“Marifet İltifata tâbidir, müşterisiz meta zâyidir. İltifatsız mal zâyidir.”

Yani:

“Kişilerin başarıları takdir edildiği ve karşılığı verildiği müddetçe daha iyi sonuçlar elde edilir ve başarıların devamı sağlanır. Çok kaliteli bir mal üreten kişi, eğer o mala alıcı bulamıyorsa başarısının bir anlamı yoktur. Kişilerin yararına kullanılmayan başarılar devamlı olamaz. Beceri ve başarıları ödüllendirmek gerektiğini vurgulamak üzere söylenir.”

İltifat ve itibar...

Birbirini tamamlıyor. Tıpkı Bayraklı’da yükselen Folkart ikiz kuleleri gibi…

Türkiye İtibar Akademisi, Folkart’ı en itibarlı markalar arasında gösterdi.

Bu gurur bence sadece Folkart’ın değil tüm İzmir’in…

Neden mi?

Türkiye İtibar Akademisi tarafından yapılan çalışmaya bu yıl iki üniversite öncülük yaptı. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Bursa Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinin akademik denetiminde gerçekleşen araştırma, Türkiye İstatistik Kurumu’nun “Türkiye Örneklemi” kabul ettiği 26 Bölge ve 72 ilde 2 Ocak-30 Ocak 2021 tarihleri arasında yaklaşık 12 bin kişi ile görüşülerek gerçekleştirildi.

Araştırma sonuçlarına göre geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Folkart, yine Türkiye’nin en itibarlı markaları arasında gösterildi. Türkiye genelinde yapılan araştırmada inşaat sektöründe İzmir merkezli tek firma olarak Folkart yer aldı.

Altını bir kez daha çizmek lazım…

İnşaat sektöründe İzmir merkezli tek firma…

Peki bu Folkart ne yaptı da bu itibarı hak etti?

2006 yılında kurulan Folkart, bugüne kadar İzmir’de inşa ettiği yenilikçi, estetik, modern, teknolojik ve çevreci yaşam alanları ile sektörün öncü firmalarından birisi olarak öne çıkıyor. Lüks kavramına farklı bir bakış açısı getiren Folkart, dünya standartlarında yapılar inşa ederek, yatırımcılarına yüksek katma değer sağlıyor. Folkart bugüne kadar biri ilaç fabrikası olmak üzere ulusal ve uluslararası arenada ödüller kazanan 16 farklı projeye imza attı.

Günümüzde ise Folkart Vega ve Folkart Boyalık projelerinin inşaatı devam ederken, 2021 yılında İstanbul’da, İzmir Urla ve merkezde olmak üzere farklı projelerin inşaatına başlamayı hedefliyor.

Büyük firmaların, holdinglerin merkezlerini İstanbul’a taşıdıkları, tabiri caiz ise İzmir’den kaçtıkları bir dönemde bu kente yerleşip ardı ardına çılgın projeler yapacaksın.

Alkışlamamak elde değil.

İzmir’de taş üstüne taş koyan herkesi alkışlarız.

Ve Folkart’ın mimarı, babası, patronu Mesut Sancak’ta söz…

Bir röportajında dikkatimi en çok çeken özelliklerini paylaşacağım Sancak’ın…

** “İnsanları şaşırtmaktan her zaman keyif aldım. Şaşırtamıyorsan sıradansındır. Benim bu anlamda parayla hiç işim olmadı, mutlaka sevdiğiniz işi yapmanız gerekiyor. Yaptığınız işi sevmeniz çok önemli, mesela ben masa başı işleri sevmem. Sadece rakamlarla oynanan işleri de sevmem.”

** “Hayatım boyunca bir başkasının yaptığı işi yapmamaya çalıştım. Ecza depoculuğu benim ilk yaptığım işlerden biri, ne yapıyorsunuz siz şirkettesiniz aşağıda mallar giriyor çıkıyor. Siz sadece rakamları görüyorsunuz, bugün ciro şu kadar bugün kar bu kadar. Bunlar benim işim değil, benim görmem lazım, elle tutulması gözle görülmesi lazım.”

** “Siz parayı ne kadar önemserseniz, para sizi o kadar önemsiz hale getirir. Parayı sırtınıza alırsanız sizi ezer, ne kadar çoğalırsa altında o kadar ezilirsiniz. Ben parayı başımın üstüne koymam. Parayı ayağınızın altına alırsanız boyunuz o kadar uzar, o kadar yükselirsiniz. Benim parayla ilgili tahlilim bu, ben parayı ayağımın altına almasını biliyorum. Parayı gereğinden fazla önemsemiyorum. Ben gönlümün zengin olduğunu düşünüyorum, paylaştıkça arttığını görüyorum.”

1974 Siirt doğumlu, yaşamının ilk 10 yılını Van’da, 20 yılını İstanbul’da, 2004 yılından bu yana da İzmir’de geçiren Mesut Sancak, gerek hayırsever kişiliği, gerek örnek aile yaşamı, gerekse İzmir ile markalaşmış projeleri bu kenti daha çok şaşırtacak gibi görünüyor.