İstanbul Sözleşmesi’nden ellerini çekene kadar, bıkmadan usanmadan söyleyeceğiz, yazacağız; HAYATLARIMIZDAN DA HAKLARIMIZDAN DA VAZGEÇMİYORUZ!

Vazgeçemeyiz!

Çünkü siz, katilleri koruyorsunuz. Çünkü siz, tecavüzcüleri, tacizcileri indirimlerle takdir ve teşvik ediyorsunuz. Çünkü siz, istismar yuvası vakıflarla kol kola yürüyorsunuz. Çünkü siz, tecavüzcü ile mağduru evlendirerek, devlet onaylı, ömür boyu sürecek sistematik tecavüzün önünü açmak istiyorsunuz. Çünkü siz, kadın-erkek eşitliğine inanmıyorsunuz. Çünkü siz, gökkuşağının çocuklarına karşı nefret suçu işliyorsunuz. Çünkü siz, ağacı, dereyi, gözeyi, güzel olan her şeyi yok ettiğiniz gibi, sesimizi, soluğumuzu, kimliğimizi, irademizi ve ‘gerekiyorsa’ varlığımızı yok etmek istiyorsunuz. Çünkü siz, kahkahamızdan, karnımızdaki çocuktan nefret ediyorsunuz. Çünkü siz, biz istediğiniz kadar doğuralım, siz de emeğini, bedenini istismar edin istiyorsunuz. Çünkü siz, ‘hem severim hem döverim’ diyorsunuz. Çünkü siz, Gülistan Doku’yu bulmuyorsunuz. Çünkü siz, Şule Çet ve katledilen genç kadınlar için, ‘Bakire değilmiş mi? O saatte orda ne işi varmış? Niye gülmüş? Niye sevmiş?’ diye soruyorsunuz. Çünkü siz, şiddet gören kadınları korumak yerine evlerine geri gönderiyorsunuz. Çünkü siz, sığınma evleri açmıyorsunuz. Çünkü siz, hoşlanmadığınız şeyleri düşünenleri, yazanları, söyleyenleri hapiste bırakıp, katilleri, tecavüzcüleri salıverdiniz. Çocukları öldürdüler. Çünkü siz, kadın katliamlarına isyan eden kadınları işkence ile gözaltına alanlarsınız. Çünkü siz, çatısında toplandığımız örgütlerimizin kapısına kilit vuran, arkadaşlarımızı tutuklayanlarsınız. Çünkü siz, atadığınız kayyumlar marifetiyle belediyelerdeki kazanımlarımızı elimizden alanlarsınız. Çünkü siz, kadınlarla ve gökkuşağının çocukları ile savaş halindesiniz!

Çünkü siz, hakkında ‘Çünkü siz…’ diye başlayan binlerce cümle yazabileceğimiz kadın düşmanı politika ve uygulamaların mimarısınız!

Vazgeçmiyoruz!

Çünkü biz, kadınız, transız, lezbiyeniz, geyiz, biseksüeliz, kendimize her ne diyorsak o’yuz. Varız. Hep vardık. (Size kötü bir haberimiz daha var.) Hep de var olacağız!

Çünkü biz, yüzyıllardır evlerin de erkek egemen sistemin de duvarlarını yıkmak için uğraşanlarız. Çünkü biz, eteğine de başörtüsüne de laf söyleyenlere karşı birlikte ses çıkaranlarız. Çünkü biz, bizi ‘kurt’ ilan edenlere inat birbirinin ‘yurdu’ olanlarız. Çünkü biz, yıllarca sürse de ‘intihar değil, cinayet!’ diye mahkeme tutanağı yazdıranlarız. Çünkü biz, tomaların önünde dans edenleriz. (Gerektiğinde taş da attığımız olmuştur tabii.) Çünkü, biz kol kola girip, etten polis barikatının önünde, yürekten duvar olanlarız. Çünkü biz, gözaltı aracına ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!’ yazanlarız. Çünkü biz, sosyal medyadaki bir çığlığı, herkes duyana kadar birlikte atanlarız. Çünkü biz, baskılarınızdan, işkencelerinizden, gözaltılarınızdan, tutuklamalarından korkmayan, susmayan, biat etmeyen var’lıklarız! Çünkü biz, ‘Nerdesin aşkım?’ a, gökkuşağının öbür ucundan ‘Buradayım aşkım!’ diye ses verenleriz. Çünkü biz, muhalefetin en sessiz olduğu dönemlerde bile ‘itirazını’ örgütleyenleriz. Çünkü biz, dayanışmanın gücüyle ayakta kalmayı bilenleriz. Çünkü biz, bıkmadan usanmadan mücadele edenleriz.

Çünkü biz, ‘Çünkü biz …’ diye başlayan milyonlarca cümlenin hem yazanı hem söyleyeni hem de yaşamda karşılığını kuranlarız!