YSK’nın 6 Mayıs kararından bu yana İstanbul ve tüm Türkiye 23 Haziran seçimlerine kilitlenmiş durumda. Bunun nedeni üç büyük şehri kazanması kuvvetle muhtemel muhalefetin, 2023’te iktidar olma ihtimali. Hükümet tarafından uzun süredir dayatılan 2023 hazırlıklarının bertaraf edilmesinin yolunun açılması 23 Haziran’dan geçiyor. Bu aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sarsılması, 2. Cumhurbaşkanı’nın şimdiden netleşmesi anlamına da geliyor.
Muhalefet 31 Mart seçimlerine giderken önemli bir hamle yaptı. Büyükşehir adaylarını yerelden gelen belediyecilik deneyimi olan siyasilerden yana kullandı. Ek olarak, ilçe belediye başkan adaylarını belirlerken bile meclis üyelerinden belirlemelerin olması dikkatlerden kaçmadı. Belki de bu genel strateji yerel seçimlerde muhalefet lehine olumlu sonuçlar getirdi.
İZMİR, İSTANBUL'DA
İzmirli siyasetçiler de bu süreçte İstanbul siyasetini yalnız bırakmadı. İzmir’den pek çok belediye başkanı seçim çalışmalarına katılmak üzere İstanbul’a akın etti. Saha çalışmaları, esnaf ziyaretleri, STK’larla toplantılar gibi pek çok seçim çalışması İstanbul örgütüyle koordineli olarak düzenlendi. Görünen o ki İzmir’in umudu da İstanbul oldu. Türkiye’de genel bir dönüşümün başlaması için İstanbul kilit rol üstleniyor. Üç büyükşehirin CHP bayrağıyla temsil edilmesi, büyükler arası yapılacak yerel işbirlikleri ve ortak projeler muhalefetin hareket kabiliyetini artıracaktır. İzmir’in İstanbul’a ağırlık vermesi vizyoner yaklaşımın da kanıtı. Öyle ki 2024 ve 2029 yerel seçimlerinin altyapısı hazırlanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan olarak seçildiğinden bu yana belki de ilk kez bu seçimde gelecekçi bir bakış açısı somut örneklerle fark edildi. Tunç Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterilmesi, Utku Gümrükçü’nün genç ve aktif siyasi kimliğiyle Çiğli’de olması ve Fatih Gürbüz’ün yine genç kimliğiyle, yerelden gelen güçlü profiliyle Foça’da ipi göğüslemesi Türkiye’deki büyük değişimin habercisi.
FARK YARATAN BAŞKAN
6 Mayıs’tan 23 Haziran’a giderken tüm eylemler göz önüne alındığında fark yaratan bir Belediye Başkanı, İzmir’de dikkatlerden kaçmıyor. Adı kulislerde geçmeye başladığında yoğun bir siyasi baskıyla karşı karşıya kalmasına rağmen duruşunu hiç bozmadı. Basında pek çok olumsuz haber okuduk hakkında, köşe yazarları yüklendi ve pek çok asılsız iftirayı çekinmeden yöneltti. Tüm negatif algıları görmezden gelerek kendi yolunda ilerledi. Bununla kalmadı, rakiplerine yönelik yapılan dedikoduları bile kullanmayı tercih etmedi.
Temiz siyaset kültürünün oluşması için belki de örnek bir yol açmaya başladı. Kimden mi söz ediyorum? Toplumsal cinsiyet ilkelerini özümsemiş “erkek siyaseti” bertaraf etmek için adım adım ilerleyen, dev çınarın yeni “filizi”: Sengel Başkan. Sayın Sengel’in tutumu 1 Nisan’dan bu yana umut vaadediyor. Güvene dayalı, eşitlikçi ve adil yaklaşımı dikkat çekiyor. Başkan Sengel, sürekli sokaklarda, vatandaşla iç içe, her yeri didik didik ediyor. Yalnız da değil. Yanında bürokratları, ekibi var. Sengel’in seçildiği ilk üç ayda gösterdiği çalışma biçimi Selçuk’un beş yılda iyi yerlere gelebileceğinin habercisi. İlk adım tanıtım atağıyla yapıldı, turizmi hareketlendirip yeni turizm alanlarının geliştirileceği söyleniyor. İkinci adımda da tarımın güçlendirilmesi için destekler, politikalar geliştirileceği bekleniyor.
Ve Sengel yine farkını gösterdi, 23 Haziran seçimlerinde İstanbul’da “Okul Sorumlusu” olarak görev alacağını duyurdu. Belki de İzmir’den giden destekler arasında en somut ve masum görev budur. Çünkü siyasette söze dayalı çok hareket var, eyleme dayalı somut uygulamlar eksik. Selçuk’un Başkanı, bu eksiği gidermek için önemli bir adım attı.
Siyasetçilerden hep somut ve uygulanabilir adımlar bekliyoruz, çözüm odaklı anlayış gerçekçi bakış açısıyla yaşamlarımızı kolaylaştırabilir.