar gücü değil itibar korunur. Gereği ne ise devlet geleneği sorumluluğu ile yasalara dayalı yerine getirilir. Biz yine de Türkiye için İyilik dileyelim.
Emel: Hadi hayırlısı…