İlgiyi çeken ve çekebilecek olan her türlü eyleme OLAY deniyor. Olaylara olan zaafımızdan mıdır nedir toplum olarak olayın gerçekleşmesinden sonra olaya yoğunlaşıp olayları tartışıyoruz. Bunun ne olduğu da önemli değil deprem, sel, kuraklık, toprak kayması, yangın gibi doğa olayları ya da ırkçılık, kadın cinayetleri, çocuk istismarları gibi toplumsal olayları rüzgar hanginden eserse anlık tartışıp başka bir olay ile karşılaşınca da bir öncekini halının altına süpürüveriyoruz.
Oysa olayları yönetebilmenin en önemli unsuru da olayı değil, olayın sürecini irdeleyip önceden tespit edilen amaçlara ulaşmak, eldeki tüm kaynak ve veriler ile olayın toplumsal fayda açısından verimliliğini arttıracak şekilde organize olmayı gerekli kılar.
Bu bağlamda artık şehirlerimizin ciddi bir teknolojik alt yapı ile olayları önleyici kıymetli verileri depolayıp analizini yapacak, olayın önüne geçebilmek için her türlü hukuki ve fiziki önlemi alacak, kaynaklarının ve hizmetlerini verimli bir şekilde yönetmek için topladığı verilerden yüksek oranda faydalanacak bir yönetim şekline acil ihtiyaç vardır.
Radyo ve televizyon ekranlarında olayı tartışırken örneğin yangınların asıl sebebinin araştırılması, neden çıktığının detaylı bir şekilde irdelenmesi değil de kaç uçağımızın olup olmadığının konuşulması olayın bir daha gerçekleşmemesini ıskalıyor.
Bununla ilgili Prof. Dr. Tayfun Özkaya Hocamın paylaşımını aktarmak istiyorum.
Yunanistan’da orman yangınları var. Yabancı bir TV de bir Yunanlıyı dinledim. Yangınların önlenmesinin çok daha önemli olduğunu ancak daha çok uçak vb. konularının konuşulduğunu söyledi. Bizde uçak konusu çok daha ağır bir sorun. Ama yangınların önlenmesinin çok daha önemli olduğuna inanıyorum. Bu alanda yapılacak çok şey var. Örneğin yangına yol açan şişe vb. plastiklerin ormana saçılmaması için önemli bir kısmı (tek kullanımlıklar) yasaklanabilir. Diğerleri için yüksek değerde depozito alınmalı. Bütün ülke düzeyinde atıklar ayrı ayrı toplanmalı. Uymayan konutlardan daha yüksek vergi alınmalı. Ormanlarda agroforesty uygulanmalı. Keçiler düşman olarak görmekten vazgeçilmeli. Küresel iklim değişikliğine karşı tarımda ağroekoloji uygulanmalı. Bütün tarım alanlarında organik madde yüzde 1 arttırılırsa aşırı bütün CO2 emisiyonu toprağa bağlanabilir. Önlemler alınmaz ise bu yangınların daha başlangıç olduğunu da özellikle belirtmiş hocamız.
Hocamızın dediklerine harfiyen katılmakla birlikte liyakat odaklı yönetimlerin bu gibi olaylar karşısında daha akılcı yöntemler ile olayın bir daha meydana gelmemesi için olayın ortaya çıkış sebeplerinin iyi analiz edilip tekrar edilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yoksa bugün yangın olur, konuşulur. Yarın deprem olur konuşulur. Öteki gün sel, bir başka gün toprak kayar falan yanarız, yıkılırız, biteriz, ölürüz ama nihayetinde UNUTULUR... Sevgi ve saygılarımla.