Konusuz bırakmıyorlar bizi. Geçen haftanın Çarşamba günü verileceği önceden ilan edilen müjdenin Salı akşamından Uzay’a çıkış olduğunun açıklanması, ardından cumartesi gecesi gelen şehit haberleri ile bu müjdenin ilişkilendirilmesi mevzularına girecektim. Sonra vazgeçip şu meşhur Anayasa mevzusuna dönmeye karar verdim. Hoş, bu başlıkların hepsi, hükümet için artık birer top çevirme hamlesi!

AKP, iktidarda olduğu süre içinde 3 defa referanduma giderek anayasayı değiştirdi. Hepsinde de aynı saik ile! 12 Eylül’ün diktacı, vesayetçi ve sivil olmayan anayasasını değiştirmek gibi büyük iddialarla ortaya çıktılar. Her seferinde de kendi istedikleri değişiklikleri, demokratikleşme sosuyla bize yedirmeye çalıştılar. 2007 yılında Abdullah Gül’ü CB seçtirmek ve 367 tartışmasını sonlandırarak TBMM’de istedikleri gibi hareket etmenin yolunu açmış oldular. Yürütme, yasamanın önüne geçmiş oldu böylece. Hükümet etmek yetmiyordu zira yasa yapmak için. TBMM’nin ilk ‘By-Pass bu yolla gerçekleşti. Yürütme, 1-0 öne geçmişti.

Ardından, 2010 yılındaki meşhur ‘’yetmez ama evet’’ oylamasında 12 Eylül’den çok çekmiş demokrat, Kürt, ilerici ve liberalleri de yanlarına alarak yargı sistemini kökten değiştirip siyasallaştırdılar. Bu referandumdan sonra Fettullah Gülen kadrolarına emanet ettikleri yargı ülkeyi 15 Temmuz’a kadar sürüklemiş oldu. 2007’de yasamayı işlevsizleştirmiş olmasına rağmen, yüksek yargıdaki karşıtlarını yok etmenin yolu olarak kullanıldı bu referandum. Yürütme, 2-0 oldu böyle. Bu kez gol yargıya atılmıştı.

15 Temmuz darbesinden sonra geçilen olağanüstü hal döneminde de ülkeyi 2 yıl KHK’larla yöneterek yasama organını hiçe sayan hükümet, bu kararları yargı denetiminden de kaçırmak suretiyle istediği tüm kısıtlamaları getirip ülkedeki temel hak ve özgürlükleri rahatça askıya aldı. İşten çıkarmalar, hapisler, sürgünler, kapatmalar, iptaller, yasaklar derken ülkeyi getirdikleri yer ise olağanüstü hal koşullarında 3. bir referandum oldu. KHK’larla yönettikleri 2 yıl boyunca yürütme, 3-0 yapmış oldu skoru.

En büyük gol ise 16 Nisan 2017’de yapılan referandum ile CB Hükümet Sistemi denen ve tüm kararları tek adamın iki dudağı arasına bırakan ucube sistemle cumhuriyeti geri dönülmesi çok güç bir yokuştan aşağıya sürüklediler. Bu son hamle yürütme lehine 4-0 bir skor değildi artık. Adeta, altın gol niteliğindeydi.

Cumhuriyete karşı ebedi bir zafer kazandıklarını sanmaları doğaldı. Artık, yargı ve yasama tamamen etkisizdi. Yürütme denen şey ise sadece ve sadece Cumhurbaşkanından ibaretti.

***

İşlerin istedikleri gibi gitmediğini gördükleri anda da bu tartışma ortaya atıldı. Yeni Anayasa. Öte yandan, bu konudaki sicillerinin ne kadar karanlık olduğunu yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım AKP’nin bu defa kime karşı nasıl bir sos hazırlayacağını izlemek açısından bu tartışmayı dikkatle izlemeyi de önemsiyorum. Meselenin, 2023’ten sonraki en azından 5 yılı daha garantiye alabilecek bir seçim sistemi hazırlamak olduğunu bilmek için siyaset bilimci olmaya gerek yok!

Zira günümüz siyasetinde parçalanan ittifak ve parti yapısı içinde AKP’nin telaşla başka yollar araması kaçınılmaz. Her daim uyanık kalmak şart! Bu konuda AKP’nin gitmesinin ülkenin geleceğini aydınlatacak olduğunu bilen herkesin tek bir kırmızıçizgisi olması lazım: Parlamenter Rejim.

Sonun başlangıcında olduğunu gören AKP, son maçına çıkmadan önce rakiplerini oyalayacak bir gündem yakaladı. Önümüzdeki 2 yıl boyunca tüm ülkeyi bu konuda kafa yorarak geçirecek, o da kendi gündemini uygulayacak. Bu konuda da bagajları ağır: 2007 ve 2010 yılında hazırladıkları anayasa komisyonlarında hukukçuları, bilim insanlarını, siyasetçileri tartıştırıp, ardından bu taslakları rafa kaldırarak bildiğini okumuştu. Bir oyalama hikâyelerinin de 2015 Haziran Seçimlerinden sonra ülkeyi ‘’istikşafi’’ koalisyon görüşmeleri ile oyalayıp, bombaların patladığı bir atmosferde ülkeyi yeniden baskın bir erken seçime götürmüşlerdi. Hatırlayalım.

Özetle, bu tek kişilik bir gösteridir. İzlememek, alkışlamamak tek çaredir. Herkesin ağız birliği ettiği tek şey bizi, cumhuriyeti ve demokrasiyi kurtaracak olan kırmızıçizgimiz olmalıdır; Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem.