Yoksulluklar, yolsuzluklar, ayrımcılık, bölücülük, gelir dağılımı eşitsizliği, zamlar, zulümler…
İki yol: İnsani değerini hiçe sayarak şükür kaderci davranarak şükür etmek veya insan gibi yaşamak için direnç göstererek mücadele etmek gerekiyor.
İnsanları insanlıktan çıkarma yöntemleri
İnsanları inanç, ulus, milliyet, ırk, cinsiyet üzerinden düşmanlaştırarak, ayrıştırarak, çatıştırarak, savaştırarak sefalete sürüklerken yönetim sistemleri servetlerine servet katarak varlıklarını sürdürürler.
Devletler üç ana öğe üzerinden şekillenirler.
1- Eğitim
2- Siyaset
3- Ekonomi
Eğitim, insanca yaşam sürdürebilmenin gerçekliğidir. Bilimsel, parasız, özerk eğitim var ise insan varlığı sürüyor demek olur. Bilimsel, parasız, özerk eğitim ortadan kalktığında insanca yaşam ortadan kalkar.
Ülke yönetimleri sistemlerini sürdürebilmek için güvenlik birimleri oluştururlar.
Halkların yönetimi: Güvenlik güçleri halkların insanca yaşaması için yolsuzluklara, hırsızlıklara, haksızlıklara… Karşı halkların kendi yönetimini sürdürmelerine katkı sağlarlar.
Halkın elinden yönetim alınmış ise:
Halkı sömüren sermayenin bankalarını, fabrikalarını, yatlarını, yalılarını, rezidanslarını, malikânelerini halktan korurlar. Halkın haksızlıklara, yolsuzluklara, yoksulluğa, sömürüye…, karşı gelişen tepkilerini bertaraf ederek baskı altında tutarlar.
Siyasi gücü kim ele geçirmiş ise, ekonomiye onlar sahip olurlar. Yönetim şeklini onlar belirlerler.
İnsan olunmadan!
İnsanca yaşam sürdürülebilinir mi?
Sosyal, siyasal, ekonomik eşit paylaşım olur mu?
İnsan olmak?
Bireyin insani değeri ile insanca yaşam sürdürmesidir. Farklılıklara hoşgörü göstererek, birlikte yaşayanların halk olmasıdır. Halkın kendi yaşamlarını sahiplenerek her türden saldırılara karşı korumasıdır. İnsanın gezegeni canlı cansız varlıklar ile paylaşmasıdır.
Osmanlı’dan bugüne
… Osmanlı Padişahlarının “kullarım” şeklinde hitap etmeleri sürecinden bugüne ne değişti?
Ne mi değişti?
Değişen sadece yönetimler oldu. Şükür algısı sürdürülerek hızla şükür toplumu oluştu.
Şükür etmek!
Başarısızlığa şükür edilir mi?
Cevap: Edilmez!
Şükür insan yaşamına İslami bir terim olarak girdi. Yorumlar ile süslenerek toplumda algı oluşturularak süre gelen sistemler şükür etmeyi, kaderci teslimiyetini, biat etme ile eşleştirdiler .
Gerçek ne olmalı?
Ölmektense aç yaşamaya, evsizken başını sokacak bir kulübenin olmasına, iş yerinden kovulmaktansa karın tokluğuna çalışmaya, dövülmekten kurtularak hakaret görmeye… şükür edilmez.
Yokluğa, yoksulluğa, haksızlığa, zalime, zulme, sömürüye, başarısızlığa… şükür etmek, insan olma vasfını yitirmek olur.
Şükür edilecek ise başarı olmalı!
- Şükürler olsun; zalime boyun eğmedim.
- Şükürler olsun; hakkımı yedirmedim.
- Şükürler olsun üretiyorum, yönetiyorum.
- Şükürler olsun; evrende yaşayan canlı cansız varlıkların doğallığı ve doğası içinde birlikte yaşıyoruz.
Şükür etmek!
Şükür etme inananlara, dini bir adap olarak yanlış yerde kullandırılmak isteniliyor.
Oysa, İslam inancına göre başarısızlığa, çaresizliğe, baskı, zulüm, dayatma, insani değerleri yok eden uygulamalara şükür etmek şirk koşmaktır.
Şükür nedir?
Cevap: Şükür, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip dil ile de hamd etmektir.
Şükür etmeyi bilmek: İslam inancına göre kazanımına yani nimete şükür etme ifadesi var. Yokluğa şükür edilmesi istenilmiyor.
Şükür etmek: Her insanın eşit olduğunu bilmektir. Şükür etmeyi bilmek komşusu aç iken tok yatmanın günah olduğunu bilmektir.
- Eğer aynı dine inananlar arasında zengin- yoksul yaşam farklılıkları ortaya çıkmışsa buna şükür etmek şirk koşmaktır.
- Sosyal-siyasal eşitsizlik varsa buna şükür etmek şirk koşmaktır.
- Birlik, dirlik, eşitlik, huzur, ortak paylaşım, birlikte yaşam…ortadan kalkmış ise şükür etmek şirk koşmaktır.
Şirk koşmak nedir?
Kuranı kerimde Nisa Suresi 48. ayette ' şirk günahı dışında bütün günahların affedileceği' buyrulmaktadır. Genellikle şirk koşma hadisesi dünyevi menfaatler nedeniyle yapılır.
Peki birinin yoksullaşması üzerinden diğerinin zenginleşmesi dünyevi menfaatler değil midir? Bunlara karşı duyarsız kalmak şirk koşmak olmaz mı?
Açlığa, yoksulluğa, evsizliğe, yurtsuzluğa…Şükür etmek hangi kadere inanmak, kime biat etmektir?
İnsanın; dini inancı olması, siyasi görüşü olması insan olmaktan çıkarır mı?
İnsanca yaşama iki temel kural üzerinden şekillenir:
1- Parasız bilimsel, özerk eğitim
2- parasız sağlık hizmeti.
Bunu hayata geçiremeyen ülkeler politikalarını; din, mezhep, ulus, milliyet üzerinden yürütülür. Ülke yoksulları zenginlerin oluşturduğu yönetimlere tabi olurlar.
Tek görevleri: Yönetimi elinde tutanların belirlediği kurallar üzerinden onlarını sermayelerini güçlendirmek olur.
Sorma, sorgulama, denetleme, eleştirme… hakları olmaz. İnsani ve yurttaşlık değerlerini yitirirler. Ülke gelişmesi yerine küresel güçlerin, iş birlikçilerin sermayeleri gelişir.
Hal böyle iken:
Eğitim sistemi çöker. Ülkelerde siyaset din, mezhep, ulus, milliyetler üzerinden yürütülür. Bu ayrımcı siyaset yığınlarca ezilen yoksul halklar yaratır.
Din, mezhep, ulus, milliyet söylemleri üzerinden sürdürülen politikalardan etkilenen halklar kendi insanı varlığını unuturlar. Onların insan olduklarını, insanca yaşama haklarının olduğu çağırısı yapan ülke aydınlarına karşı ülke yoksulları kendilerini yoksulluğun içine çeken politikaların yanında saf tutarlar. Bilgisiz, bilinçsiz, eğitimsiz halk yığınları: İnsan olma ortak değerleri üzerinden, inanç, ulus, milliyet farklılıklarına hoşgörü göstererek birlikte yaşamlarını engelleyen politikaları sürdürenlerin varlıklarına şükür ederler.
Eğitimin önemi:
Bilimsel, eğitimin önemi burada ortaya çıkıyor.
Parasız eğitimin, sosyal devletin gerekliliği burada ortaya çıkıyor.
Özerk üniversitelerin, bilimsel çalışalar yürütmelerinin önemi burada ortaya çıkıyor.
İnsan kalmanın, insanca yaşamanın önemi burada ortaya çıkıyor.
Hadi hayırlısı…