Mart, Nisan, Mayıs ayları, tarladaki mevcut ürünün sonlarına doğru gelinip bozulduğu ve bir sonraki bahar ürünleri için toprağın işlenip fidelerin dikildiği, tohumların ekildiği zaman dilimidir. Bu dönemde üreticiler topraklarını işlemek için traktörlerine mazot, topraklarını daha verimli kılabilmek için gübre, ekip dikmek için fide ve tohum, sulamalarını yapmak için de tarımsal sulama malzemelerine çok yüksek miktarda para harcarlar.
Sadece geçen yıldan bu yana üreticilerin üretebilmesi için zaruri olan bu harcama kalemlerinin hepsine yaklaşık yüzde 100’e varan bir zam geldi. Mevcut durumda zaten borçlu olan çiftçilerimiz bahar dönemi üretimi için gerekli olan bu girdileri alabilmek için tekrar borçlanacaklar.
Ülkemizde üreticilerin, tarım kredi ve bankalara olan borçları yaklaşık 150 milyar lira. Tarım bakanlığının 2021 yılı bütçesi 51.4 milyar lira, bakanlığın açıkladığı çiftçilerimize destek miktarı ise 24 milyar lira.
Mevcut sistem üreticimizin borç batağına girmesine ve dolayısı ile alım gücü düşük olan tüketicilerin bütçelerini aşan miktarlarda gıda harcaması yapmasına neden olmaktadır.
Bu tarımsal üretim planlamasının çözümü çok basit; tam da bu aylarda üreticiye kaynak yaratıp mazotunu, gübresini, tohumunu, fidesini, sulama malzemelerini hibe ile vereceksin ki üretici üretsin, mal çok olsun, fiyat düşsün, vatandaş ucuz yesin. Üretici de zaten düşük maliyete ürettiği için, borca girmediği için eline geçenle idare etsin. 24 milyar destekle bu iş olmaz bunu bileceksiniz.
Bir seçim öncesi yine bu aylarda meyve sebze çadırları ile başlayan ve hal esnafıyla, gariban pazarcı esnafının gıda teröristi ilan edilmesi ile devam eden tarımsal üretim ve pazarlama stratejisinin market raflarına terfi ettiği şu dönemde hala fiyatlar düşmediği için sorunun kaynağı olarak aynaya bakmaya korkanlar, çözüm için yalan yanlış yerlere bakıp duruyorlar.
Bir de şu üreticinin sırtına kambur olan girdilere; yemi, gübreyi, ilacı, tohumu, fideyi satan firmalara ve finans kuruluşlarına bir baksınlar. Bu ürünleri sadece kâr mantığı ile çalışan global şirket haline getirmek için bu ülkenin çiftçisinin sömürülmesine, bitirilmesine, tüketilmesine çanak tutmak ‘ihanet’ değil de nedir?
Tarımsal girdilerin kamucu politikalar ile sürdürülebilir bir üretim modeli inşa etmeden neoliberal politikalar ile fiyatların düşmesini beklemek ‘Allahım bir çuval altın, yanında da hamal gönder’ demek değil de nedir?
Bu girdabın nedenini daha da fazla görmezden gelirseniz bir gün çatınızı paramparça edip düzeninizi dağıtacağından emin olabilirsiniz. Kendini bu işin sorumlusu saymayanlar, göz ucuyla bakanlar, duymazdan gelenler, bilmiyormuş gibi yapanlar da bilsinler ki ‘eti geçti, bıçak kemikte.’
Saygı ve sevgilerimle.