CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ‘Kongrelere Belediye Başkanları karışmasın’ demesine rağmen, öyle ya da böyle, CHP İl Kongresi öncesi, en çok Aziz Kocaoğlu’nun tartışılması ne büyük talihsizlik oldu değil mi?
Adaylar, yönetimleri, dünyaya bakışları, güncel gelişmelere dair refleksleri, idealleri vs yerine; klikler, güçler, toplantılar, dengeler vs’nin konuşulması… Sanırım iyi olmadı.
16 Nisan referandumu öncesinde "Ülkenin her şeyini, malını, mülkünü, canını, kaderini, geleceğini, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini bir kişiye teslim etmek istiyorlarsa, buyursunlar gitsinler 'evet' versinler’’ diyen Aziz Kocaoğlu haklıydı.
16 Nisan 2017’de sandığa giden CHP’liler, ülkenin yüzde 50’sinden fazlası gibi ‘hayır’ dedi.
Her şeyin bir kişinin ağzından çıkacak olan iki söze göre belirlenmesine, kendi ifadeleri ile ‘Tek adam’a hayır dediler.
Çoğulculuk yerine çoğunlukçuluğun, demokrasi yerine gücün belirleyici olmasına hayır dediler.
Tarafsız olması gerekenlerin, kamu gücünü arkasına alarak, bazen teşvik bazen tehdit ile kendi iktidarını korumak üzere ülkeyi dizayn etmek istemesine hayır dediler.
Herkesin vergileri ile oluşan devasa kamu gücünün, bir kişinin tahayyülleri doğrultusunda sadece bir cenah için kullanılmasına, arda kalanların düşmanlaştırılmasına, kamu gücünün sopa gibi değerlendirilmesine hayır dediler.
‘Ben derim olur, yaparım olur’, ‘benim adamım en iyisidir’, ‘ya taraf olacaksın ya bertaraf’ anlayışına; baskıya, zora hayır dediler.
Neden hatırlatıyorum?
7 Ocak’ta İzmir’de yapılacak olan CHP İl Kongresi’nin, yarım bırakılan 16 Nisan mücadelesinin ikinci raundu için belirleyici olacağı kanaatindeyim de ondan hatırlatıyorum.
Hele 16 Nisan sürecinde tüm memleketin gözü İzmir’deyken…
Hele Adalet Yürüyüşü, Mitingi ve Kurultayı’ndan hemen sonra…
***
Türkiye demokrasi mücadelesi için İzmir, İzmir için Cumhuriyet Halk Partisi önemli…
Gazete olarak başından bu yana takip ettiğimiz kongre süreci maalesef CHP’nin üzerine düşen sorumlulukları nasıl yerine getireceğinin konuşulamadığı bir süreç oldu.
Sıkça denildiği gibi, ‘politika, ideoloji, mücadele hattı konuşulamadı.'
Gelinen noktada, tek net politik tavır kaldı, o da ‘hayır’ demeye devam etmek.
7 Ocak’ta ‘hayır’lısı olsun…
Ama nasıl? Ona da delegeler karar versin.