Şimdi üstünde oturduğum sandalyeyi düşünüyorum, ya da telefonumu düşüneyim. Ben ya da bir başkası bu sandalyeyi veya telefonu kullanmasa bu nesnelerin bir anlamı olur muydu? Nesneler, insan var oldukça anlam kazanıyor sanırım. Ben varsam oturduğum sandalye, yaşadığım yer, yaptığım iş, görüştüğüm insanlar, dinlediğim müzik, gezip gördüğüm yerler anlam kazanıyor. Tüm bunların tek başına anlamı yok gibi, ben varsam biz varsak anlam kazanıyor her şey. O halde hayata anlam veren bizlerin varlığı diyebilir miyiz?
Avusturyalı psikiyatr Victor Frankl’ye göre hayata anlam vermek ve amaçla doldurmak için insan anlam aramalıdır. İnsan hayatın anlamını acı çekerken dahi bulabilir yani insanı güdüleyen şey kendi yaşamını anlamlı hale getirme gereksinimidir. Herkes için geçerli bir tane anlam yoktur, bu kişiden kişiye değişir. Sürekli olarak da değişebilir .
Alfred Adler’e göre hayatın anlamı bizim başkalarının hayatlarına bir şeyler katabildiğimize göre şekillenir. Ancak başkalarına faydalı olduğumuzda hayatımız anlam kazanacaktır.
Bir hikaye... Bir gün hayatın amacını anlamını merak eden biri bu soru aklına geldiğinde etrafındakilerle bu konuyu konuşmaya başlamış, sohbetler etmiş, fakat ne yazık ki aldığı cevaplar onu tatmin etmemiş. Belki farklı kişilerle bu konuyu konuşursam cevap bulurum umuduyla köy köy kasaba kasaba şehir şehir gezmiş oralardaki insanlarla sohbetler etmiş. Fakat yaptığı sohbetlerden bir sonuç alamamış artık umutsuzluğa düşmüş ama yine de hayatın anlamını aramaktan vazgeçmemiş. Bir gün gittiği kasabalardan birinde bir bilgenin adını duymuş . Belki ondan öğrenirim hayatın amacını diyerek hemen yola koyulmuş, yol onu bahçeli bir eve çıkarmış. Bilge onu güler yüzle karşılamış, sohbet etmeye başlamışlar ve bilge gitmiş bir kaşık yağ ile geri gelmiş. Bilge “Kaşığın içinde yağ var, evin etrafında yağı dökmeden çevreni izleyerek gezip gelmeni istiyorum.” demiş. Bizimki bilgenin dediğini hemen yapmış ve evin etrafını dolanıp gelmiş. Bilge evin etrafında neler gördün diye sorduğunda bizimki “ Sadece kaşığa dikkate ettim yağı dökmemek için bakınmadım ki çevreme.” demiş. Bunun üstüne bilge tekrar kaşıkla beraber bahçeyi de izleyerek gezmesini istemiş. Bilgenin isteğini hemen yerine getirmiş ve bahçeyi de izleyerek gezmeye başlamış. Fakat bahçe o kadar güzelmiş ki insan kendini unuturmuş sadece kaşığı değil. Bilgenin yanına gittiğinde bilge kaşığa bakmış ve konuşmaya başlamış: “Hayat senin ona bakış açına göre şekillenir, ya bir noktayı görür başka hiç bir şeye bakmazsın ve yaşamın akıp gider farkına varmazsın ya da görebileceğin tüm güzellikleri görmeye çalışır hayatını yaşarsın ve akıp giden zamanda hayatın anlam kazanır. Hayatın anlamı senin bakış açında, gördüklerinde ortaya çıkar...”
Yaşamın anlamı bizim ona bakışımızda gizli.Hayat tek başına anlamsız, ona anlam verecek olan ise bizleriz, yaptıklarımız ve yapacaklarımız. Her insan kendi hayat evinin mimarıdır. Hayatınızın anlamını bulmanız dileğiyle.