"Erdemlerimiz ve hatalarımız ayrılmaz iki parçamızdır" N. Tesla
Diyelim ki büyük haksızlıklara uğradın. Yıllarca emek verdiklerin gövdenden kopup baltaya sap oldu.
Şantajlara, iftiralara karşı sıkışan yüreğinin derdini kimse anlamadı.
E be kardeşim bir tek sen misin haksızlığa uğrayan, yargısız infazlara kurban giden. İnan en büyük dert değil sendeki. Olağan, herkesinki gibi sıradan…
Bak şimdi, bir de güvensizlikten de bahsedersin sen. İnsanlara güvenmemek üstüne kurulu bir yaşamın neresinde durabilirsin?
Kendine ve çevrene acımaktan vazgeçilmesin derhal. Alınacak intikamlarına veda etmelisin. Evet, şüphesiz acıtmıştır canını aldığın darbeler ama sen yine de darbeleyene gülmelisin. Hem de öyle kızgınlıkla, alaycı filan değil. Sevgiyle yine de düştüğün yerden seni kaldırabilirim dercesine gülümsemelisin.
Öyle kolay değil nefreti yenmek. İçi boşaltılmış bir insan severlikle değil, Sınıfının kaderini değiştirecek bir bilinçle bağlanmalısın insanlara, doğaya ve yaşama.
Bak bu söylediklerim nasihat değil, ya da sana ne yapacağını söylediğim kof bir önerme değil. Biraz dertleşmek aslında... Hani sen boşaltılan köylere, öldürülen çocuklara, ırkı, rengi yüzünden öldürülenlere gecelerce üzülüp, onları öldürenleri ele geçirmeyi istiyorsun ya. İşte o iktidar anı seni onlardan ayıracak olan. Yani yargılama gücünü eline aldığında öğreneceksin kim olduğunu. Küçük dünyaların kişisel hırslarıyla değil. Büyük düşlerin ve hayallerinin kentleri ele geçirmesiyle ilgili olan biten.
İçini kemiren karşılık verme duygusunun ölümü yine çocuklarda olacaktır. Kendini tanıdıkça ve ölümün geleceğini fark ettikçe, çocukların gülüşünde bulacaksın kendini.
Üretmek seni var edecektir. Karl Marks hayatımızı şu cümlede şifrelemiştir aslında; "Herkes yaptıkları kadar vardır"
Velhasıl, tüm yazılanları şunu söylemek için kardeşim;
Nefret etmemek politik bir eylemdir!