...

"Bana yapılan baskılara asla boyun eğmeyeceğim. Benim işte tam olarak İzmir’e dair sevgimin ispatı bu olacak. Önümüzdeki beş yıl benim için çok zorlu ama etkili bir mücadele ile geçecek. Çocukluğumdan bugüne yaşadığım ve yaşattığım her türlü anının değerini korumak için, hatıranın değerini korumak için, borçlu olduğum on binlerce insana bana duydukları o güvenin karşısında o borcu ödeyebilmek için… Bu benim için bir onur hikayesidir. Bu hikâyenin gereğini yerine getireceğim...Diliyorum şansım yaver gider, çünkü biraz hakikaten buna ihtiyaç var.”

Çeşme’de 5 yıldızlı bir otelde gerçekleşen toplantıda, parmağını sallayarak tam olarak böyle demiş Cemil Tugay. Anlatım bozuklukları kendisine aittir.

İnsan bunu okuyunca, ‘Başkana acaba kim baskı yapıyor?’ diye merak etmeden duramıyor.

Dış güçler mi başkanı tehdit ediyor, komprador burjuvazi mafyayı mı üzerine salıyor, siyasi iktidar yargı sopasını mı sallıyor, yoksa beşli çetenin(!) inşaat firmalarının adamları mı baskı kuruyor; merak etmemek elde değil.

Kendisini eleştirenlerle hayal aleminde büyük savaşlar verdiğini düşünmüyorsa, gerçeği açıklasın da hepimiz öğrenelim. Gizli-yapay düşmanların korkusuyla yönetilmekten bıktı bu halk zaten çeyrek asırdır.

Başkan görünmez düşmanlara boyun eğmeyecekmiş. Ve bu da İzmir sevgisinin ispatı olacakmış.

Nasıl bir İzmir sevgisidir onu da anlamak mümkün değil.

-Kendisini eleştirenleri sevmiyor.
-Eski başkanları sevmiyor.
-Geçmiş dönemlerin bürokratlarını sevmiyor.
-Yerel basını sevmiyor.
-Geçmişte yapılan iyi işleri sevmiyor.
-İşçileri sevmiyor.
-Memurları sevmiyor.
-Hele sendikaları hiç sevmiyor.

Düş demediği yaprak düştüyse sevmiyor.
Yağ demediği yağmur yağdıysa sevmiyor.

3 aydır koltukta oturuyor, hemen hemen herkesle kavga ediyor. Sonra da çıkıp İzmir’i seviyorum diyor.

***
Sosyal demokrat belediyeciliği unuttu.
Sosyal belediyeciliği unuttu.
Halkçı belediyeciliği unuttu.
Katılımcı belediyeciliği unuttu.
Toplumcu belediyeciliği ağzına bile almıyor.

Tutturdu bir ‘yeni nesil belediyecilik’ masalı, tekrar edip duruyor.

‘Yeni nesil belediyecilik’ safsatasının ne olduğunu anlatsın Cemil Tugay, bu köşeden kendisinden özür dileyeceğim.

Süslü olduğunu sandığı kelimelerle ‘cambaza bak’ yapacağına;

-Aydın Erten’den halkçı belediyeciliği,
-Ahmet Piriştina’dan İzmirlilerin gönlüne nasıl gireceğini,
-Tunç Soyer’den emekçilerle barış içerisinde çalışmayı,
-Yaşayan efsane Yılmaz Büyükerşen’den hayal etmeyi öğrenebilir.

Anladığım kadarıyla ‘Yeni Nesil Belediyecilik’ masalı, ideolojisiz-fikirsiz bir arayışın, reddi miras yapmayı tercih ettiği deli saçması teraneden başka bir şey değil.

Hal böyle olunca,

Ortada bir fikir, bir dünya görüşünün derli toplu yerel yönetim algılayışı ve ona uygun mücadelesi olmayınca;

Şehr-i emin olması gereken kişinin, kendi ifadesinde kullandığı haliyle, çocukluğunda yaşadıklarının yansıması olan soyut düşmanlarla çanak çömlek patladı oynamasını izliyoruz.

‘Yeni Nesil Belediyecilik’ safsatasının altından, başkana azıcık itiraz eden herkesle kavga etmek dışında gözle görülür hiçbir şey çıkmıyor.

İşin aksi, 3 ay geçti kimse de ‘Yeni Nesil Belediyecilik’ masalını yutmuyor.

Başkan inat etmiş, 57 ay daha kendi gölgesiyle kavga edeceğe benziyor.

Dilerim şansı yaver gitmez, olan güzelim İzmir’e oluyor!