Kentleşme, ekolojik dengeyi sarsan ve gün geçtikçe derin yaralar bırakan, önceliği ‘insan rahatlığı’ olan, kimine göre yeniçağ için yapılan en önemli hamle kimine göre ise bir katliam.
21. yüzyılın en temel ve en önemli sorunu olan kontrolsüz insan nüfusu artışı, hayatın her alanında etkisini göstermeye devam ediyor. Sürekli değişen ekonomi grafiği, işsizlik, çevre kirliliği, yerleşim problemleri ve bütün bunlara çözüm olarak bulunan eylemlerden biri olan kentleşme… Bir kesim insanın sorunlarını kısmen çözen kentleşme çalışmaları sırasında çağımızın bir diğer önemli sorunu olan doyumsuzluk baş göstermeye başladı. Kontrolsüz nüfus artışının yerini kontrolsüz kentleşme aldı. Dev iş kuleleri, gereğinden fazla odalı evler, enerji santralleri, sondaj çalışmaları, gereksiz tatil restoreleri gibi birçok yapı doğanın dengesini sarsmaya başladı. Artan kontrolsüz kentleşme ile doğa kadar doğanın en önemli parçalarından olan hayvanlar da zarar görmeye devam ediyor ve yıllarca keyfi sebeplerden sömürülen, öldürülen, işkence edilen tüm hayvan türlerinin yaşam alanı giderek daralıyor. Şehir hayatına adapte olabilen bir çok böcek türü, sürüngen türler ve kentleşmeden en çok zarar gören, daha çok sokakta gördüğümüz diğer hissedebilen dostlarımız…
Kentleşme ile ilgili Hollanda doğumlu olan sosyolog Saskia Sassen “görmezden gelinmelerin zamanında” yaşadığımızı, kentlerden ve kırsaldan göç edilirken görmezden gelinenlerin sadece insanlar olmadığına; tüm canlı türleri, özellikle de sokak hayvanlarının zarar gördüğüne değiniyor. Küresel sermaye ile birlikte kırsal alanlar yok olurken yaşam alanı sadece bu bölgeler olan birçok canlı türü gibi sokak hayvanlarının da nefes aldığı alanının git gide daraldığını belirten Sassen, çok geç kalınmadan buna bir çözüm bulunmasının gerektiğini de ekliyor.
Çözüm için empati
Hissedebilen birçok canlının yaşamlarının söz konusu olduğu bu sorun için aslında çözüm çok basit: Empati yapmak! İnsanların kendi arasında yaşadığı sorunlar için bulduğu bu çözüm yolunu hayvanlar ve insanlar arasında da uygulayabilirsek daha dengeli bir yaşam ve daha sağlıklı bir gelecek için çok önemli bir adımı atmış olacağız. Sokakta yaşayan dostlarımızı düşünerek, kendimizi onların yerine koyarak, kendimize yetecek kadar tüketerek kontrolsüz kentleşmeye sebep olan doyumsuzluğumuza son verebilirsek gerektiği gibi tüm türlerin yaşam alanlarının olduğu ve tüm türlerin bir arada yaşadığı daha temiz bir dünyaya sahip olmak için bir adım ileriye geçmiş olacağız.