Türkiye halkları ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel çıkmaza sürükleniyor. Milli sanayi, milli tarım alanları, yerli hayvancılık ve yerli üretim bir bir ortadan kalkarak küresel sermaye, ülke değerlerini eline geçiriyor.

Ucuz iş gücü, doğa talanı, plansız imar, tıkanan siyaset ve ekonomik çıkmaz ortamını gören kuzgunlar ülke semalarında çökecek olan hedeflere üşüşmek için kanat çırpıyorlar.

Milli sanayi

Milli tarım

Milli hayvancılık

Milli kalkınma bu güne kadar önemsenmedi. Yabancı sermayeye hevesi ile sürdürülen yanlış politikalar sonucu ülke artçı sarsıntılar ile Dolar, Euro depremini yaşıyor.

Fırlatıldığında kontrolden çıkıp yörüngesine oturmayan füzeleşen ekonomi, siyaset, eğitim ve sağlık kontrol edilemiyor.

Ülke topraklarının, ormanlarının, akarsularının, ucuz iş gücü olarak insanların küresel sermaye hevesine heba edilmesinin sonuçları bir bir ortaya çıkıyor. Üretmemenin sonuçlarını açıkça görüyoruz.

BİRLİKTE MÜCADELE

İşçi, emekçi, yoksul köylü, gençlik, kadınların ortak taleplerine ortak çözüm yaratmaları için birleşmekten başka çareleri yok!

Din, mezhep, ulus ve milli duygular üzerinden yürütülen ayrımcı siyaset çöküyor. Uzun yıllardır yoksulluk çilesini çeken halk bugün açlığı yaşıyor.

İnsanlık kendisinin bugünü, çocuklarının yarını için endişeli. Siyaset mühendislerinin belirlediği ekonomik rota sermayenin lehine ilerliyor. Küresel ve işbirlikçi sermayenin daha çok kazanma hırsı ile estirdiği rüzgar tufana dönüştü. Üzerlerine gelen tufana karşı yoksul halklar; iş, ekmek, özgürlük talepleri ile birleştiler.

Sermaye kendi isteğine göre, ekonomik, siyasi parkur belirliyor. Radarından çıkan ekonomi rotasını derin dehlizlere çevirdi.

Bu gelişmelerden en çok etkilenen; işçiler, yoksul köylüler, memurlar, gençler, kadınlar açlığa, yoksulluğa karşı meydanlara inerek toplumsal tepki veriyorlar.

HAK VE ÖZGÜRLÜKLER MÜCADELESİ İNSANİDİR

İnsani sorumluluk, duyarlılık gösteren bireylerin tepkisi Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir’de toplumsal tepki olarak şehirlerin meydanlarına taşındı.

Aman dikkat!

Dikkat çekme nedenim tam bu noktada önem arz ediyor.

Önemsiyorum, çünkü daha önceki yaşanmışlıkların tecrübesi var.

Türkiye halklarının ortak sorunlarına ortak çözüm arayışlarını meydanlara taşımaları elbette güzel bir gelişme. Önemli olan meydanlara taşınan hak ve özgürlük mücadelesini kendi özü içinde sürdürülmesi. Mesele: Yanlış tutumlar sergileyenlere fırsat verilerek, bireylerin tek tek kendi sorunları için geldikleri meydanlardan üçer beşer ayrılması değil.

Asıl mesele: meydanlardaki demokratik hak ve özgürlükler için sergilenen güzellikleri görüp aynı sorunları yaşayanların onlar, yüzler, binler, on binler olarak meydanlara akın edip birleşerek büyümesidir.

TOPLUMSAL DUYARLILIK

Ne idüğü belirsiz kişi veya kişilerce sosyal medyadan yer ve zaman verilerek halk sokağa çağırılıyor. Kimin, kimleri neden nereye çağırdıklarına dikkat edilmeli.

Toplumu bölen, ayrıştıran, kutuplaştıran… Toplumu ortak sorunlarından koparan, sorumsuzluklar örgütlü mücadele ile boşa çıkarılmalı.

Ekonomik ve siyasal gelişmelere karşı toplumsal tepki örgütlülük gerektirir. İşçi, emekçi, yoksul köylü, gençlik, kadın, meslek örgütleri ve STK’lar kendi üyelerini kendi talepleri için mücadele etme sorumluluğu içinde tutmalılar.

Siyasi Partiler, Sendikalar, Meslek Örgütleri, Sivil Toplum Kuruluşları ortak sorunlarına, taleplerine ortak çözüm için birleşerek bütünleşerek önderlik tutumunu her koşulda ortaya koymalı… Meydanlarda birleşen halkların içine sızarak mücadeleyi zayıflatmak için: Kırma, dökme, yanlış yönlendirme, kışkırtma, şiddet, saldırıları ortamı hazırlayan provokasyonlara fırsat verilmemeli. Güvenlik kuvvetleri görevlerinin toplumsal tepkiye karşı meydanlarda çıkan toplumun güvenliğini sağlamak olduğu bilgisi içinde hareket etmeli. Nitekim toplumun meydanlara taşıdıkları ekonomik, sosyal, siyasal talepler, sorunlar güvenlik kuvvetlerinin de talepleri sorunları.

Bugün, işçilerin, emekçilerin, yoksulların muhalefetine önderlik edecek Siyasi Partiler, Sendikalar, Sivil Toplum Kuruluşları ortak tepkiyi örgütlü bir güç olarak bütünleştirmelidir.

Meydanlarda iş yerlerine, Polise, araçlara, iş yerlerine saldırmaya kalkışan provokatörlere karşı dikkatli olunmalı.

Toplumsal siyasal tepki sadece örgütlü güçlerin üretimden gelen gücünü kullanmasıdır.

Boykot, grev, genel grev taleplerini hayata geçirme mücadelesidir.

Daha önce çokça ortaya çıkan bankalara, araçlara, Polislere, iş yerlerine saldırı sadece toplumsal muhalefeti dağıtmak için sergilenen provokatörlerin işidir.

Meydanlarda bu türden yönelimler mutlaka önlenerek, girişimler boşa çıkarılmalıdır. Ekonomik, sosyal, siyasal ortak taleplerin mücadelesinin verilmesi devrimci, demokrat, sosyalist, komünist insani, vicdani, ahlaki, kültürel ve vatandaş olma sorumluluğudur.

Kendi talepleri için sokağa çıkan inşaat işçisi banka camını kırmaz. Camın üretim ve montaj sürecindeki emeği ve milli değeri bilir. Kendi talepleri için meydanlarda buluşan memur Polise saldırmaz. Memur bilir ki kendi yaşadığı ekonomik, sosyal, siyasal sıkıntıları memur olan Polisler de yaşıyor. Polisler de hak ve özgürlükleri için meydanlara çıkanların güvenliğini sağlama görevlerine sadık olmalıdırlar.

İşçilerin, yoksul köylülerin, küçük esnafın, memurların ortak taleplerinin hayata geçirilmesi için verdikleri örgütlü mücadelenin karar merci sınıf sendikaları, Meslek Örgütleri ve STK’lar olmalı. Polisler, emir komuta silsilesi içinde görevli memurlardır

Polisler görev yaparken bilmeliler ki; meydanlara toplanan işçilerin, yoksul köylülerin, memurların, gençlerin, kadınların talepleri memur olan Polislerin de talebidir.

Demokratik hak ve özgürlüklere dayalı toplumsal mücadeleyi provoke etmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.

İş, ekmek, özgürlük mücadelesi: İşçi sorumluluğu, insanca yaşamak için ekmek kazanmak, özgürlüklerin inşası için verilmeli.

SONUÇ OLARAK

Bireylerin kendi taleplerini meydanlara taşıması ile çoğalarak toplumsal talep oluşuyor. Ortak sorunları olan bireylerin yan yana gelmeleri toplumsal çözüm yaratma kazanımıdır. İnsani değerlerini koruma kazanımıdır. Bu kazanımlar: Ülkenin ekonomik ve siyasal bağımsızlık kazanımı olur.

Hadi hayırlısı…