Türkiye için önemli bir seçimi geride bıraktık. Sonuçları uzun süre analiz edilecektir. Muhalefet gerekli dersleri çıkarıp yeni değişim ve yapılanma ile önce yerel seçimlere ardından genel seçimlere hazırlığını yapacaktır. İktidar tekrar nasıl kazandı? Muhalefet neden kaybetti? Bu sorular doğal olarak sorulacak tartışılacaktır. Her seçim sonrası bu muhasebe yapılır. Ben muhalefet tarafında köklü değişiklikler yapılmasını çok beklemiyorum. Yeni isimler, mevcut süreçte ortaya çıktı ve kendilerini gösterdi. İleriye dönük umut veren isimler var. Muhalefet açısından seçim kayıplarının isimlerle çok ilgisinin olmadığını düşünüyorum. Kazanacak aday tartışmalarını seçim öncesi çok yaşadık. Aday Kılıçdaroğlu yerine başka bir isim olsaydı seçim sonucu değişmeyecekti. Burada asıl bakmamız gereken ana konu ülkenin sosyolojik yapısı. Bu yapının getirdiği siyasi düşünce ve asıl çoğunluğun oluşturduğu istekler seçime damgasını vuruyor. Şu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye'de seçmen yapısı yüzde 70 civarında sağ-milliyetçi-muhafazakar düşünceden oluşuyor. 50+1 oranın arandığı bütün seçimlerde kazanan bu partileri temsil eden liderlerden çıkmaya devam edecektir. Bu tablonun değişmesi ancak parlamenter sistemle mümkün olur.
Gerçek olan ekonomi!
Boş tencere bu kez iktidarı deviremedi yorumları yapılıyor. Bu savı ileri sürenler şimdilik haklı görünüyor. Seçmende, beka ve güvenlik kaygısı ekmeğin önüne geçti. Bu durum süreçte yaşayacağımız gerçeklikleri yok edemeyecektir. Ülkenin bir enflasyon sorunu var. Geniş kitleler artan gıda fiyatları karşısında zor durumda. Ekonomide çarkların sağlıklı dönmesi için yeni düzenlemeler şart. Üretim ekonomisi bu ülkenin geleceği için olmazsa olmazı. Katma değer yaratan sektörlere yeteri kadar ilgi gösterilmezse yeni beka sorunumuzun ekonomi olduğu gerçeği ile tanışacağız.
Son cümle: Güvenli bir evde oturmak ilk koşuldur. Ama o eve ekmek ve su girmiyorsa o evde sağlıklı hayat olmaz. Üretim şart...